1

26 5 0
                                    

Yanağındaki teni esmerleştiren ince ıslak çizgiyi elinin tersiyle sildi. Titreyerek masaya elini dayadı. Nefes aldıkça daralıyordu lacivert kravatı sanki. İşaret parmağını kanca gibi kravata takıp çekiştirdi. Gömleğini göğsünde birleştiren düğmeye kadar açıldı kravat ama bu yine de onu rahatlatmıyordu. İki elini yüzüne kapattı, hayır, hayır burada kendini sakinleştirmeye çalışmak saçmalıktı! Sakinleşmeyecekti, gitmesi gerekti, evlerine gitmesi gerekti. Annesi bekliyordu! Beklemeliydi!

Çevresine toplanan insanlara kulak asmadan ilerledi. Onları  itmek ve canlarını yakmak umurunda değildi şu an. 

Arabasına koştu hızlıca , sağ tekerin asfalta neredeyse yapışmış olduğunu görünce dizleri kırıldı, buraya çöküp ağlamamak için dudağını ısırdı. 

Tamam, tamam ev buraya uzak değildi, zaten buraya yakın olmak için o evi tutmuştu değil mi?

Eğer, eğer hızlı olursa yetişebilirdi! 

Önce etrafına baktı. Kırmızı ışığı kim bekleyecek? Şimdi geçmesi lazımdı!

Asfalt yoldan hızlıca koşup bütün kornaları çaldırınca başı fena döndü Minho'nun. Bu kadar ses, bu kadar karmaşık bir kafaya hiç iyi gelmiyordu. 

Nasıl ve ne şekilde ilerlediğini bilmiyordu ama şunu söylemek gerekir bu eve canlı gelebilmesi mucizeydi. İtfaiyelerin toplandığı evinin içine dalmaya çalıştı Minho. 

''İzin verin! İzin verin lütfen! Ben, benim evim burası!''

''Bayım, uzak durun! Yangını söndürmeye çalışıyoruz!''

'' Annem içeride! Annem var! Annemi kurtarın!'' 

''Ekiplerimiz bunun için çalışıyor sakinleşin lütfen. Baylar beyefendiye su getirin!''

''Annem hasta! Kalkamıyor! Korkmuştur o bensiz, benim içeri girmem gerek! Lütfen, lütfen!''

Önüne kapı gibi serilen iki adamı geçmeye çalışıyordu.

Ağlayarak adamların ayaklarının dibine çöktü.

''Yalvarıyorum, yalvarıyorum kurtarın annemi! O çok korkar, çok korkar! Beni görmek isteyecek. İzin verin içeriye gireyim. ''

''Beyefendi merak etmeyin onu kurtaracağız. Bize hangi odada olduğunu söylerseniz çok yardımcı olursunuz. Odanın penceresini gösterin lütfen.''

İşaret parmağını pencerenin tekine doğrulttu, titremesini durdurmaya çalışıyordu ki pencereyi doğru düzgün gösterebilsin. 

''Şuradaki, sağdan ikinci!''

''Onu kurtaracağız beyefendi.''

Burnunu çekip kollarını dizlerine doladı Minho. Başını dizkapaklarına gömüp gözyaşlarını sakladı. 

''Ne kadar kaldı?''

'' Yangını söndürmeye çalışıyoruz beyefendi, alevler bütün çıkışları sarmış. ''

'' Annem nasıl çıkacak?''

''Bize güvenin beyefendi, buradaki herkes profesyonel kişiler. ''

Başını tekrar dizlerine gömdü Minho. 

Sonra aniden kaldırdı. 

''Kuzenim de içeride! Anneme, anneme bakıcılık yapıyor!''

'' Korkmayın beyefendi, kendisi güvende. ''

'' Onu çıkardınız mı?''

Arkasından gelen ses taraf döndü.

''Buradayım Minho! Çok korkunçtu. ''

HOTELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin