tw//anxiety attack
minho-seungmin
minnie
minho
minhosum
seungmin
tanrım sonunda
iyi misin
minnie
minho
yanima gelebilir misin
lutfen
minhosum
ne oldu
iyi misin bir şey mi yaptılar
minnie
lutfen
soru sorma
lutfen sadece gel
minhosum
geliyorum hemen
neredesin
minnie
wcdeym
lutfen
csbuk ol
nefes alamiyorum
minhosum
geliyorum sevgilim
dayan biraz
görüldü
"minho nereye?" diye soran arkadaşının sesini bile duymadı minho. hemen ayağa kalkıp sınıftan çıktı. hızlı adımlarla sevgilisinin yanına giderken yanlışlıkla çarptığı insanları bile fark etmemişti. onun bu haraketine sinirlenen insanlar, popüler olduğundan ardından bakan insanlar veya homoseksüel ilişkisi olduğunu düşündükleri için yargılayarak bakan insanlar, hiçbiri o an umrunda değildi genç çocuğun. tek isteği hemen seungmin'e varmaktı.
merdivenleri ikişer üçer çıkarak seungmin'in olduğu yere vardı. wc'nin olduğu yere giderek kapıyı yavaşça araladı. oldukça sessiz olmaya çalışıyordu çünkü sevgilisinin ne halde olduğunu bilmiyordu. onu bir de kendisi korkutmak istemiyordu.
kapıyı aralayarak içeri girdi minho. biraz ileri gittikten sonra derin nefes alma seslerini işitti. ve ardı ardına gelen hıçkırık seslerini. o an minho o kadar korkmuştu ki teni bembeyazdı. hemen sesin geldiği yere yaklaşarak kabinin kapısına vurdu yavaşça.
"seungmin, benim. hadi güzelim aç kapıyı." diye seslendi fısıldayarak. birkaç saniye sonra açılan kapıyla nefesi kesildi minho'nun. sevgilisi yerde öylece oturuyordu. ağlamaktan şişmiş gözleri ve kızarmış burnu, nefes alamadığı için hoodiesinin önünü açma çabaları ve ellerinin titremesini gördü. hemen yaklaşıp yanına çöktü seungmin'in.
sorgulamadan sarıldı seungmin'e. sevdiği çocuğun kollarına yaslanırken derin nefes almaya çalıştı seungmin. "minho," dedi hıçkırarak. o an minho kalbinde öyle bir sızı hissetti ki seungmin'i de alıp tüm dünyadan uzağa gitmek istedi. yıldız tozlarıyla dolu bir dünya yaratıp sevdiğini de oraya koymak istedi. saçlarından öptü minho seungmin'in. bu minho'nun dilinde devam et demekti.
"minho çok kötü bakıyorlar bana. okulda yaşadıklarımı yaşamak istemiyorum, dayanamam." dedi kısık sesiyle. her kelimesinde daha sıkı sarıldı minho seungmin'e. "ben çok mu kötü biriyim?" dedi ardınca seungmin. "hayır, lütfen seungmin, sen hayatımda gördüğüm en güzel insansın. böyle düşünme yalvarırım." dedi minho da cevabında.
"o zaman neden bana bunu yapıyorlar?" dedi titreyen sesiyle genç çocuk. "insanlar vazifeleri olmayan şeyleri düşünür o da yetmezmiş gibi ne yapmamız gerektiğiyle ilgili hükümler verirler. ardınca da o kadar konuşurlar ki susturamayız." fısıldayarak konuşmaya devam etti minho, "ben kendimi bildim bileli böyle gördüm. alışman gerek senin de. hiç adil değil biliyorum ama bunu değiştiremeyiz. alış lütfen seungmin."
derin nefes almaya çalıştı seungmin yeniden. titreyen elleriyle önünü açmaya çabaladı."seungmin, güzelim, şimdi seninle sayı sayma oyunu oynayacağız tamam mı?" yaşlı gözleriyle minho'ya bakmaya başladı seungmin. "birlikte yüze kadar sayacağız. anlaştık mı?" diyen minho'yu başıyla onayladı seungmin.
