Her yerimde ağrı var. Burası da neresiydi. Burası dünyaydı. Ne işim vardı burda. Uçmalıydım. Ihh! Neler oluyor? Kanatlarım... Kanatlarım yok. Ah! Evet hatırlıyorum.
Bi insanın kaderini değiştirmiştim. Bu yüzden cezalıydım. Cezam ise dünyaya gönderilmekti. Bünyem dünyaya alışkın deil. Dünyanın kokusu bile iğrenç. Dudaklarım kurumuştu. İlk defa böyle bi duygu hissetmiştim. Dudaklarımı dilimle ıslatmaya çalıştım. Uzanmış oldugum yerde doğruldum. Bu duygu insanların dilinde susamaktı. Evet ben susamıştım. Etraf ıssızdı. Arkamı döndüğümde koca bi deniz. Yani su. İçmek için sürünerek yaklaştım. Elime aldığım bi avuç suyu yudumladım. Ah! Tuzlu su... Denize tüm vücudumla girdim. Bi süre sonra dengemi kaybettim ve denize karşı koyamadım. Gözlerim kapanmaya başlamıştı.*********
Gözlerimi açtığımda kendimde deildim. Ama yumuşak bi zemin üzerinde uzanmış olduğumu hissetmiştim. "Suuu!" diye inledim. Net olmayan bi şey ağzıma bi bardak dayadı. Su olduğunu hissedip içtim. İyi gelmisti. Gözlerimi yumup açtım. Etrafımı inceledikten sonra
-Neresi burası?
Kalın bi ses:"Şuan bi karavandasınız küçük hanım." Bu kalın sesten ürkerek geriye atıldım ve konuşana baktım. Önümde diz çökmüş yüzüme bakan bi şeydi bu. Bu bi erkek insandı. Gülümsüyordu. Gülümseyişi korkumu bastırmıştı. Ben de ona gülümsemiştim. "Adın ne senin?" Adımı söylemeli miydim? Bi insan olmadığımı sesimden ya da adımdan anlar mıydı? Ah ne saçmalıyorum ben?
-Adım Asya.
"Benim adım da Devran. Söyle bakalım küçük hanım ne isin vardı denizde. İntihara mı kalkıştın." O intihar deyince ürktüm.
-Haayıır. Melekler asla... Ne saçmalıyordum ben. Melek olduğumu çaktıracaktım az kala.
-Yani ben intihar etmem.
Devran-Peki ne işin vardı denizde.
-Çok susamıştım. Gülümsedi.
Dev-Biraz daha su ister misin? Başımı evet anlamında salladım. Ayağa kalktı. Kocaman bi bedeni vardı. Omuzları genişti. Kolları uzundu. Yani en azından benimkinden uzundu. Bana uzattığı bardağı yavaşca tuttum ve suyu hızlıca bitirdim. Biraz rahatlamıştım. Yanıma oturunca geri çekildim.
Dev-Benden korkmana gerek yok. Sana zarar vermem.
-Şey... B-ben korkmuyorum. Sadece şaşırdım.
Dev-Neye şaşırdın?
-Sesin fazla gür ve kalın. Bi de kocamansın. Bu sözüme kalın ve gür sesiyle koca bi kahkaha attı. Çok korktum ve kulaklarımı ellerimle tıkayarak köşeye sindim.
Dev-Hayır. Hayır. Afedersin seni ürkütmek istemedim. Hiç erkek insan sesi duymadın mı?
-Duydum tabi ki ama benim alemime ses daha hafif, yumusak geliyomuş demek ki.
Dev-Ne demek şimdi bu?
-Hiç önemsiz bi şey.dedim ve gülümsedim.
Dev-Çok tuhaf bi şeysin sen. Nerden geldin, evin nerde?
-Benim evim yok.
Dev-Kimsesizsin yani.
-Hı hı.
Dev-Ne yapacağım ben seninle?
-Şey dünyaya alışana kadar burda kalsam olur mu? Devran güldü.
Dev-Nasıl yani sen dünyalı deil misin?
Yalan söyleyemezdim. Sessiz kalmak en mantıklısıydı. Biraz sessiz kalınca midemden gelen tuhaf sesleri duyduk. Devran gülümseyerek:"Sana bi şeyler hazırlamalıyım." dedi. Ne demek istedi. Mide konuşunca ne hazırlanırdı ki. Bi süre sonra elinde bi şeyle geldi. Bu bir sandiviçti. Bana uzattığında ürkek bi şekilde aldım. Yavaşça ağzıma dayadım ve yemeye başladım. Çok zevkliydi. İnsanların yemeğe neden böyle düşkün olduklarnı şimdi anlamıştım. O da karşıma oturmuş beni izliyordu.
-Burda tek başına mı yaşıyorsun?
Dev-Evet. Ben de senin gibi kimsesizim.
-Yaaa.
Dev-Ne kadar bi süre burda kalırsın?
-Bilmem. Merak etme çok kalmam. Hem rahatsız olacaksan şimdi bile gidebilirim.
Dev-Hayır. Yoldaş oluruz. Daha önce bi bayanla karavanda yolculuk yapmamıştım.
Bayan mı dedi o. Kendimi inceledim biraz.
-Aynan var mı devran.
Dev-Tabi ki. Eline aldığı aynayı bana uzattı. Hemen alıp kendimi inceledim. Evet bi kadın olarak dünyaya gelmiştim. Çenemde bi ben vardı. Ben suçlu meleklerde çıkar ve affedilince geçerdi. Beni çıkan melekle hiçbir melek konuşmazdı. Bu da onun cezasıydı. Utanmıştım. Devrana döndüm ve aynayı uzattım.