vier

1.5K 102 54
                                    

110823

iyi okumalar 🧡

^

bardaktaki kahveyi karıştırırken bir yandan gülümsüyordu. jungkook, taehyung için başlı başına bir mutluluk sebebiydi ya zaten (istisnalar olabiliyordu tabii.)

yıldız gözlü, üzerinde öyle bir etki bırakıyordu ki hiçbir şeyin farkına varamamıştı.

onu gördüğünde nefes bile alamaması ne zaman başlamıştı mesela?

nefret ettiği kahveyi sırf onun elinden diye içmeye çalışmaları? (ki çoğu kahveyi jungkook görmeden dökmesiyle sonuçlanıyordu bu.)

fotoğraflarına dakikalarca sadece onu görmek ister gibi bakmaları? sosyal medya hesaplarında ne kadar süre geçirdiğini, kaç kere baştan sona tekrar tekrar baktığını sorsanız söyleyemez bile.

kendinden önce onu düşünmeleri... jungkook nasıldır, ne yapıyor, yemek yedi mi, bunu alsam beğenir mi, vitrindeki kıyafet ona ne kadar yakışırdı, arasam açar mı ve daha bir sürü soru aklını bulandırıyordu taehyung'un.

bu bir hastalıktı.

yorgundu. gerçekten yorgundu. jungkook kalbine bir şeyler yapıyordu ve taehyung bunun altından tek başına kalkmakta zorlanıyordu artık.

kalbine yaptığı "bir şeyler" onu yakınında tuttukça ağırlaşmaya başlamıştı. bilerek yapmadığını biliyordu, ama anlarsınız ya... içindeki üzüntüyü engelleyemiyordu.

anlattığı şeyleri dinlese bile umursamadığını biliyordu ama yine de kırıyordu jungkook'un yersiz unutkanlıkları.

arkadaşlarına, ortamlara düşkün olduğunu da biliyordu ama yine de kırıyordu çoğu geceleri eve dönmemesi, bir mesaj atmaması...

taehyung fazla şey beklediğini de biliyordu. jungkook istediği şeyleri yapmak zorunda değildi, taehyungun hislerinin sorumluluğunu almak zorunda değildi ama bazen sadece beklersiniz ya

taehyung da sadece bekliyordu işte.

"hyung!" duyduğu seslenme tekrar gülümsetti onu.

jungkook'un oturduğu yatakta ayaklarının dibine çöktü.

"al bakalım jeon. kahve yapmakta pek iyi değilimdir, kötü olduysa söyle dökelim tamam mı?" hızlı bir baş sallamayla onay aldı.

"hyung" dedi tekrar, sesi çıkmıyordu. mesajlaşmaların aksine sakin ve üzgün duruyordu şimdi. kahve bardağını kenardaki komodine koydu.

"hm?" ortamı bozmak istemezcesine sessizce mırıldandı büyük olan da. bakışları jungkook'un yüzünün her noktasında gezindi. ne de güzeldi...

"sence ben kötü bir arkadaş mıyım?" dizlerinin üstünde birleştirdiği ellerine odaklanmıştı.
sorusuyla taehyung'un kaşları çatıldı.

"nasıl bir soru bu? tanıdığım en iyi arkadaşlardansın benim için." sahiciydi.

"mingyu sevgilisi olduğunu benden saklıyormuş. çok üzüldüm hyung, ben ne derdim ki ona? en yakın arkadaşı değil miyim? böyle bir şeyi neden sakladı anlamadım." arada bir dinliyor mu diye büyük olanı kontrol ederken elleriyle oynamaya devam ediyordu konuşurken.

taehyung sessizdi. gözlerinin içine bakarak dinliyordu sadece. bazı küçük baş sallama ve mırıltılarla da ilgisinin üstünde olduğunu belli ediyordu.

"bunun cevabını sana ben veremem biliyorsun, mingyu ile konuşman gerek. eminim geçerli bir sebebi vardır kendince, seni üzmek istememiştir o da."

"üzdü ama." büzdüğü dudaklarıyla bakışlarını büyük olanın gözlerine çıkardı.

'öyle bakarsan ben de öperim ama' içinden geçirdi taehyung.

"aranızda konuşup halledeceğinize inanıyorum. sana tek söyleyebileceğim kötü bir arkadaş olmadığın kook. böyle düşünme tamam mı?" sevdiği oğlanın galaksiden farksız gözlerine bakarken gülümsedi tekrar. ona ne zaman baksa gülümsemek işten bile değildi ya.

"tamam hyung. ben bir de senden özür dilerim." bakışları büyük bir suç işlemiş gibi dizlerini buldu yine.

"neden?"

"ne demek neden? geleceğim dedim ve sonra gelmedim üstüne üstlük sana da bir sürü zorluk çıkardım. bileğin de ağrıyordu zaten neden geldiys- " hızlı hızlı konuşurken kendi lafını kendi bölüp sonuna kadar açılmış gözleriyle ayaklarının dibinde çökmüş gülümseyen taehyung'a baktı.

"kim taehyung?! ne yapıyorsun kalk çabuk! bileğin öyleyken niye burada çöktün böyle. ben kendime bakarım. sen, sen git dinlen uyu." çattığı kaşlarıyla hyungunu omuzlarından tutup kaldırmaya çalıştı. içtiği kahveden dolayı yarı sarhoş haliyle pek başarılı olamasa da taehyung kalktı.

"tamam sakin ol ben iyiyim güzelim." jungkook'un gözleri birkaç kez hızlıca kırpıştı.

"iyisin mi gerçekten? ayrıca sensin güzel."

"iyiyim gerçekten. yemek yedim, bileğim de o kadar ağrımıyor sen çabuk gel diye öyle demiştim ben. için rahat olsun bir şeyim yok."

"tamam o zaman." pek memnun olmuş gibi durmasa da sessizleşti.

taehyung saate baktı, 23.02, panikledi. *

tekrar jungkooka döndüğünde çoktan sızdığını gördü. nasıl başardığını bilmese de o kahve yapmaya gitmeden çoktan kıyafetlerini değiştirmişti.

üzerini güzelce örttü. dayanamayarak alnına da bir öpücük kondurdu. burnunu saçlarına yasladı kısa bir süre. gülümsedi, yine.

taehyung'dan mutlusu yoktu şimdi.

###

...

...

hiçbir şey söylemeyin .

düzyazıma pek(hiç) güvenmiyorum
umarım olmuştur 🧍🏻

😭😭😭

lovesickHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin