1- Mucize

207 22 189
                                    

"İğrenç bir insansın. Hayatında kalan herkes umarım tek tek çıkar ve ebediyen yalnız kalırsın. Nefret ediyorum senden!"

Arkamı döndüm ve dediğim şeyleri kendime bile yedirememişken onun nasıl kabulleneceğini düşündüm. Ama bunu artık umursamamalıydım değil mi? Sonuçta o sadece beni aldatmış olan eski sevgilimdi. Ve öyle kalmalıydı.

Hava kararmaya başladıkça gerçekler benim de yavaş yavaş üzerime çöktü. Kış akşamları sanki kar yağacakmış gibi kokan hava ve gün batımı beni her ne kadar huzurlu hissettirse de bir yandan kafamı karıştırıyordu. Kafamı gökyüzüne çevirdim. Gerçekten tam olarak kendimi bok gibi hissediyordum ve bu histen nasıl kurtulacağıma dair en ufak bir fikrim bile yoktu.

Az ileride bomboş duran o otobüs durağını fark ettim. Oraya gittim ve bankın kenarına çekildim. Üşüyen ellerimi ceplerime koyarak ısıtmaya çalıştım ancak pek de işe yaramadığı açıkça ortadaydı, ben de bacaklarımı kendime doğru çekerek daha az ısı kaybetmeye çalıştım.

Yüzüme vuran soğuk rüzgarın ötesinde hayallerim vardı benim. "O"nunla olan hayallerim. Hepsini rüzgar alıp ortalığa savuruyordu şu an. Bir insan nasıl başka birini aldatabilirdi ki? Hem de onu koşulsuzca seven birini.

Böyle düşününce gözümün altında bir su damlası olduğunu fark ettim. Tam "Bu da ne?" diyecekken ağladığımı anladım. Evet, ağlıyordum. En az 10 senedir olmayan şey şu an oluyordu.

Gözyaşı kendini yavaştan hıçkırığa bıraktı. Kendime engel olmaya çalışsam da olmuyordu işte, başaramıyordum. Ağlamamaya çalıştıkça içimde bir ip daha kopuyordu sanki.

En sonunda diretmemeye karar verdim. Sonuna kadar ağlayacaktım. Ağladım, ağladım ve ağladım. "Annem beni böyle görse ne düşünür acaba" diye sordum kendime. Çocukken ağlamama izin yoktu, her ağlayışımda laf ederlerdi bana. Takılmadık lakap, demedik söz bırakmamışlardı belki de.

Ailemin ve söylediklerinin artık umurumda olmadığını fark ettim ve yüzümü kendime doğru çekmiş olduğum bacaklarıma gömdüm. Böylesi daha iyiydi. Ağlarken çıkardığım hıçkırık sesimin tüm sokağı inletmesi dışında bir problem yoktu.

Ağlamanın cidden insanı rahatlattığını farkettim. Bir şeyler aklıma geldikçe gözyaşlarım daha da fazla akıyordu ama sonra rahatlamış oluyordum. "Bu bir mucize." diye mırıldandım içimden. Ağlamak bir mucize gibiydi. Beni bundan mahrum bırakan ailemden bir kez daha nefret ettim.

Sessizliğin içine gömülmüşken tatlı bir ses tonu beni gömülü olduğum o yerden çıkardı. "Bir sorun mu var?" Kafamı kaldırdım ve sesin sahibiyle göz göze geldim. Yüzümü görmesiyle onun da tüm yüzü değişti. Bana acıdığını hissettim.

"İyi misin sen?" Yanımda dikilmek yerine bankın boş olan kısmına oturdu.

"İyiyim dersem inanacak mısın sanki?" dedim hem soğuktan hem de ağlamaktan titreyen sesimle.

"İnanmayacağım, o yüzden direkt ne olduğunu anlatabilirsin bence." Ciddi miydi yoksa dalga mı geçiyordu benimle? Ne zamandan beri yakışıklı çocuklar duraklarda ağlayan kızlara nasıl olduklarını soruyorlardı? Yanlışlıkla bir film setine mi düşmüştüm?

"İki dakika önce tanıştığım, çok pardon tanışmadığım, birisine neden ağladığımı anlatmak çok mantıklı gelmiyor bana."

"Haklısın," dedi gülümseyerek. "Ben Hürkan Gügen. 24 yaşındayım ve geceleri duraklarda ağlayan güzel kızlara neden ağladıklarını sormak hobilerimdendir." Gülümsedim. Beni güldürmüştü. Uzatmış olduğu elini tuttum ve sıktım. Sıcacık elleri tüm vücudumu ısıtmıştı sanki.

"Ben de Hayal, Hayal Akdağ. 22 yaşındayım ve geceleri durakta ağlarken bana nasıl olduğumu soran yakışıklı erkeklerle tanışmak hobilerimdendir." Bu dediğimle o da gülümsedi. "Tanıştığıma memnun oldum Hayal."

"Ben de memnun oldum Hürkan."

Ellerimizi ayırınca ben hemen elimi cebime götürdüm çünkü o sıcak ellerden sonra havanın soğukluğu elime adeta donmuş hissi vermişti. "Ee," dedi Hürkan. "anlatmayacak mısın?"

Anlatacak mıydım cidden? Sanırım evet. Bundan kimseye bir zarar gelmezdi gibi, bana bile.

"Pekala," dedim. "bunu sen istedin." Elimle yüzümde kalan birkaç gözyaşını sildim ve anlatmaya başladım.

"Son 2 yıldır kendimden bile çok düşündüğüm, her anımda yanımda olan ve benim de onun yanında olduğum sevgilim beni aldattı." Derin bir nefes aldım.

"Ve ben de dayanamayıp ağladım, son 16 yıldır ağlamıyorum o yüzden ağlamayı biraz abarttım sanırım."

"Son 16 yıldır ağlamıyor musun?" diye sordu saşkın bir bakışla. "Evet. Normalde şimdi de ağlamamam gerekirdi ama içimden geldi bir anda."

"Hayır." dedi. "Aksine ağlaman gereken zamanlarda ağlaman sana iyi hissettirir. Seni aldatan çocuk da 'Bu kız bana baktıysa herkes bakar.' diye düşünmüştür ve öyle aldatmıştır bence çünkü cidden çok güzelsin. Eminim kalbin de senin kadar güzeldir."

Gülümsedim. Bu dedikleri iyi hissettirmişti. "Teşekkür ederim. Konuşmak cidden iyi hissettirdi."

"Rica ederim." dedi ve gülümsedi. Sanırım ayrılma vakti gelmişti. Hürkan ayağa kalktı ve onunla birlikte ben de kalktım. Boy farkımız artık apaçık ortadaydı. Ona bakarken boyun fıtığı geçirmemek için dua ettim.

"Ne zaman kötü hissedersen veya ağlarsan bu durağa gel olur mu?"

"Tamam, gelirim." dedim gözlerinin derinliklerine doğru bakarken. "İyi geceler o zaman." dedi usulca.

"İyi geceler."

Ve ardından deri ceketli adam gözden kayboldu.

Ve ardından deri ceketli adam gözden kayboldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GÖZYAŞI DURAĞI -HugolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin