Pov: Mafya eşin evde değilken paranormallik yaşarsın ve kaçırılırsın
Hikaye bana aittir, eğer tutarsa başka hikayeler de gelebilir :)
Smut (+18) içermez.
Olumsuz ögeler içerdiğinden 12 yaş altındakilere okumalarını önermiyorum.Sen: Tanya/T (hikayemdeki kadın başrol ismi; sizin mükemmelliğinize yetmeyebilir ama idare edin ♡)
Min Yoongi: Suga/S
Bu hikayede hem ilahi hem de kahraman bakış açısı kullanılmıştır.Onu beklerken uyuyakalmış, gece geç saatte eve geldiği için Suga'yı görmemişti. Yeni uyandığında onu saran uzun ve huzurlu kollar, kocasının varlığını iliklerine kadar hissettirip karnında kelebek hissi oluşturuyordu. Üstten onu saran koldan kurtulup yataktan kalkan ve hizmetçileri kontrole giden mafya kraliçe, hizmetçilere omleti yapmamalarını söyleyip kendi elleriyle omlet hazırlamaya başlamıştı. Suga takırtıdan uyanınca bir de üzerine sabah öpücüğünü alamayınca bir o yana bir bu yana sallanıp Tanya'nın olmayan öpücüğünün sarhoşluğuyla mutfağa adımlamıştı.
S: "Oooo minik teslam, sanki erkencisiniz?"
T: "Saate bak şeker bey ayrıca bana farklı farklı şeylerle gelme!"
Suga buna gülerek cevap verdi. Farklı lakaplar takmak onun hoşuna gidiyordu. Saate baktı ve dolgun dudağını ısırdı.
S: "Cidden saat geç olmuş."
T: "Dün gece seni merak ettim. Normalde bu kadar gecikmezdin."
Tanya omleti Suga'nın da oturduğu masaya koyup eşinin gamzesine bir öpücük bıraktı.
S: "Sana bu konu hakkında sadece tek bir şey söyleyebilirim bol soğanlı menemenim. Bugüne kadar aldığımız tüm tehditlere pabucunu ters giydirecek tehditler aldık. Hiç böyle bir durumda kalmamıştık."
Biraz bekledi, belli ki aklından geçeni nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.
S: "Beni de seninle tehdit ettiler biberli zeytinim ve dün gece bu konuyla uğraştım. Hiçbir boka yaramadı. Hala sen odak tehdit noktasısın. Ama bugün ben seninleyim. Bir şey olmayacak. Ne bugün ne de başka bir gün."
T: "Suga?"
S: "Efendim sevgilim?"
T: "Heh, bana hep sevgilim de."
S: "Sen ne diyecektin kayıp airpodsum?"
T: "SUGA! SANA SENI HER TÜRLÜ SEVİYORUM DİYECEKTİM AMA BU TÜRLÜ SEVMİYORUM!"
S:: "Beni her türlü seviyorsan her kaynıyarıkta da sevmen gerek."
T: "Tamam, bu mallıklarını açlığına veriyorum çünkü sadece yemek üzerinden espri yapıyorsun."
S: "Hay sen çok yaşa fındık ezmem. Şaka şaka. Vallahi şaka yaptım öyle bakma. Tamam sustum. Sadece sana benim bu haller."
Tanya kadın hizmetçilere yardım için çamaşır odasına gidip onlara yardım ederken Suga da arabaların temizlenmesi için dışarıda çalışan erkek çalışanlara (Tanya'nın zoruyla) yardım ediyordu. Arabaların içi temizlenmeye başlanmışken Suga'nın telefonu çaldı. Bir yapay zeka sesi gibi cızırtılı gelen bir ses, bir şeyler söylüyordu.
Ses: "Ooo, Min Yoongi, uzun zamandır görüşemiyoruz. Ne haber?
S: "EMRE!"
Ses: "Evinin kuzeybatısında dün beni aramaya geldiğin terk edilmiş fabrikaya gel ve tüm USB bellekleri al. Ovvv, iş yerinde çalışan adamların gelemez çünkü uzakta kalıyorlar. İş yerin evinin kuzeydoğusunda mı kalıyordu? Hani beni öldürmeye çalıştığın o iş yeri? Hani karde-"
S: Şu an bastığım toprağa yemin ederim ki ölümün benim elimden olacak Emre!"
Ses: "Eğer USB bellekleri polise teslim edersem, bu zamana kadar öldürdüğün tüm kişilerin öldürüldüğü anlar kamunun eline geçer. Bu da senin, şirketinizin ve şirketine bağlı tüm kurumların sonu olur."
Telefon kapandı. Suga'nın yüreği çarpıntı yapıyordu. Eğer şirketle alakalı bir şey olursa en az 4000 kişi bu işten habersizce ekmeğinden olacaktı. Suga hiddetle çamaşır odasına doğru koştu. Tanya ile çalışanlar çamaşırları bitirmek üzereydi. Suga minik teslasına bir öpücük bıraktı ve evdeki erkek çalışanları yanına alıp kuzeybatıya, ormana doğru gitmeye başladı.Tanya giriş kattaki çamaşır odasından çıkıp bodrum katındaki giyim odasına giysileri götürmek için merdivenleri inmeye başladı. Bir yandan da ağzından dua dökülüyordu. Eğer kocasına bir şey olursa yaşayamazdı. Onu elde etmek için, onun sevgisine layık olabilmek için çok uğramıştı; şimdi tüm parçalar yerine oturduktan sonra, tüm sevgiye (en azından Suga'nın gözünden) layık olduktan sonra bir darbe daha kaldıramazdı. Giyim odasına girdiğinde odanın klimasının serinliği ve yeni elbiselerin kokusu ona huzur verdi. O an için eşine bir şey olmayacağı kanaatine vardı. Odada bir süre vakit geçiren Tanya'nın gözüne siyah bir kamera takıldı. Giyim odasında bir kamera, ha? Tanya kamerayı eline alıp baktı. Oh, neyse ki üzerinde Suga'nın imzası vardı. Kamerayı yerine koydu ve kapıya yöneldi. Kilitli mi? Neden? Tanya kapıyı zorladı. Kapı açılmıyordu. Aynı zamanda ışık var hızıyla açılıp kapanmaya başlamıştı.
T: "Hanginiz ışıkla oynuyor?! Bu bir şakaysa hiç komik değil aptallar!"
Tanya paniğe kapıldı. Neler oluyordu böyle? Etrafına bakınırken aynadaki kendiyle göz göze gelmesiyle çığlık atması bir oldu. Simsiyah görünümlü bir kız vardı. Tanya'nın mükemmel göz renginin yerine kırmızı bir çift göz gelmişti, ayrıca gözünün kırmızılığının kenarlarından hafif alev yükseliyor, kaş hizasına gelince kayboluyordu.
~TANYA'NIN AĞZINDAN~
Bedenim cayır cayır yanmaya başlamıştı. Bu aynada gördüğüm kişi yıllardır kabuslarımın ana karakteriydi. Işık hala açılıp kapanıyor, sanki bu baş karakteri protesto ediyordu. Çığlık atmaya başladım. Bu sadece çığlık değildi, ruhum da her zerresiyle bu görüntüden kurtulmaya çalışıyordu. Aynadaki varlık bana doğru gelmeye başladı. "Gelme! Gelme!" Dinlemiyordu. Tekrar çığlık atmaya başladım. 'Lütfen beni kurtarın, lütfen.' O sırada klimadan içeriye bir gaz salındı. Bilncim kapanıyordu. Son hatırladığım benim yerdeki halime kahkaha atarak bakan kabusumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek part hikaye: Yn and Suga
FanfictionEşin evde değilken paranormallik yaşarsın ve kaçırılırsın