Kül

28 9 46
                                    

Medya: Başak Kayra Şimşek "Yaşamak...
Evet yaşıyordum,ama sadece nefes alarak.
Yaşama sevincin olmadıktan sonra yaşamak neyine?"

"Başak , Başak " birinin bana ard arda seslenmesi ve dürtülerek utanmıştım.
Ah , ne harika
bir sabahtı.
Beni bu denli güzel uyandıran kişi tabi ki Lamia'ydı.Lamia hazretleri horozlardan önce öter ve onlardan önce yumurtasını bırakırdı.

"Efendim Lamia gine hangi horoz girdi rüyana?" Evet başlıyoruz Bismillahirrahmanirrahim
"Hiç bir horoz girmedi Başak,sana söylemem gereken çok önemli bir şey var ."
En fazla ne olabilir ki diye düşünürken düşüncelerimi dışa vurdum .
"Neymiş o önemli şey söyle bakalım"

"Her sabah yaptığım gibi kalktım, koştum,sonra canım sıkıldı pastaneye gittim.Şimdi asıl bomba geliyor hazır mısın?"
Onaylarcasına kafamı aşağı, yukarı salladım.

"Ismini söylemeye gerek yok baş harfi Arda olan kişiyi gördüm"
Ona bön bön bakıyordum birazdan bombastic side eye bakışlarımı yapicaktim
"Lamia şuan umuyorum ki bana şaka yapıyorsun"
Lamia düşünmeden cevap verdi
"Yoo sence şaka yapar gibi bir halim mi var?"
Bu kız beni bir gün öldürecekti.
"Lamia Arda 'da yaşıyor o da bir insan görmen gayet normal, gelelim asıl konumuza sen bunun için mi beni sabahın köründe uyandırıyorsun ?'
Lamia söylediklerimi düşündükten sonra konuşmaya başladı.
"Off haklısın sorry baby "
Bana öpücük atarak odadan çıktı, çıktı mı kaçtı mı belli olmasa da .

Bir sokakta yalnız başıma, yürüyordum yalnız olmam çok normaldi çünkü bu sokakta hatta tek sokakta değil mahallede kimse yaşamıyordu.
Terk edilmişti...

Sebebi mahellede bulanan o evdi o evdeyse ben ve ailem denilen kişiler yaşıyordu taki o güne kadar.
O günü hatırlamak bile kalbimin hızlı hızlı çarpmasına neden oluyordu .
Ben ruhumu 5 Kasım 2011 tarihinde bu evde, bu mahallede kaybetmiştim .

Evin tam karşısında durdum.
Hala bir ip ve rengi kırmızıdan kahverengiye dönmüş olan kan izleri...
Hala varlardi nasıl geçmemişlerdi?
Ip ,kan ve gelinlik...
Gelinlik olarak adlandırılan,ama aslında kefen olan o naif elbise.Ruhumun teslim edilmesine neden olan o naif
lik...

Geçmemişti , atmamışlardi bu hayatın bana karşı oynadığı bir tiyatro oyunuydu .

Kafamda ki düşünceleri bir kenarı bırakıp eve doğru ilerledim, içerisinde pek bir şey yoktu .
Resmen hiç bir şey yoktu.
Ve hiçte olmazdı, babam parasını bizim için harcamazdı o bunu sevmezdi.

Annem ise o bizim için çekmişti .

Eskiyi biraz daha hatirlayamazdım ,bu kadarı fazlaydı, artardı bile.

Koşarak bu lanetli evden ve mahelleden uzaklaştım.
Okula gitmem gerekiyordu , Üniversitesi son sınıf öğrencisiydim, edebiyat okuyordum, kitapları çok seviyordum.Onlar bu hayatta güvene bileceğim tek dostlarımdı.

Mahalleden uzaklaşmıştım, okula gitmek için otobüs durağına gittim ne yazık ki, bir öğrenciye göre öğrenci kartları doldurmak biraz fazla geliyordu.
Ama yapabileceğim başka bir şey yoktu, eğer yürüseydim okula geç kalırdım.

Çantamdan kablolu kulaklıklarımı çıkardım gine kabloları birbirine dolanmıştı ve onları çözmesi çok zordu.Nihayet onları çözmüş, şarkımı dinlemeye başlamıştım, dinlerken sesli bir şekilde değilde ağzımı oynatarak şarkıya eşlik ediyordum.

Ayrılamam hadi kov beni yüreğinden hiçbir yere terk etmem seni zar zor buldum ben aşktan vazgeçmek yok

Bu şarkıyı çok seviyordum .
Sözlerin birbirine uyumu harikaydı.

Sonunda beklediğim otobüs gelmişti.Bir koltuk bulup oturmuştum , kafamı cama yaslayarak şarkımı dinlemeye devam ediyordum ta ki biri beni dürtene kadar.

Otobüste zaten beni kim dürte bilir ki ? Tabi ki yaşlı teyzeler, evet başlıyoruz.
"Buyur teyzeciğim?"
Teyze yüzüme bakıyordu ama tükürecek gibi bakıyordu, niye öyle bakıyordu ?
"Gençlik bitmiş vah gençliğim vahh"
Başlamıştık o konuşmaya , böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim .
"Sen ne biçim gençsin ? Öğretmiyorlar mı sizlere yaşlılara yer verin diye kalk kız "
Allah'ım bu da mı başıma gelecekti?
"Buyur geç teyze"
Evet bunu söylerken mükemmel sakinliğim için kendimi tebrik ediyorum.
Teyzeye yer verdikten sonra otobüse bir göz attım , teyze hala "ah gençlik bitmiş vah gençlik bitmiş" adlı konuşmasını yapıyordu. Onu takmayarak oturacak bir yer aradım, maalesef ki yoktu .

Ineceğim durağa geldiğimde, yerimde hareketlendim , otobüs durduğunda sonunda inebilmiştim. Fakülte hemen durağın karşısında yer alıyordu. Adımlarımı hızlandırdım, adımlarımı hızlandırmak yetmediğini için koşmaya başladım, dersin başlamasına sadece sekiz dakika kalmıştı. Kesik kesik nefes almaya başlayınca durdum, gelmiştim zaten . Merdivenlerden yukarı çıkarak on yedi numaralı dersliğe girdim. Şanslıydım , ders daha başlamamışti .
Hemen boş bir yer bulup oturdum. Otobüste çıkardığım kulaklığı tekrar çıkardım ve rastgele bir şarkı açtım.

I wanna take you somewhere so you know I care
But it's so cold and I don't know where
I brought you daffodils in a pretty string
But they won't flower like they did last spring

Bu şarkıyı da çok seviyordum, olamayacak sonra ki aşkları anlatıyordu. Şarkının nakarat kısmı geldiğinde bende eşlik ettim.

On another love, another love
All my tears have been used up
On another love, another love
All my tears have been used up
On another love, another love
All my tears have been used up, up...

Kapının çalınmadan açılmasıyla hocanın geldiğinin alarmını almıştım.

Fakülteden ayrılınca eve geçtim, balkona geçip bilgisayarımı açtım, yarım kaldığım hikâyeyi devam ettirdim .

Geçmişinde ki izler geçmezdi.
Her yara , yara bandı ile kapanmazdı.
Dokuz yaşım ip atlamayı çok severdi , on yaşında bilekleri o iple morarana kadar.
Denizi severdim , o denizde boğulana kadar.
Saçlarımı severdim , kesilene kadar.

Dışarıdan gelen silah sesi ile yerimden sıçradım, silah seslerini mahallede ilk duyuşum değildi.
Koşarak evden çıktım ve bir ses daha duydum .

Acı çığlıklar...
Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Sağıma soluma bakarak koşarken gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmuştu.
Bir acı çeken bir de acı çektiren.

Ortada bir adam vardı, karşısında elinde silahla duran bir adam .
Ortada duran adamın ağzından kanlar geliyordu.
Her yer kan olmuştu ve o kanlar zaman geçtikçe renk değiştirecek,kahverengi olacaktı.

Ortada ki adam etrafına bakmaya başladı, beni görmesin diye yer değiştirecekken gözleri üzerimde durdu.Yalvarır gözlerle bana bakmaya başladı.
Onun karşısında ki adam bu tarafa baktığını fark etmişti, o yüzden hemen kaçmam gerekiyordu.Beni fark etmeden koştum. Eve geldiğimde telefonumu aradım ama bulamadım. Şimdi sırasımıydı?

Çığlıklar kesilmişti, balkona tekrar çıktığımda önümden bir tane siyah araba geçti.

Tam geçerken arabanın camı açıldı, bir izmarit atıldı yere o izmaritin külleride savruldu rüzgarla beraber.

Selam canlar bu benim yeni kurgummmm yorum yaparsanız sevinirim. Her hafta pazar bölüm gelecek . Diğer karakterlerin ağzından özel bölüm gelebilir.

Instagram: medinekk01


İzmaritHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin