Gözlerime baktı ve sanırım bakışlarım onu korkuttu. Geri çekildim...
Yerinden doğruldu ve etrafı incelemeye başladı. Sanki o kadar ameliyatı geçiren bendim. Deneyimin amacı bir insanın evreni tek bir renkte görerek nasıl yaşayacağını gözlemlemekti. Ölü bir insandan akan kanın tamamen beyaz gözükmesi gibi veya Güneş'e siyah olsa bile asla bakamamak gibi.
Ameliyatlarda göz ve beyin arasındaki iletişimi tamamen değiştirmeyi amaçlamıştık. Göze gelen ışık ışınları korneadan, gözbebeğinden ve ardından da mercekten geçer. Saydam tabakanın bükümlü üst yüzeyi ve mercek, ışınları kırar ve nesnenin görüntüsü ters çevrildikten sonra retinaya ulaşır. Işığa duyarlı hücreler ışığı elektrik sinyallerine çevirir ve sinir uçlarına uyarı olarak yollarlar. Retinadan gelen görüntü orjinaline göre baş aşağı durumda ve ters taraftadır. Ancak beyin yeniden yorum yaparak görüntünün düz olmasını sağlar. Biz ışınları göz bebeği ve mercek arasına çeşitli renkler ile hazırlanmış lens şeklindeki mercekler yerleştirdik. Hepsi düzenli bir sıraya konuldu. Bir nevi deneyin akışına göre ilerleyecekti. Işınları elektrik sinyalleri yerine ısı etkeni olarak sinir uçlarına daha hızlı ulaştırıp retinadan gelen görüntüyü direk olarak beyine orjinal bir biçimde gitmesini sağlayacaktık ama en son ameliyat hazırlanan renkli mercek topluluğunun erimesiyle son buldu. Ortaya nasıl bir şey çıkardığımı bilmiyorum. Son ameliyat sonrası sürekli belirli deneyler yapıp ortaya ne çıkarmış olabileceğimi düşünmüştüm. Ve sanırım bunu yaşayarak öğreneceğim...
Meraklı şekilde yanına kadar gittim.
"Nasılsın?" Bana baktı ve bir süre düşündü. Tamam sabredebilirim sanırım. Tüm hayatı gözünün önünden geçiyor.
David onu birilerinden kaçarken bulmuştu. Kollarında belirli aralıklarda bıçak ile çizilmiş şekiller vardı ve David yapılacak deneyi ona anlatır anlatmaz kararlı bir şekilde denek olmak istediğini söylemiş. Eğer deney sonrası hayatta kalırsa belli bir miktar para istediğini de belirtmiş. David dayanabileceğini düşünmediği için kabul etmiş. Umrumda bile olmaz, beş kuruş vermem. Neyse... Her nasıl bir hayatı var bilmiyorum ama yüksek ihtimal hayatının bir bölümünü hatırlamayacak. Yaşaması bile mucize iken sadece beyindeki sinirler hasar gördü.
"İsmini hatırlıyor musun?" Sabırlı biri olmadığım için cevap versin diye gözünün içine bakıyordum resmen.
"L-Leo." gözlerini kapatıp kendini biraz dinlendirdi.
"Peki Leo... Uzun bir süre benimle kalacaksın. Sana iyi bakmaya çalışacağım."
Birden kapalı gözlerini açmadan büyük bir kahkaha attı. Bu sefer neye uğradığımı şaşırmıştım ve sadece ona bakakaldım. Gözlerini açıp bana dikti... Zümrüt yeşili gözbebeği ve mor,mavi karışımı gözlerini mi demeliydim. "Tabiki bana iyi bakacaksın. Sonuçta ben senin bebeğinim."
Ne..? Dediklerimin hepsini duymuşmuydu?! Ah! Gözlerinden lazer ışınları bile çıkarabilecek koca bir deve bakıcılık yapacaktım!
Ne harika...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Universe's Eyes.
Science Fiction"Bir mücevher... Tanrı'nın gözleri sana bahşedildi bebeğim. Işığı gör, karanlığı gör ve bu dünyaya izinsiz gelen insanları kalplerinden yok et."