1.Bölüm

91 29 80
                                    

17 yıl önce..

"Ah canım benim..dinle beni, yavrum." Kadın torununa yeşil ve parlak gözleriyle tekrardan baktı.Ardından da güzelce gülümsedi..

"Bir varmış bir yokmuş.. çok çok çok eskilerde bir yakışıklı adam bir de güzeller güzeli kadın varmış..
Kadın bir gün babasıyla bereraber Fransa'ya gitmiş.."

İşte yine o masal. Heyecanla küçük kız yerinde dikleşmeye çalışınca kadın torununu  nazikçe bastırdı ve geri yatırdı. 'Bu bir masaldı. Ama anneannem öyle bir anlatıyor kii. Aslında hep o kadın benim der. Ama nasıl olabilir ki. Böyle bir aşk. Anca masallarda.' Diye geçirdi içinden,küçük kız, çünkü o inanamıyordu ama o masal... gerçekti. Sıcacıktı elleri kadının.. eskiden kendisinin de aynen öyle olduğunu söylediği, torununun kumral saçlarına koydu ellerini ve başladı gezdirmeye.. Aklar düşmüştü şimdi kadının sevgilisinin hep parmaklarını dolayıp sevmek istediği saçlarına.

Kadını asıl üzen de buydu ya işte. Onun umurunda değildi yaşlılık, buruşukluluk, ölümlülük..

Ama ya o gelirse.. Sevmezse o ak saçlarını. Boyatırdı. Ya sevmezse buruşuk tenini.. Gerdirirdi. Ya sevmezse ruhunu.. Ölürdü.. Ama ya onu severken ölürse.. İşte onun çaresi yoktu..

Ve kadın bilmiyordu ki.. Gerçek olacak olan, son seçenekti.

Derince bir nefes aldı ve başladı anlatmaya ; "Bir gün kadın, evdeki kavgalardan bıkmış ve dışarıya çıkmış. Öylece gezerken bir sokak müzisyeni görmüş. Hem de Paris'te! Aşklar şehirinde."

Gözleri geçmişi anımsar gibi daldı uzaklara. Acı geçmişte onu mutlu eden tek şeyi hatırlamış gibi acının içinde gülümsedi anneannem.

"Kadın dans etmek istemiş ama bir partneri yokmuş. Gözlerini üzüntüyle sokakta gezdirmiş ve bir kaç bank ileride oturan kahve rengi takımlı oldukça alımlı, bakımlı ve çokca yakışıklı bir adam görmüş. Adamı gördüğü an kalbi pır pır etmeye başlamış kadının. Ama kadın anlayamamış o an o hissin ne olduğunu. Karnına uzunca kramplar girmiş."

Sanki o kramplar anneanneme girmiş gibi durdu. Ve ellerini karnında gezdirdi..

"Sonra adımları adamı işaret atmiş. Ama olamazmış. Ne haddine imiş kadının, bir beyefendiyi dansa kaldırmak. Bir leydiye yakışmazmış. Ama kadın o an bunu umursamamış ve üzerinde ki çiçekli elbisesini avucunun içerisinde sıkıştırmış ve adamın yanına ilerlemiş.."

O andan..

"Merhaba, efendim" dedi kadın fransızca kalbini yerinden fırlatabilecek miş gibi attıran adama. 'lanet olsun' diye geçirdi içinden. Bu kalbinde ki ve karnındaki his te neyin nesiydi böyle. Hadi onları geçmişti. Neden adamın kokusu onu adamın boynuna burnunu koyup ölene kadar kokusunu çekme ve o pozisyonda ölüp gitme isteği içine sokuyordu ?

Adamın yanına neden gelmişti ki? Neden yapıyordu bu konuşmayı, bir hanım efendi neden bir erkeği dansa kaldırırdı ki. Bu hiç de estetik değildi. Kadın tekrar içinden konuştu 'hoş, çok ta umurumda değil ya' adamın kahverengi gözleri takımıyla uyumluydu. Ve bu kadını daha çok kendinden geçiyordu.

"Merhaba" dedi adam bozuk Fransa aksanıyla. Kadının kaşları çatıldı ve sorularını art arda sıraladı. "Fransız değilsiniz, değil mi? Aksanınız bozuk. Nerelisiniz. Belki aynı ırktanızdın?" Kadın hızlıca konuştu. Adam anlamazca baktı kadına.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK ESKİ BİR YALAN  |ARA VERİLDİ|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin