•19• Sevgi Nedir? Nasıl Gösterilir?

632 71 32
                                    

Harper bunu üçüncü kez yapıyordu. Üçüncü kez Dumbledore'u zihninden atıyordu. Harper çağın en güçlü Zihinbendarını ve Zihinfendarını çocuk oyuncağı gibi aşıyordu.
Elbette bu normal bir büyücünün 2 ayda yapabileceği kadar basit değildi. Fakat Harper 2 ay boyunca bayılana kadar çalışmış, pek çok şeyden feragat etmişti. En sonunda da emeklerinin karşılığını almıştı

Günlerden 9 Kasımdı ve Harper an itibarıyla çağın en güçlü Zihinfendar ve Zihinbendar cadısıydı.
Kimse onun bu kadar az bir sürede bunu başaracağına inanmamıştı fakat kızın içinde hırs ve intikam arzusu onu bu noktaya 2 ay içinde ulaştırmıştı.

"Sonunda amacına ulaştın Harper. O sana artık acı çektiremeyecek." Harper terden ıslanmış saçlarını kulağının arkasına attı ve koltuğa oturdu. Dumbledore da kendini sandalyesine bıraktığında oldukça halsizdi. Harper gerçekten onu çok yoruyordu, bugün çalışmalarının üçüncü günüydü ve şimdiden yaşlı profesörü perişan etmişti.

Üstelik Harper, bir ara resmen Profesör Dumbledore ile dalga geçmişti! Yaşlı adamın çocukluk anılarına indiğinde Dumbledore onu atmak istemişti. Harper ilk başta başarısız oluyor gibi yapmış sonra Dumbledore'a zihin yoluyla, 'şaka yaptım beni bu kadar kolay kovamazsınız.' demişti.

Harper hiçbir zaman en güçlü büyücü olmamıştı. En zeki, en yetenekli veya başka bir şey... Fakat çalışarak çağın en iyi Zihinfendarını yenecek boyuta gelmişti.

"Eh, uykusuz dördüncü günüm olacak ama değdi. Artık beni hafife alamaz." Harper zindanlara gitmek için ayaklandığında Dumbledore gurur duyarcasına kızın omzunu sıvazladı.

"Bence bugün güzel bir uyku çekmelisin. Artık uyku içindeyken zihinine girmesinden korkacağın biri de yok." Harper rahatlama hissiyle gülümsedi.

"Teşekkür ederim profesör, her şey için..." Dumbledore kıza sıcak bir tebessüm sundu ve onun gidişini izledi. Tabii ki Harper bu gecede uyumadı, onun yerine meditasyon yaptı ve zihninin kalkanlarını güçlendirdi.

Dumbledore kız gittikten sonra derin bir iç geçirdi. Oysa başına neler geleceğini bilse hiç böyle gülümser miydi?

...

Harper biçim değiştirme dersliğindeydi. Profesör McGonagall bir kuşu nasıl cansız nesneye çevireceklerini anlatıyordu. Tabii o sırada Harper'ın kafası çok başka alemlerdeydi...

Elini yanağına koymuş, dersi dinlemeye çalışıyordu fakat göz kapakları ona ihanet ediyor sürekli kapanıyordu. McGonagall onun bu halinin farkındaydı, normalde olsa kızacağını herkes biliyordu fakat Harper'ın kendini uyumamak için zorladığı belli olduğu için sesini çıkarmadan dersini anlatmaya devam ediyordu.

Harper iyice içi geçmiş, uyuma raddesine gelmişken birden kafasına çarpan bir şey ile irkildi. Gözlerini açtı ve sırasını kontrol etti. Bu basit bir Kağıt toptu, Harper birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Uykusuzluktan beyni ciddi manada algılama sorunu çekiyordu.

En sonunda kâğıt topu açtı ve içindeki nota baktı. Kafasız Nick'in çok basit bir çizimiydi fakat ona uzun saçlar çizilmişti ve sağ üst köşeye uzanan bir okla Harper yazılmıştı.
Sarışın cadı gözleriyle sınıfı taradı, tahmin ettiği gibi Sirius ona gülerek bakıyordu. Tabii yüzünde hafif bir alay da vardı, Harper'ın kafasının sürekli düşmesini ama cadının uyanık kalmak için kendini zorlamasını izlemek Sirius'u eğlendirmişti.

Harper alayla ona bakan oğlana sırıttı ve kağıdın arkasına bir kehanet küresi çizdi. Üstünede Walburga'nın laneti yazdı. Ardından kağıdı Sirius gibi top yaptı ve McGonagall arkasını döner dönmez hızla Sirius'a fırlattı.

Penumbra - Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin