Giriş

20 2 0
                                    

Üç arkadaş düşünün, üçünün de karakterleri birbirinde apayrı olan.  Normalde arkadaş gruplarının çoğunda benzer özellikler görülür. Bazılarında ise herkesin birbirinden apayrı karakterleri vardır. Açelya, Sahra ve Burak üçlüsü  de ikinci kısımda yer alıyordu.  Uzaktan onlara bakan biri onların birbirine karşı üç yabancı olduğunu düşünebilir lakin onlar düşünülünenin aksine birbirine sıkı sıkı kenetlenmiş üç dostdu. Aslında üç yakın dosttan çok kardeş gibilerdi.

"Hadi artık ya. Geç kalıcaz." diyerek söylenen kişi Sahra'dan başkası değildi. Sahra evin neşesiydi. Her ne olursa olsun gülücük saçan gözleri ve o her güldüğünde muzipçe kıvrılan dudaklarıyla adeta bir güneş gibi parlıyordu. Sahra güldükçe sanki arkadaşlarıda huzurla doluyor ve mutlu oluyordu. Yani en azından Sahra öyle düşünüyordu.  Sahra oldukça güzelde bir kızdı aynı zamanda.  Saçları hafif dalgalı ve kahverengiydi. Gözleri ise elaydı.  Burnunda ve yanaklarında çok yoğun olmasada çilleri vardı. Boyu ise yaklaşık 1.70 ti.  25 yaşında olmasına rağmen yüzü küçük olduğu için kendide yaşından küçük gözüküyordu.

"Tamam, geldik ya." diyerek merdivenlerden inen Burak'tı. Burak evde düzen sağlayan kişiydi aslında. Her ne olursa olsun sakinliğini  korur ve bir sorun çıkarsa mantıklı kararlar alırdı. Belkide bu özelliği ona çocukluğundan kalmaydı. Aynı zamanda arkadaşlarının arkasınıda toplardı ve bunu her defasında yorulmadan yapardı. Burak 26 yaşındaydı ama oda yaşından bir iki yaş küçük görünüyordu. Saçları kahverengi ve düzdü.  Gözleride tıpkı saçları gibi kahverengiydi.  Ne bıyığı nede sakalı vardı buda onu yaşından genç gösteriyordu. Boyu ise yaklaşık 1.86 ydı. 

Burak, Sahra'yı görünce gülümsedi.  "Ne bu güzellik ya." dedi.  Sahra üzerine balon kol, beyaz bir gömlek giymişti. Gömlek göbeğinini bir kısmını açıkta bırakıyordu. Altında ise açık mavi bir kot pantolon vardı. Kahverengi, dalgalı olan saçlarını ellememiş, salık bırakmıştı. Yüzündede çok hafif bir makyaj vardı.  On beş dakikalık bir hazırlanmaya göre kendisini oldukça güzel bulmuştu. Burak ise altına beyaz bir kot pantolan, üstünde ise lacivert bir gömlek vardı. Kafasındada bir güneş gözlüğü vardı.

"Bana diyene bak, sende gayet yakışıklı olmuşsun" dedi Sahra yüzünde kocaman gülümsmeyle. Burak'ın gülümsemesi genişledi ve Sahra'nın omzuna kolunu attıp başına bir öpücük kondurdu.  Sahra çok seviyordu Burak'ın ona gösterdiği şefkati. Kendini hiç olmadığı kadar güvende ve huzurlu hissediyordu. Burak ve Sahra kendi aralarında konuşurken merdivenin başında Açelya belirdi. Açelya'yı gören Burak ıslık çalarak karşıladı arkadaşını.  Sahra ise bir iki kez alkış yaptı. Hem arkadaşının güzelliğine hemde sonunda gelebilmiş olması için.

"Abartmayın ya. Alt tarafı bir şort ve gömlek giydim." dedi Açelya. Son olarak bu arkadaş grubunun üçüncü üyesi Açelya. Açelya aralarında en durgun olanıydı.  Mizaç olarak daha sert gibi görünsede belkide en kırılgan olanı oydu. Açelya daha fevri, kafasına eseni kimseyi dinlemeden yapan biriydi. Oda tıpkı Sahra gibi 25 yaşındaydı. Saçları sarı ve düzdü. Gözleri ise mavi renkteydi. Vücudunda yer yer dövmeler vardı. Boyu ise 1.75 ti.  Şuandada üzerinde beyaz gömlek vardı ve düğmelerinin ilk bir kaç tanesi açıktı. Altında ise açık mavi renk, kısa şort vardı. Sarı saçlarını salık bırakıştı. Yüzündede tıpkı Sahra'da ki gibi az makyaj vardı.

"Tamam ya sakin ol buzlar kraliçesi." dedi Sahra. Burağın kolarından hızla çıkıp Açelya'nın yanağına öpücük kondurdu. Açelya'da gülümseyerek karşılık verdi.

"Hadi artıkm çıkalım. Geç bile kaldık." dedi burak kolundaki saate bakarken. Saat akşam yedi buçuğa geliyordu. Saat sekiz gibide Adnan  Ekinci'ye ait olan restoranda olmaları gerekiyordu.  Biraz daha oyalanırlarsada geç kalıcaklardı.  Adnan Ekinci'ye gelicek olursak eğer o adam  bu üç dost için yıllar önce kahraman ilan edilmişti. Onları girdikleri karanlıktan çıkarmış, aydınlığın kapılarını onlar için açmiştı. Mutlu sonla biten hiç bir masala inanmyan bu çocuklara, bütün masalların mutlu sonla biteceğine inandırmıştı. Umut edin derdi hep onlara. "Gökyüzündeki son yıldız yok olana dek umudunuz asla tükenmesin." derdi. Onlar için manevi bir babadan fazlası olmuştu.  Adnan Ekinci bu üç cocuğun her şeyiydi.

Ölüm DansıWhere stories live. Discover now