Tokyo Drift / n4

Tokyo'da gece bir ayrı.

Tokyo'nun kalabalık popülasyonu, sabahları oradan oraya koşuşturan tonlarca insan, meydanların tıklım tıklım dolu olması, ve akşam 12'den sonra canlanan şehrin genç yerlileri.

Tokyo'da gece hayatı bir başka, ara sokaklarda yanan onlarca farklı renkte ışık gece karanlığını yutar, yüzlerce insan görürsünüz; renkli kıyafetli ve göze çarpan görünüşleri ile kenti ayrı bir süslerler. Şehrin çıkışında bile değil, merkezin hemen yanında bulunan kocaman terk edilmiş, inşası yarım kalmış onlarca binanın sahipleri gece vakti kendilerini gösterir. Boş yapılar, sadece duvarları örülmüş apartmanlar eğlence yerleridir,
kumar ve yasaklı aletlerin satışı yasa dışı olsa da polisler bu büyük topluluğa gündüz vakti Tokyo insanlarının huzurlarını bozmadıkça karışmazlar, karışamazlar ; biraz da gençlerin insafına kalmışlardır çünkü yakuza da bu toplulukların içinden doğmuştur aslında; gruplaşan insanların kendi içlerinde ünleri vardır, öyle kişiler vardır ki sadece isimleri bile tüm geceyi kemiklerine kadar soyar; nahoş kalabalığa hükmederler. Gece yaşamını süsleyen en soluk kesici şey formula yarışlarıdır, pistler yerine caddeleri yarıp geçer hazine değerinde özel modifiye edilmiş arabalar, on sene evvelinde inşası yarım kalan kocaman avm otoparkında- tokyonun en büyük avmsi olması planlanıyordu- hız tutkunları toplanır, kalabalığın çoğunluğu yetenekli sürücüleri izlemeye gelmiştir, gece Tokyo'nun ruhunu yaşatan da aslında bu insanların hızlı yaşamasıdır.

Haftada bir yapılan araba yarışı özellikle de güzel bir kumar oyunudur, sürücülere koyulan bahisler, upuzun caddelerin ve pist yalancısı yolların tozunu alevlerken bu küçük formula yarışının sunucuları binanın en üst katından yarışı saniye saniyesine açık balkondan izleyen seyirci topluluğuna aktarır, yasal olmasa bile sadece o yarış gecelerine özel saatler öncesinde hazırlanan ekranlardan izlenilen arabaların size verdiği heyecan geceyi tutkulu kılar, içmeden sarhoş olursunuz çünkü Tokyo'da hayat asıl gece yaşanır.

Ellerine geleni ardına koymayan gençlerin favori mekanlarından biri de Jalvan'ın yeridir, neon ışıkların süslediği, yer altına uzanan geniş mekan sizi bir sayı ile gece tokyosunun kralı da yapabilir, tüm hayatınızı bir çiple başkasının ellerine de verebilir, aslında orada kurallar çok basittir; yarının yokmuş gibi oynayabilirsin, tüm mal varlığını ortaya koyabilirsin, istediğin kadar çip sürebilirsin- aslında sadece çip ile örnek vermek yanlış olur çünkü orada oynayabileceğin başka oyunlar da vardır ama genelde en çok rağbet göreni odur- ve farketmedikleri sürece istediğin hileyi yapıp özgürce oynayabilirsin, günlük hayatın monotonluğundan sıkılmış ruhunu yenilemek ve ardı ardına çarpan kalbinde heyecanı iliklerine kadar hissetmek için bundan daha enfes nereyi bulabilirsiniz ki!

"Hepimizin hayatını yöneten o şey, para. Dünyadaki tüm düzen para üstüne kuruludur; kıtalar, ülkeler, şehirler, evlerimiz, marketler, okul, sinema, kafe, tiyatro, saç salonu, itfayeciler, polisler, öğretmenler, doktorlar, yöneticiler, evden iş için çıkan ebeveynler, denediğin kıyafetin üstünde çok hoş durduğunu söyleyen tatlı mağaza çalışanı, gençlik zamanını çok güzel geçirdiğin şirin arkadaşın ve sen. hepsinin ortak noktası paradır, para için gayret gösteririz, para için hayatımızın bir bölümünü harcarız, para olmadan insan oğlu yeterince tatmin olmaz. Yaşamın dört altın anahtarından ikisi para ve adrenalindir, Jalvan'ın yeri bunları sunar; işte bu yüzdendir ki onlar vazgeçemez oynamaktan, eline geçen her kağıtla beraber kazanma duygusu tüm bedenini ele geçirir ve tekrar tekrar o duyguyu yaşamak ister, çok para kazanmak ister, elindeki tüm kağıtları kaybettiğinde ise o canavar tüm bedenine tırmanmıştır, oradan yüzüne sağlam bir yenilgi çarpmadan çıkamaz. "