30' Final

313 34 18
                                    

"Bu niye böyle duruyor? Bir haftada bir insanın vücudu nasıl değişebilir ya?" 

Atsumu sızlanarak yatağa oturduğunda Hinata da yanına ilerlemişti "Düğündü şuydu buydu derken spor yapamıyordun. Kasların mı eridi lan acaba?"

Oikawa onun Atsumu'yu daha da sinir edişine söylenerek Hinata'yı arkadaşının yanından kaldırdı. "Öyle mi denir Shoyo? Kilo vermişsin bebeğim fıstık gibisin demen lazım."

"Önceden şişmansın demeye mi çalışıyorsun?" Akaashi'nin cümlesiyle Atsumu ihanete uğramış gibi bakışlarını Oikawa'ya çevirdi, Oikawa ne diyeceğini bilemeyerek Akaashi'ye döndü "Ortalığı karıştırmasana sen küçük baykuş." 

Akaashi, Oikawa'nın Atsumu'ya kendini açıklama çabalarına gülerek yeniden telefonuna dönmüştü.

"Bana terzi lazım." Atsumu'nun kararlı cümlesiyle odadaki tüm bakışlar ona dönmüştü. Oikawa onu sakinleştirmek için sarf ettiği tüm çabanın boşa gitmesiyle sızlanarak kendini yatağa bıraktı "Nereden bulalım terziyi Allah aşkına Tsumu ya."

Atsumu saniyelik düşünmenin ardından parlak bir fikirle yerinde sıçradı "Takeru! Natsu'nun elbisesinin ipini bağlıyordu. Kesin o halleder. Oikawa çağır onu."

"İyi de bunun terzilikle ne alakası var."

"Takeru Natsu'nun elbisesinin ipini mi bağlıyordu?" Bu sefer şaşırma sırası Hinata'nındı. 

"Evet. Çok dizilik bir andı, kapıdan gördüm. Natsu saçlarını bir yerde toplamıştı, sırtını tamamen açıkta bırakan bir elbisesi var biliyorsun. Takeru da özenle ipleri bağlıyordu. Yaz dizisi."

"Kardeşim elden gitmiş, hem de iplerle!" Hinata hayıflanarak elini alnına koymuş, üzülmüş numarası yapıyordu. 

Atsumu onun bu haline gülse de hemen ifadesini düzeltip Oikawa'yı dürtmüştü "Tiyatroculuğun sırası değil ara yeğenini hadi."

Oikawa sızlansa da Atsumu'nun dediğini yapıp Takeru'yu yanlarına çağırmıştı. Beş dakika geçmeden Takeru yanlarına gelmiş ve Atsumu'nun yakındığı kıyafetine yardımcı olmaya çalışmıştı. 

Pek bir değişiklik olmasa da Atsumu bir şeyler yapıldığı için rahatlamış, düzgün göründüğünü emin olmuştu. Takeru da yanlarındayken biraz daha sohbet etmişler Sakusa ve Atsumu'nun salona gireceği saatten 20 dakika önce de hep birlikte aşağı inmişlerdi. 

Onlara ayrılmış büyük masada oturan Iwaizumi, Kageyama, Bokuto ve Natsu'nun yanına gitmişler kısa bir selam verip sohbetlerine dahil olmuşlardı. 

Bekledikleri yirmi dakika geçmek bilmiyor gibiydi, belli etseler de etmeseler de heyecanlıydı hepsi. Sonuçta her gün arkadaşları evlenmiyordu ya. 

Masadan içecek bir şeyler almak için kalkan Natsu ve Takeru'yla Hinata'nın dikkati yine masaya odaklanmış sonrasında da elini tutan Kageyama'ya kaymıştı. 

"Sen de bir şeyler içmek ister misin?"

Hinata hızla başını iki yana sallamıştı "Gelmelerine az kaldı, kaçıramam. Ayrıca ben şahidim, burda durmam lazım."

Kageyama başını saklayarak anladığını belirtti "Peki ya Osamu? O nerede? Diğer şahit oydu galiba öyle konuşuyordunuz?"

Kageyama'nın arka arkaya sıraladığı sorularla Hinata merakla etrafına bakınmıştı "Sevgilisi geliyor ama... Kendisi nerede bilmiyorum. Umarım hemen gelir, yoksa Atsumu çok üzülür. Ve hayır, ben Atsumu'nun şahidiyim, Bokuto da Sakusa'nın. Gelinin kız kardeşi rolünde şahit olamazmış kendisi Osamu, öyle dedi." Son cümlesine kendisi de gülerken yanındaki sandalyenin çekilmesiyle oraya döndü. Gördüğü yüzle gülümsedi "Hoş geldin Suna. Osamu nerede?"

Suna da ona gülümseyerek karşılık verip sorusuna cevap verdi "Atsumu'nun yanındaydık, sonra yanlız konuşmak istediklerini söyledikleri için beni kovdular." 

Masadakiler de ikilinin muhabbetiyle Suna'nın gelişini fark etmiş, sohbetin odağını o yapmışlardı kısa süreliğine. Bokuto ona geçen maçta onları nasıl yendiklerini anlatırken Iwaizumi de koçları hakkında bir şeyler söylüyordu. Suna hem takımını hem koçlarını savunurken Akaashi onların bu haline gülüp derin bir nefes almıştı "Çocuk gibisiniz gerçekten."

Onlar birbirlerine takılmaya devam ederken Osamu koşar adımlarla yanlarına gelmiş, hemen sevgilisinin yanındaki sandalyeye oturup diğerlerine kısa bir selam vermişti. Onu gelişinden birkaç dakika sonra çalmaya başlayan kısık sesli müzikle hepsinin bakışları girişe dönmüştü. 

İkili kapıda göründüğünde alkışlar ve ıslıklar başlamış, kısa denebilecek patikada yarıya gelmişlerdi. Atsumu direkt onların masasına bakmış ve Hinata'nın şu zamana kadar gördüğü en parlak gülümsemeyle onlara el sallamıştı. Hinata onun bu haline gülümserken bakışları Osamu'ya kaymıştı. Bir yandan gözlerini silmeye bir yandan da Suna'ya ağlamadığını, gözüne konfeti kaçtığı anlatmaya çalışıyordu. Atsumu da Osamu'yu görmüş olacaktı ki dudaklarını büzmüş onların masasına bakıyordu. 

İkizlerin bu haline kendi kendine gülerek Kageyama'ya döndüğünde onun da kendisini izlediğini fark etmişti. Sakusa ve Atsumu'yu pek tanımıyordu ama yine de onlar için çok mutlu olmuştu, cesaretlerini takdir etmişti Kageyama. Hinata başını onun omzuna yasladığında Kageyama da çenesini onun saçlarına yaslamıştı. 

Ancak bu çok uzun sürmemişti. Bokuto masadaki peçetelerin birini buruşturup Hinata'nın kafasına atmıştı dikkatini çekebilmek için "Kalk Sho! Şahit olduğumuzu unuttun mu?"

Hinata Bokuto'nun hatırlatmasıyla heyecanla yerinde doğrulmuş, Kageyama'nın yanağına bir öpücük kondurduktan masadan kalkıp yerden biraz yüksek olan platforma ilerleyen Bokuto'yu takip etmişti. 

×××

Gece yarısına kadar süren küçük düğünlerinin son konukları da ayrılırken Atsumu onları uğurlamış arkadaşlarının yanına gelmişti. 

Natsu ve Takeru da bir süre daha kalıp geç olduğunu söylemişler ve ayrılmışlardı yanlarından. Geriye 10 kişi kaldıklarında bir-iki saat daha takılmışlar ve dağılmışlardı. 

Otelden çıktıklarında Hinata çok yorulduğundan sızlanarak Kageyama'nın koluna sarılmış, çağırdıkları taksiyi bekliyordu. 

İkisi de bilerek kendi arabalarıyla gelmemişlerdi. Kör kütük sarhoş olmasalar bile araba kullanmayacak olduklarının farkındalardı. 

"Hava da soğudu mu ya? Hm Kageyama üşüyor musun sen de? Dondum burada."

Kageyama söylediklerine kafasını sallayıp Hinata'yı kolundan ayırmıştı "Kanındaki alkolün seni sıcak tutması gerekmez miydi?" 

Temaslarının kesilmesiyle Hinata da üşümüş, ne dediği anlaşılmayan kızgın mırıltılarla Kageyama'nın omzuna devamlı ama hafif şekilde vuruyordu. Kendi ceketinin üzerine örtülen ceketle hareketini duraksatmıştı. Üzerine bir bakış attıktan sonra gülümseyerek Kageyama'ya dönmüştü "Teşekkür ederim. Sarılmanı tercih ederdim gerçi ama..."

Kageyama kollarını Hinata'nın beline sarıp onu kendine çekmişti "Sen beni dövsen de ben seni ısıtırım."

Hinata da sarılışına karşılık vermiş, Kageyama'nın cümlesinin ardından ensesine çok sert olmayacak şekilde vurmuştu "Darp raporu al bence."

"Hala dövülmeye devam ediyorum. Adalet nerede?"

Hinata onunla laf dalaşına girecekken önlerinde duran taksiyle bunu bir kenara bırakmıştı. Ne de olsa zamanları çoktu.

________

Gercekten bu sefer zamaniniz cok hinatam

Ben bunu paylastim saniyodum KDMAKFMAOD

Final olarak duzeltiyorum bu bolumu birkac ozel bolum gelecek sadece

Saglicakla kalin 🧚‍♀️🌟💌

Yaramızda Kalsın // KagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin