2. bölüm

536 73 284
                                    


80+oy
200+yorum

Yan çiftlerin hayatlarından da kesitler yazacağım. ilerleyen bölümlerde hepsinin bir biriyle bağlantılı olduğunu anlayacaksınız.

İyi okumalar.

******

Gecenin bir yarısı işten çıkmış eve gitmek için boş sokaklarda yürürken, inatla dibinden ayrılmayan çocuk yüzünden adımlarını sinirle atıyordu. Minho, günlerdir Hyunjin'in peşinden koşturuyor onu aşkına inandırmaya çalışıyordu. E tâbi sarışın çocuk ise asla inanmıyordu.

"Bırak peşimi bak sinirlenmeye başladım artık!"

"Olmaz. Olmaz sen beni ciddiye almayana kadar devam!"

Hyunjin sinirle ellerini uzun saçlarından geçirip arkasını dönüp Minho'ya baktı, bu çocuk sabrını zorluyordu artık!

"Ya bi git. Daha geçen hafta ağzıma peçete tıkıyordun 'çok sinir bozucusun' diye, üç günde mi bana aşık oldun?"

"Yooo, hep aşıktım. Ama sen o adama öyle güzel gülünce benim ellerim titremeye başladı. Pişman mıyım? Hayır. Yine olsa yine yaparım."

"Siktir git Minho, siktir git."

Arkasını dönerek aynı yöne doğru yürümeye devam etmişti Hyunjin, tâbi arkasından da onu takip etmeye devam eden belalısı vardı. İkili iki adım mesafe ile yürürlerken girdikleri ara sokakta gördükleri manzara karşısında sessiz kaldılar. Büyükleri Jeon, yine birilerinin cezasını kesiyordu.

Jungkook, karşısında bayılmak üzere olan adamın yüzüne son bir yumruk atmış ve nefes nefese geri çekilmişti. Yanındaki adamlar yerde kanlar içinde yatan bedeni aldıkları yere götürmek için yerden kaldırmışlardı. Jungkook'un bakışları ikiliyi bulunca sırıtmıştı.

"Neden orada duruyorsunuz? Bana katılmanız gerekiyordu."

Üçlü bir birlerine adımlarken ilk Hyunjin yanıt vermişti.

"Çok iyi görünüyordun, keyfini bozmak istemedik patron."

Hitaba karşı gözlerini deviren uzun beden elini Minho'nun omzuna koydu ve sertçe sıktı. Onun Hyunjin'e aşık olduğunu ve bu sebeple saçma hareketler sergilediğini biliyordu, bu da onu sinir ediyordu. Sonuçta Hyunjin onun kuzeniydi.

"Minho, sen yine mi Hyun'un peşindesin abicim?"

"E-evet... Aşığım diyorum inanmıyor, bende inandırana kadar devam edeceğim."

"Benden de mi korkmuyorsun?"

"Korkuyorum hyung, ama birazcık.."

"Aferin aferin, korkmaya devam et. Ben eve dönüyorum, Hyun sende bu aptala bir şans ver seni üzerse bende onu üzerim."

Hyunjin omuz silkip yüzünü buruştururken Minho sevinçle bağırmak üzereydi. Jungkook, asla ama asla sevdiklerini paylaşmazdı, şimdi ona bir şans vermesi Hyunjin'in de şans vereceği anlamına geliyordu.

"Hayır Jungkook hyung, istemiyorum."

Minho'nun suratı düşerken başını öne eğdi, en azından düşüneceğini tahmin etmişti. Jungkook ise ellerindeki kanı üzerindeki siyah tişörte silerken omuz silkti ve son defa konuşup ikiliyi yalnız bıraktı.

"Sen bilirsin, ama bir daha bana gelip Minho için ağlama sakın."

***


Hava henüz aydınlanmamışken sessizce eve girdi Jungkook. Oyalanmadan misafir banyosuna girdi ve üzerindeki kıyafetleri çıkarıp makinaya attı, Jimin uyanırsa hemen fark ederdi. Daha sonra kabine girip suyu ayarladı ve oyalanmadan kısa bir duş aldı. Jimin, kokulara karşı hassastı ve kan kokusunu hemen alırdı. Daha fazla oyalanmadan banyodan çıktı, saçlarını iyice kuruladıktan sonra kasıkları üzerinden bağladığı gevşek havluyla yatak odasına geçti.

Big Games - Jikook (Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin