18

186 17 3
                                        

•herkes yemeğe gitmeden önce james•

"jake bebeğim hadi ama üzme beni"

"ben istemiyorum gitmeni. ben çok alıştım seninle olmaya. şirketten gitme lütfen. herkes seni çok seviyor gitmene hiç gerek yok."

"bebeğim jay geldi zaten. ben babam beni takdir etmesi konusunda kendimi hırpalarken kendimi düşünmediğimi fark ettim. dışarıdan pes etmiş gibi gözükebilirim ya da bunun için çabalamayı bırakmış gibi ama hayır ben bir hiç uğruna hayallerimden vazgeçtim."

"jongsuk ama-"

"aması yok bir tanem. herkes mutluyken ben stres yapmaktan mutlu olamıyorum bu ikimizi de etkiler. yani kararımdan çok eminim. hem bu şekilde daha az stresleneceğim sana daha çok zaman ayıracağım."

"tamam jongsuk sana ne iyi gelecekse onu yap. çok ciddiyim bence bu kadar emek vermişken bırakmanı istememiştim ama stresten kurtulacağım diyorsan..."

"anlayışın için teşekkür ederim sevgilim"

"her seçiminde yanında olacağım zaten hayatım"

jongsuk gülümseyerek jake'in beline sarıldığında jake de karşılık vermişti.

"hadi içeriye geç annen oğlumu alıyorsun geri getirmiyorsun diyordu"

"seni çok sevdiğinden yapıyor"

"fazlasıyla belli ediyor en son baban bana çubuk fırlatmıştı diye hatırlıyorum"

"hiç böyle bir şey yaşamadığı için böyle yoksa sevdiğini söylemişti"

"çok tatlı onlar zaten çubuk fırlatması sadece bir travma"

jake jongsuk'a gülerken jongsuk aklına gelen ile jake'in dudağına minik bir öpücük kondurup jake'ten ayrılmıştı.

"birde ginseng içerikli birkaç içecek ve baban seviyor diye sake de almıştım. gitmem gerekmese ben verirdim ama sen ver"

"çok şapşalsın biliyorsun değil mi"

"çok da seviyorsun ama bu şapşalı"

"evet çook seviyorum hem de nasıl"

jongsuk jake'in dudağına öpücük kondurduğunda jake ise son kez sarıldığında jake'in evine
girmesini bekledikten sonra jay'in konumunu attığı geleneksel yemek yapan yere gitmişti.

ailesiyle atışmalarından sonra yemekler geldiğinde junho mızıldanmış jongsuk'un kucağına geldiğinde
jongsuk junho ile oynayarak yemek yemişti.

herkes yemek yedikten sonra çay içecekken jongsuk kimse bir şey içmeden konuşmaya girmişti.

çünkü masadan birinin ölüm riski yüksek olurdu ya da yüzüne çay püskürtülmesi?

"ben siz çayınızı içmeden bir şey söylemem gerekiyor"

"yoksa jake'ten ayrıldın mı?"

"anne dinlemeden abartmaya başlamasana"

sunoo jongsuk'un dediğine gülmemek için kendini tutarken jay çoktan kahkaha atmaya başlamıştı.

"ben şirketten ayrılıyorum"

jay'in kahkahası öksürüğe döndüğünde sunoo bu sefer onun haline gülecekken duyduğunu resmen aklına yeni düşmüştü ki şaşkınlıkla jongsuk'a bakmıştı.

"ne? jongsuk oğlum iyi misin? neden?"

"babamın takdirini kazanmak için yapmadığım kalmadı ama bu şekilde kendimi üzdüğümü fark ettim"

"o ne demek öyle oğlum"

"böyle deme baba hepimiz biliyoruz. jay geldikten sonra onu şirkete almaya çalıştığını. hatta işlerim senin yüzünden aksadı günlerce. jay'in olmasına karşı değilim ki jay gerçekten başarılı biri ama ben yokmuşum gibi davranıyorsun neyse bunları tartışmayacağım zaten eğitim akademisi ile tekrar görüştüm. öğretmenliğe dönüyorum. son sınıf öğrencilerine matematik öğretip keyif alacağım"

sunoo jongsuk'un şirkette işinde iyi olmasından dolayı gitmesini istemiyordu ama kendi işini yaptığında daha mutlu olacağına emindi.

junho jongsuk onunla ilgilenmediği için sıkılmış olcaktı ki mızmızlanarak kucağından inmeye çalışıyordu.

"ben junho'yu alıp bahçeyi gezdireyim. o çok sever"

sunoo hızla junho'yu alıp çıktığında jay jongsuk'a dönerek emin misin demişti.

"evet fazlasıyla eminim. jake ile ilişkimiz de daha sağlıklı olacak eminim. şirkette çalışmak sadece beni yordu. jay de zaten yakında şirkete gelir baba istediğin gibi"

"jongsuk gerçekten böyle mi yapacaksın"

"baba bunu sen istedin ben de olması için elimden gelen yapıyorum işte"

jongsuk masadan kalkıp eğilerek kalktığında jay bir şey dememişti. geleli kaç ay olmuştu ama gördüğü tek şey jongsuk'un kendini yormasından başka bir şey değildi.

kendi içinde haklıydı.

annesi gözleri dolu bir şekilde "bir şey yapmayacak mısınız" dediğinde jay ayağa kalkan babasını durdurmuştu.

"bence sadece zamana bırakın. bir sürü kez bunu yaşadı ve akademiye geri döndüğünde daha mutlu olacak eminim"

jongsuk çıkarken junho ve sunoo ile karşılaştığında sunoo junho'dan gözünü ayırmayıp "jongsuk bana niye söylemiyorsun? unuttun beni hemen" demişti.

jongsuk arkadaşının tombul yanaklarından makas alıp "inan sadece jake biliyordu o da az önce bırakmadan önce öğrendi. bu konu aylardır aramızda geçiyor zaten" dediğinde sunoo "zaten şaşırmadım ama bilmiyorum. sensiz orası çok boş olacak şu an" diyip yüzünü asmıştı.

"bebiş asma yüzünü" sunoo jongsuk'un bu cıvık cıvık gülümserken kurduğu cümle ile yüzünü buruşturmuştu.

"zaten sürekli gelirim oraya. jake de var biliyorsun. onun dışında da sen de gelirsin?"

"öyle yaparım da-"

sunoo'nun sözü "bakıyorum iki deli konuşmaya başlamışsınız ama benim oğlum yere düşmüş" diyip junho'yu kucağına alan jay ile kesilmişti.

sunoo "çimlerle oynamayı sevdiğini öğrendim ondan dokunmadım" dediğinde jay kafa sallayıp junho'ya öpücük atan jongsuk'un omzunu sıkıp "mutlu olacağına o kadar eminim ki içeridekileri susturdum ama her zaman şirketteki odan kalacak biliyorsun değil mi?" demişti.

jongsuk ikizine ve junho'ya sarıldığında sunoo hayatındaki en değerlilerin konuşmasına katılmadan izlemeye koyulmuştu.

twins 3, sunjay✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin