eveeet, herkese selam benim içimi pır pır eden bir hikayeyle geldim. Kendisini yazarken çok eğlendim, umarım sizde okurken eğlenirsiniz.
Birde bir şey söylemek istiyorum, bu hikayeyi yazarken onların sadece bir kurgu karakter olduğunu aklınızdan çıkarmayın, onları ben yazıyor olabilirim ama yaptığı şeyleri tamamiyle onaylıyorum anlamına gelmiyor.
Bunları söyleyip (tüm sorumluluğu üstümden atıp :D) sizi hikayenin ilk bölümüyle baş başa bırakıyorum.
iyi okumalar🍒
blonde, open your eyes..
Rüzgar uzun, sarı saçlarımı uçuştururken yanımdaki iki kıza baktım, ellerimizdeki soğuk kahvelerimizle birlikte bugün belki de ellinci kez birileri hakkında konuşuyorduk. Daha doğrusu o ikisi konuşuyor ben ise arada yorum yapıyordum. Aynı konuları, aynı insanları konuşmaktan sıkılmıştım ve bu aralar sürekli konuştuğumuz tek bir kişi vardı: Roseanne.
Jeon Jungkook'un yanından ayırmadığı o yeni kız.
Aslında kızın pek bir özelliği yoktu, tek yaptığı ders çalışmak ve kütüphanede sabahlamaktı ama bir şekilde Jungkook'un ilgisini çekmiş olmalıydı. Okula geleli daha bir yıl bile olmamıştı ama buna rağmen hemen Jungkook'un radarına girmeyi başarmıştı, kimse kızın bunu nasıl başardığını bilmiyordu açıkçası ben de bilmiyordum ve bilmemek sinirimi bozuyordu.
"O çulsuzun giydiği şeyi gördünüz mü?" dedi Jennie, içeceğini çoktan bitirmişti ama bardağı yine de elinde tutuyordu. Bardağı birkaç saniye daha elinde tutup kafeden içeri giren Roseanne'ye bakıp güldü ve devam etti: "Zaten anca Roseanne bu kadar berbat bir kombin yapabilirdi."
O bunu dedikten sonra başımı yavaşça kapıya doğru çevirdim ve ilk dikkatimi çeken şey Jungkook oldu, yine simsiyah giyinmişti ve yanında tıpkı bir gökkuşağı gibi giyinmiş o kızla, o kadar zıt görünüyorlardı ki bu gülmeme neden oldu. Jennie, bu gülümsemeyi yanlış anlayıp bana katıldığında yanımızdan geçen Jungkook'un sert bakışlarıyla Jennie susup Jisoo'ya döndü ama ben inatla ona bakmaya devam ediyordum, onunla dalga geçmek için gülmemiştim ama nedense bana sert bakması içimde sönmeye yüz tutmuş külleri tekrar alevlendirmişti. Ona karşı çıkmak istiyordum. Beni hırslandırıyordu.
İkisi karşımızdaki masaya oturduklarında benim tam karşımda Roseanne oturmuştu ve ona gülümseyerek baktığımı gördüğü an Jungkook'a eğilip bir şeyler söyledi, bunun üzerine yer değiştirdiklerinde Roseanne'in benden rahatsız olduğunu anlamıştım, küçük sincap benden çekiniyordu. Bunu bilmek daha çok hoşuma gittiği için kıkırdadım ve bu Jungkook'un bana daha kötü bakmasına sebep oldu. Onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu. Kabul etmek istemesem de o sinirliyken aşırı çekici biri oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry lips want your skin ❧liskook
Teen FictionElindeki viskiyi üstüme yavaş yavaş dökmeye devam ederken çıldırmamak elde değildi, kesik kesik aldığım nefesler bir bıçak gibi boğazımı kesiyordu. Kendimi yatağa bırakıp alttan ona baktım. Dudaklarım sızlıyordu. Parmaklarımı usulca dudaklarımda gez...