43

539 84 63
                                    

Her öğrenci gibi Harry de dersten bir an önce çıkıp yurda dönmeyi dört gözle beklerdi ama o gün normalden çok daha fazla heyecanla beklemişti. Çünkü Louis hâlâ onun odasındaydı, onu orada bekliyordu.

Bu yüzden ders biter bitmez kendini dışarıya attı, koşarcasına bir hızla yurt binasına gitti. Odasının kapısını açarken "Ben geldim!" dedi neşeyle. "Nasılsın? Ne yaptın ben yokken?"

Louis onun yatağında uzanmış telefonla oynuyordu. Harry'yi görünce telefonu bırakarak doğruldu. "Hoş geldin! Televizyon izledim, internette gezdim falan. Sıradan şeyler."

Harry bunu her gün yapıyormuş gibi bir tavırla ona eğildi, dudaklarına hafif bir öpücük bıraktı. "Duşa girip çıkayım, sonra birlikte yemeğe gidelim. Çok açım."

Louis onun arkasından sessizce bakakaldı. Aralarındaki şeyin artık flört aşamasında olmadığını biliyordu ve Harry'nin tavrı bunun direkt kanıtı gibiydi. Belki de bir şey sormasına bile gerek yoktu? Zaten sevgili gibiydiler.

Onun kafasından geçen düşüncelerden haberi bile olmayan Harry dolaptan kendine kıyafetlerini çıkarırken "Hocalardan biri dönem projesi verdi." dedi. Banyoya gitmeye hazırlanıyor ve bir yandan da onunla konuşuyordu. "Bir ürün belirledi, tüm sınıf ona kendi pazarlama stratejimizi uygulayacağız. En çok satışı garantileyenler dersten sınavsız geçecek."

"Çok iyi bir fırsat, aklında bir şeyler var mı?"

"Birkaç fikrim var ama çok araştırma yapmam lazım." dedi Harry. Banyoya girdi, suyu açtı. Yine de konuşmaya devam etti. "Zaten daha çok vaktim var, düşünürüm başka şeyler de. Emin olunca senden de fikir almak istiyorum."

"Seve seve yardım ederim."

Harry daha fazla konuşmadı. Su sesine karışan ıslık sesine bakılırsa keyfi çok yerindeydi. Her an çok neşeli görünüyordu, enerjisinin bu denli yüksek oluşu Louis'nin çok hoşuna gidiyordu. Yanındayken gülümsememek elde değildi.

Kısa süre içinde iki ses de kesildi, Harry yeni kıyafetlerini giymiş bir şekilde banyodan çıktı. Saçlarını yıkamamış, sadece duş almıştı. Duş jelinin tıraş kolonyasına benzeyen kokusu tüm odaya dolmuştu.

"Tamamen hazırım," dedi, masasının üzerinden eşyalarını almak için oraya yöneliyordu ama Louis onu bileğinden tutarak durdurdu. Harry'nin şaşkın ve sorgulayan bakışlarına cevap vermeden onu kendine çekti, yatağa oturmasını sağladı. Aralarındaki ilişki hakkında konuşmak istedi ama yüzünün sevimliliğine bakınca dayanamadı, ses çıkarmadan öne yaklaştı ve dudaklarını onunkilerle birleştirdi.

Harry bu ani öpücüğün sebebine dair hiçbir fikre sahip değildi ve gafil avlanmıştı. Yine de tepki vermesi pek uzun sürmedi, ellerini onun yüzüne yerleştirerek onu daha da kendine çekti ve karşılık verdi. Aynı anda çok yavaş bir şekilde arkaya doğru yaslandı. Saniyeler içinde tamamen yatağa uzanmış, Louis'yi de üstüne çekmişti.

Louis nefesinin kesildiğini hissederek soluk almak için dudaklarını ayırdığında Harry yine gülümsedi. Lanet gülümsemesi hep yüzündeydi, yüzü normalden on kat daha güzel hale geliyordu ve bu da yetmezmiş gibi gözleri yıldızlar gibi parlıyordu. Birilerini kendine aşık etmek için yaratılmış gibiydi.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Harry kısık sesle. Gülümsemesi solmaya başlamıştı. Aniden öpülmek ve sonra sessizce yüzünün incelenmesi ona bir an veda gibi geldi ve endişelenmeye başladı. Louis zaten biraz garip davranıyordu, korkulmayacak gibi değildi.

Louis başını iki yana salladı. Sessizliğinin onu huzursuz ettiğini fark edince "Senden çok hoşlandığımı söylemiştim zaten, biliyorsun." dedi. "Çok güzel, çekici ve sevimlisin. Hayatımda gördüğüm en ilginç kombinasyon. Gözlerimi senden ayıramıyorum."

Harry bu sefer neredeyse kulaklarına kadar sırıttı, herkes gibi o da iltifat almayı severdi. Cevap vermek yerine tekrar öptü. Birkaç öpücüğün arasında "Ben de," dedi. "...kendimi senden ayıramıyorum."

Bu sefer gülümseyen Louis oldu. "Buna hiç itiraz etmem." deyip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra doğruldu ve ellerini uzattı. "Yemeğe gidelim artık, acıkmıştın."

"Nereye gidiyoruz?"

"Nereyi istersen. Çıkınca seçeriz bir yer."

Harry onun desteğiyle kalktı, telefon ve cüzdanını aldıktan sonra odanın dışına yöneldi. "Güzel bir restoran biliyorum, romantik bir havası var- neyse, boş ver, başka yer buluruz."

"Neden? Gidebiliriz, merak ettim."

"Hayır, oraya sevgililer gününde falan gideriz, özel bir günde. Şimdi gel, benim hamburgercime gidelim."

Louis neredeyse kalbinin teklediğini hissetti. Harry de aynı şeyi hissediyordu, onu sadece flört ettiği biri olarak görmüyordu! "Restorana gidelim." diye ısrar etti mutlu bir ifadeyle. "Sevgililer gününe başka bir yer buluruz, merak etme, şehir bizim."

Onun mutlu ifadesinin aynısı Harry'nin yüzünde de oluştu. Birbirlerine aynı anda bakıp tebessüm ettiler. O an aralarında gizli bir anlaşma geçmişti sanki. Kimse soru sormadan, bu konuda konuşma yapmalarına gerek kalmadan ilişkilerinin durumunu belirlemişlerdi bile. Bu anlaşmayı taçlandırırcasına ellerini birleştirdiler ve odadan çıktılar. İkisi de üzerinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu.

TRICKY FREAKYWhere stories live. Discover now