-1-

0 0 0
                                    

Elime aldığım su kovasını kuyuya daldırdım. Kovanın aşağı inmesi için kovaya bağladığım ipi aşağı doğru ittim. Beklediğim sesi duyunca ipi yukarı doğru çekmeye başladım.

Eskiden her ne kadar zorlansamda artık alışmıştım. Sonuçta günde en az dört kez bu kuyudan su çekmeye geliyordum.

Su pek temiz sayılmazdı. İçinde yosunlar ve sarmaşıklar vardı. Başka çaremiz yoktu. Bu kuyu hariç bir kuyu daha vardı. Fakat o kuyuya ulaşmak için altı saatlik bir yolu yürümemiz gerekiyordu. Kimse bu kadar yorulmayı göze almıyordu. Sonuçta on iki saati bir kova su için harcamak pek te mantıklı değildi.

Buna rağmen üç kez o kuyudan su çekmeye gitmiştim. O suyu genelde yeni doğan bebekler için kullanırdık. Su bizim için çok önemliydi. O yüzden idareli kullanırdık. Bir kova suyla iki gün boyunca idare etmek zorundaydık. En azından yeni bir su kaynağı bulana kadar...

Kovayı elime alıp yürümeye başladım. Köye varmak için yarım saat boyunca yürüyecektim. Yolda bir kaç kişiyle karşılaşmıştım. Hepsini tanıyordum.

"Varş" tan sonra Dünya çok değişmiş. İnsanlık neredeyse yok oluyormuş. Geriye sadece bir düzine insan kalmış. Nesli devam ettirmek onların elindeymiş. Ve başarmışlarda.

Dedemin anlatımına göre kimse böyle bir felaketi beklemiyormuş. Kaynaklar neredeyse tükenmiş. İnsanlar artık akıl almaz işlere karışmaya başlamış. Zengin fakir diye bir ilişki kalmamış. Para tüm kudretini kaybetmiş. Artık değersiz bir kağıt parçası olarak anılıyormuş. Amerika ve Rusya arasında savaş çıkmış. Milyonlarca insan hayatını kaybetmiş. Fakat kimse durmamış. Ve o sabah herkes yüksek bir sesle uyanmış. Kimse ne olduğunu anlamadan büyük bir deprem başlamış. Yaklaşık üç dakika süren bu deprem sonucunda milyarlarca insan hayatını kaybetmiş.

Kalanlar elbette vardır. Bir kısmını biz oluşturuyorduk. Diğer insanlar her ne kadar hayatta kalan kimsenin olmadığına inansa dahi ben inanmıyordum. Mutlaka hayatta kalmayı başaran gruplar vardır. Bizim taraflarda olmasa bile doğu taraflarında yaşayan insanlar olduğu aşikar.

Ara sıra elimdeki kovadan ayağıma sular damlıyordu. Su damladıkça ayağımdaki yaralar yanmaya başlıyordu. Dayanılmaz bir acıya dönüştüğünde önümdeki kayaya oturup biraz soluklandım.

Ayağım kanıyordu. Tişörtümün ucundan biraz yırtıp ayağıma sardım.
Eve varınca otlarla ilaç yapıp sürerdim. Ayağa kalkıp yürümeye başladım.

•••

Köye vardığımda suyu köyün sonlarında olan Maria ablanın evine bıraktım. Onunla pek konuşamıyorduk. O Fransızca konuşuyordu. "Varş" sırasında Türkiye'de olduğu için burda kalmıştı.

Suyu bırakıp eve doğru yürümeye başladım. Eve geldiğimde dedem uyuyordu. Annem ateşin yanında oturmuş yemek yapıyordu. Babam yoktu.

İçeri girip yerdeki minderlerden birine oturdum. Defterimi alıp bugün kulede öğrendiklerimizi tekrar etmeye başladım.

Bir yarım saat geçtikten sonra kendi yatağıma geçip uzandım. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. En sonunda kendimi uykunun kollarına bırakıp uyudum...

•••

Yine benn 🙃
Bu kezde böyle bir şey yazıyorum ; )
İlk kez ilk bölüm güzel geçti 🤭
Umarım devamıdaaa güzel olur.





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Varş ve SonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin