Sese doğru koştuğumuzda Berk çoktan camdan atlamıştı. Bulunduğumuz kat tahmini 9. kat olmalıydı yani yeterince yüksekti. Aşağıya doğru baktığımızda Berk çoktan yere kanlar içinde serilmişti. Burcu kendini ağlamaktan parçalıyordu ve diğer sınıf arkadaşları onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Ama nedense Burcu'nun ağlaması bana pek inandırıcı gelmemişti. Neden diye sorarsanız ben lisede sırf bana kıskançlığından kendine zarar verip ağlaya ağlaya suçu bana atan kızla aynı düşüyordu.
Lisede tiyatro kulübündeydim ve az çok 25 kişi vardık. Ben o zamanlar 16 yaşındaydım. Ben tiyatroyu çok sevdiğim için ehemmiyet verirdim ve çok iyi oynardım ve haliyle hocalarım beni tebrik ederlerdi. Ve kendini benimle denk tutmaya çalışan bir kız vardı... Derya. Hep beni kıskanırdı ve kendini benimle denk tutmaya çalışırdı. Bir gün hocalarımız bize seminer müjdesi verdiler ve ben başrol olmuştum. Tabi Derya aşırı kudurmuştu ve bana dik dik bakıyordu. Biz lisede yatılıydık bu nedenle akşam yemeği yemek için yemekhaneye gitmiştim. Herkesin kendine göre bir yeri vardı yani hep oturduğu masa ve sandalye. Derya'nın çok zorba bir grubu vardı ve onlar yan masada oturuyorlardı ve bana pis pis sırıtıyorlardı. İlk ne olduğunu anlayamadan oturdum yemeğimi yedim. Fakat sandalyeden kalkamadım. Sandalyeme hızlı yapıştırıcı dökmüşlerdi ama ben hissetmemiştim. Pantolonum yırtıldı ve ben hırkamı belime bağlayarak koşarak pansiyon odamıza gittim. Hıçkırarak ağlıyordum ve küfür ediyordum tabii. Toparlanmalıydım çünkü yarın seminer vardı ve ben başroldüm. Hemen yattım ve uyandığımda yatağımın başında Derya'nın şerefsiz grubu başımdaydı. Ağzımı bantladılar ve beni bağladılar ardından tuvalete kilitlediler. Ağlıyordum fakat sesim çıkmıyordu. Derya yedek başroldü yani ben gelemiyeceğim için benim yerime oynayacaktı. Zar zor kurtulmayı başardım ve koşarak hazırlandım ama herkes seminere gitmişti. Ben de hızla bir otobüse atlayıp seminerin olduğu salona koştum fakat bayağıdır bitmiş ve ödül veriliyordu. Derya o ödülü alınca benim üzerimden kaynar sular boşaldı. Kulise girdim ve Derya'ya sürpriz yaptım. Beni görüce şaşırdı ve gülmeye başladı. "Neden böyle bir kahpelik yaptın Derya? O kadar mı kudurttum seni?" Söylediklerim onu sinirlendirmeliydi ki benim üzerime yürüdü ve saçımı çekmeye başladı. Ben de onu iteleyip yere düşürdüm ama o kendini duvara vurup masada ki bardağı alıp kırdı ve kolunu kesmeye başladı. Birilerin geldiğini anladığında baygın numarası yapıp yığıldı. Ve ben ortada öylece kaldım. Derya uyandığında suçu bana attı. Babası okulun müdürü olduğu için herkes bana çıkışmıştı ve karakolluk oldum. Ailem ise bana güvenmedi ve zorla özür dilettiler.
İşte o gün ki Derya'nın yalakalığını Burcu'da gördüm.
Acil olarak ambulansı aradık ve hemen dışarıya çıktık. Berk çoktan ölmüştü. Ambulans onun cansız bedenini alıp gitti. Burcuyla konuştuktan sonra aniden kendini atmıştı. Ama neden işte? Burcu ona ne demişti?
Burcu ağlamaktan bayılmıştı bu nedenle kimse ona yanaşamıyordu. Buğra ise kızarmış şekilde Burcu'nun uyanmasını bekliyordu. Sanırım ikimizde aynı şeyi düşünüyorduk. Burcu her şeyi biliyordu. Burcu uyandığında kendine geldiğinde Buğra hemen sorular sormaya başlamıştı. Burcu işine gelmediği için bağırıyordu."Berk benim sevgilim ben onun nasıl kötülüğünü isterim ya benden uzak durun!"
En son Buğra pes etmişti.
Bu işin içinde bir iş var
Burcu her şeyi biliyordu
EVEEEET SONUNDA UZUN BİR BÖLÜM
DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE
YOU ARE READING
YALANCI GÖZLER
AdventureSelam Millet! Ben Sütlü Çikolata. Evet ismim garip ama ben gerçek ismimi söylemek istemiyorum. Bu kitabı yazmadan önce iki ay boyunca taslak yazdım. Umarım beğenirsiniz. Bu hikaye okula yeni atanan Felsefe Öğretmeni ve öğrenciler arasında oluşan ci...