-Jisung-
"Hukuk yazan beynimi si- AH, ne vuruyosun be manyak!"
"Jeongin! sana kaç kere ulu orta yerde küfür etme diyorum."
Evet.Klasik sabah rutinim Felix ve Jeongin'in kavgalarını dinlemekti.Her defasında Jeongin hukuk okuduğu için küfür ediyor,Felix ise onu böyle uyarıyordu.
'Sizle niye arkadaşım...' diyerek isyan edince 'Sen sus bakayım.' diye susturuyorlardı...Eh bende artık sorgulamıyor ve umursamıyordum çünkü her şekilde tekrar atışıp beni dinlemiyorlardı.
"Kanka tamam didişmeyin başım şişti."
"Ama ulu orta yerde küfür etme diye uyarmam gerekiyor,hem sen niye dosyalara bakmıyosun? Hadi iş başına."
Felix tarafından masumca 'Önüne bak sen.' uyarısı alınca önüme dönmek zorunda kaldım.
Ayrıca Jeongin'e hak veriyordum.Hukuk çok zordu...
Yaklaşık bir saat daha dosyaları inceleyip rapor çıkarrtıktan sonra yetkili kişilere teslim ettik.Yorulmuştum ve bir an önce şu lanet yerden çıkmak istiyordum.
"Bi kafeye falan mı gitsek ya? Ben ısmarlarım fakirler sizi."
"Bize fakir diyen baba parası yiyor.Kendi parası olsa keşke."
"Salak o Yang In-Yeop Hukuk Bürosunun yeni sahibim ben olacağım.Teknik olarak benim param da sayılır."
"Jeongin...Dinim yok ama yemin ediyorum sayende sabır çekmekten imana geleceğim."
"Yang Jeongin etkisi diyoruz buna çilli civciv."
"Aman aman kalsın."
Biraz daha böyle devam ederse birbirlerini yiyeceklerdi bu yüzden konuyu dağıtmamak amacıyla konuşmaya başladım.
"Olm nereye gideceğiz? Bence aşağı caddede açılan yere gidelim çok güzel bir yere benziyor."
"Sen nasıl istersen.Of Felix gözüm yaşardı ne güzel büyüttük bunu!"
Felix'de ağlarmış gibi yaparak konuştu.
"Ah küçük bebeğim, nasıl da güzel büyüdü."
Şaşırmış halde ikisine de bakakalmıştım.Galiba gerçekten bu sefer dosya incelemekten delirmişlerdi...
Yol boyu nasıl büyüdüğümü anlatıp küçüklük fotoğraflarımı inceliyorlardı.Hayır anlamıyorum,benim bile bilmediğim fotoğraflarım onlarda var yani.Gerçekten kendi ailemi bilmesem Felix veya Jeongin beni doğurdu derdim.Kıyamıyordum da bu iki salağa.
Kafeye ulaştığımızda çok hoşuma gitmişti.Şık ama sade bir yerdi.
Boş bulduğumuz ilk masaya oturmuş, garsonun gelmesini bekliyorduk.Bu arada Minho'yu düşünüyor ve üzülüyordum.
En son sabah konuşmuş daha da haber alamamıştım.Ailesiyle kavga etmiş ve yönelimi yüzünden evlatlıktan reddedilmişti.Bunun üstüne Amerika'dan taşınıp Seul'e yerleşmiş,kendi düzenini kurmaya çalışıyordu.Part-time işler yaparak bir şekilde yaşamaya çalışıyordu.Bizde onunla ev ararken tanışmış o günden sonra da beni arkadaş grubuna dahil edip kardeşi Jeongin ile yakın arkadaş yapmıştı.
Her neyse,
Onu çok özlemiştim.
Bunları düşünürken yüzüm düşmüş olacak ki Felix ile Jeongin'de bunu anlamış,bana iki yandan da sarıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLAY WITH FIRE-MinSung
Fanfiction"Biri gelir ve tüm kalıpların yıkılır!" demişlerdi.İnanmamıştım ancak haklı olduklarını yeni idrak etmiştim...Lee Minho beni kendine öyle bir aşık etmişti ki ben bile kendimi tanıyamaz hale gelmiştim.Tüm kalıplarımı yıkmış ve o haylaz genci bambaşka...