Devam Edecek. Kitabı bitiren bu iki sözcüğü yazdıktan sonra bilgisayar klavyesinin üzerindeki parmaklarım nihayet durdu, uzun süre bilgisayar başında oturduğum için sırtım ve boynum ağrımıştı, sürekli klavye ile cebelleşen parmaklarımdan bahsetmek bile istemiyorum.
Ayaklarımdan destek alarak döner sandalyemi masadan uzaklaştırdım, boynumu kütlettim ve parmaklarıma biraz masaj yaptım, hızlıca yazdıklarımı tekrar gözden geçirdim, son bölümde okurlar ciddi anlamda ters köşe olacaktı.
Gülümsedim ve sağ üst köşede bulunan "yayınla" butonuna bastım. Bölüm yayınlandığında işim bitmişti, bunun rahatlığı ile gevşedim, aylardır kitap üzerinde çalışıyordum ve neredeyse hiç uyumamıştım. Artık mola verebilirdim. İçimden 'yaşasın' diye geçirip sandalyeden kalktım. Sandalyede o kadar fazla oturmuştumki popomun düzleşeceğinden korktum.
Hızlıca mutfağa gidip kendime yiyecek bir şeyler hazırladım, mutfak masasına oturduğum gibi hepsini hüplettim, bulaşıkları yıkayıp kaldırdıktan sonra yorumlara bakmaya karar verdim. Odama çıkıp yatağıma uzandım ve Wattpad uygulamasını açtım.
Wattpad gibi saçma bir uygulamada kitap yazma fikri aklıma nereden gelmişti bilmiyorum ama şunu söylemeliyim ki eğer okuyucunun ilgisini çeken bir şey yazarsanız kitabınız acayip okunuyordu.
Yazdığım romanın ilk bölümüne geldim ve yeni atılan ya da görmediğim yorumlara cevap yazmaya başladım. Herkes özellikle erkekler ve ana karakter hakkında yorum yapıyordu, zorba karakteri umursayan kişiler yoktu varsa da hep nefret yorumları
yazıyorlardı. Gerçi zorba karakterlerin kaderi buydu zaten.Biraz daha yorumlara baktıktan sonra uykumun iyice gelmeye başladığını fark etmiştim. Esnedim ve gözlerimi ovuşturdum, telefonumu komodinime bırakıp yataktan kalktım ve banyoya gittim yarın çalışmak için erken kalmam gerekiyordu bu yüzden hemen hazırlandım, odama geri gidip dolabımdan yarın giyeceğim kıyafetleri çıkardım ve yatağa uzandım. Çok yorulduğum için hemen uykuya daldım.
__________________________________________________________________________________
Sabah on kere ertelediğim alarma küfür ederek kalktım ve çabucak hazırlanmaya başladım, alarmı çok fazla ertelediğim için kahvaltı edecek vaktim yoktu, bu yüzden sadece banyodaki işlerimi halledip üzerimi giyindim ve çantamı hazırlayıp evden çıktım. Kapıyı kilitlerken anlam veremediğim bir huzursuzluk içime doldu, yorgunumdur diyerek çok fazla kafa yormadım ve otobüse bindim.
Otobüsten indiğimde pastanenin önünde gördüğüm kalabalık beni şaşırttı, kalabalığın arasında pastanedeki çalışan arkadaşlarımdan Subin'i görünce hemen yanına koştum.
"Subin ne oluyor, ne bu kalabalık?" Diye sordum.
Subin iç çekti, "çalışanlardan biri geçenlerde büyük bir borca girmiş, dün gece gelip pastanenin kasasında ne kadar para varsa hepsini alıp kaçmış pastanenin üzerinde yaşayan yaşlı teyzenin biri camdan bakarken görmüş adamı, polisi arayıp haber vermiş ama nafile, polisler gelene kadar adam büyün parayı alıp ortadan kaybolmuş,"
Subin'in bütün bunları tek nefeste anatmasına mı şaşırayım yoksa adamın tek seferde içinde hepimizin emeği olan parayı alıp toza karışmasına mı üzüleyim bilmiyordum. Pastanenin soyulması bu ay ve belki de gelecek ayki maaşlarımızı alamayacağız demek oluyordu.
Sıkıntıyla offladım. "E~ şimdi ne olacak peki?"
"Off ben de bilmiyorum, bizim maaşlarda gitti zaten. Neyse, sen aç mısın kahvaltı yaptım mı?"
Gözlerimi kalabalıktan çekip Subin'e döndüm. "Yapmadım, sen yaptın mı?" Diye sordum.
"Ben de yapmadım kahvaltı, hadi gel markete gidelim de oradan bir şeyler atıştıralım, polisler gidene kadar çalışmaya başlayamacağız galiba."
Kafamı sallayarak Subin'i onayladım. "Tamam, hadi gidelim." Birlikte en yakındaki markete gittik ve oradan yiyecek bir şeyler alıp marketin içindeki masalara oturup yemeğe başladık. Bir yandan da sohbet ettik.
Subin ile kahvaltımızı yaptıktan sonra marketten çıktık ve tekrar pastaneye doğru yürümeye başladık, pastanaye yürürken kafamdan türlü türlü şeyler geçiyordu.
Bu ayki maaşlar gittiğine göre geçen ay kazandığım maaşla idare etmem gerekecekti ancak o paranın beni bir ay idare edip edemeyeceği şüpheliydi. Kartımda zaten para vardı ve buzdolabımda doluydu, eğer temel ihtiyaçlarım dışındaki gereksiz şeylere para harcamazsam belki bu ayı geçirebilirdim. Yine de her türlü zor olacaktı tabi.
Sıkıntıyla offlarken Subin'in adımı seslendiğini duymamıştım kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirirken bana hızla yaklaşıp kornaya basan arabayı yeni fark etmiştim.
Evvettt, ilk bölüm bitti. Umarım beğenmişsinizdir.
Şunu söylemek istiyorum bu kitabın tamamen kurgu olduğunu ve benim hayal ürünüm olduğunu unutmayın lütfen, kitap hoşunuza gitmediyse beni engelleyin.
Ayrıca profesyonel bir yazar olmadığım için haliyle yazım yanlışlarım olacaktır, bu yazım yanlışlarını veya kitapta hoşunuza gitmeyen şeyleri "düzgün" bir dille bana iletebilirsiniz.
Sonra görüşürüz sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsekai- Stray Kids
FantasyPastacılık işinin yanı sıra, eğlencesine roman yazarak geçimini sağlayan ana karakterimiz çalıştığı pastanenin soyulmasıyla başına gelmesini asla beklemediği bir olay yaşar.