•Bölüm Dört•

499 23 2
                                    

Bir ay sonra
Kıvılcıma o günden sonra bir daha çiçek gelmemiştir, girayın ömeri gördükten sonra çekinip vazgeçtiğini düşünüyordu. Ömer ile aralarında o günden sonra bir daha bu konu açılmamıştı.
...
"Ömer canım?"
"Nasılsın sevgilim"
"İyiyim çalışıyorum sen nasılsın."
"Ben de aynı, seni özledim."
Kıvılcım gülümser
"Ben de çok özledim"
"E bir kahve içelim o zaman?"
"Olur içelim canım, ben çıkıyorum o zaman."
"Tamam canım ben de çıkıyorum." Kıvılcım telefonu kapatıp masasının üzerine bırakır bilgisayarında yarım kalan maili tamamlayıp iletir ardından kabanını ve çantasını alıp okuldan çıkar, arabasına binip Ömer'le her zaman gittikleri kafeye gitmek için yola çıkar, yolu yarıladığında telefonunu okulda unuttuğunu farkeder ama Ömer'le buluşacağı için pek önemsemez.
Yoluna devam eder.
..
Ömer telaşla okula girer
"Baba be işin var burada?"
"Çocuklar kıvılcım okulda mı?"
"Hayır değil, ne oldu bir sorun mu var?"
"Kıvılcıma ulaşamıyorum bir saat önce konuştuk, buluşacaktık şimdi arıyorum cevap vermiyor."
"Telefonunu sessizde unutmuştur belki. gel Ömer abi sakin ol annemin odasına geçelim otur orada."
Ömer kafasını sallar çimen, Metehan ve Ömer birlikte kıvılcımın odasına geçer.
Çimen odadaki su sebilinden Ömer'e su verir
Ömer suyu tek bir dikişte bitirir nefes nefesedir.
"Baba sakin ol belki bir yere uğramıştır, trafiğe takılmıştır kötü bir şey olduğunu sanmıyorum."
"Bilmiyorum oğlum bilmiyorum."
Ömer konuşurken gözü kıvılcımın telefonuna takılır
Metehan ve Çimen ömerin baktığı yere bakar.
"Bak işte telefonunu unutmuş, belki kafededir."
"Hayır, yarım saatten fazla bekledim gelmedi, başka bir şey var çocuklar."
Ömer kafasını geriye atar, aniden ayağa kalkar.
"Ben polise gidiyorum."
"Baba dur lütfen hem 24 saat geçmeden arama yapmazlar."
Ömer yerine oturur kafasını ellerinin arasına alır  sakallarıyla oynar
"Ya bir şey olduysa ne yapıcam ben!"
"Ömer abi lütfen sakin ol, bir şey olmamıştır."
"Yok ben sakin kalamıyorum, gidip arayacağım."
"Biz de geliyoruz o zaman!" Der Çimen
"Hayır çocuklar siz okulda kalın kıvılcım sizi görürse kızar"
"Baba lütfen gelelim kıvılcım annemiz bizim merak ederiz, buna bir şey demez diye düşünüyorum."
Ömer nefes verir
"Anlaşıldı sizi ben çıkarmasam bile çıkacaksınız hadi o zaman çabuk çantalarınızı alın gelin." 
"Tamam hemen geliyoruz."
Diyerek hızlı adımlarla odadan çıkarlar Ömer masanın üstünden kıvılcımın telefonunu alıp güvenliğe ilerler, güvenliğe Çimen ve Metehanın onunla birlikte geleceklerini söyler ve arabasına gider.
Çimen ve Metehan arabaya biner
"Nereden başlıyoruz?"
"Bence kafeye doğru gidelim orada bir yerdedir belki." Der Çimen
"Doğru söylüyorsun Çimen." Der ve arabayı çalıştırır Ömer.
Kafenin önüne gelirler ve dururlar
"Çocuklar park yeri yok, siz gidip içeriye bakar mısınız?"
Metehan ve Çimen arabadan inip kafenin her masasına bakarlar ama kıvılcım yoktur.
                           ....     
Kıvılcım elleri bağlı, ağzı bantlı bir şekilde bir yatakta yatıyordur, gözlerini açar açmaz çırpınmaya başlar.
Yanına gelen iri cüsseli adam kıvılcımın dolmuş gözlerine bakar
"Merak etme birkaç gün bizim patronun misafirisin." Yanına oturur bel oyuntusuna elini koyar ve okşamaya başlar kıvılcım çırpınıyordur  ama adama işlemiyordur, ellerini görüsüne getirir ve sıkmaya başlar. "Çok da güzelsin." Der ve odadan çıkar
                    ....
"Çocuklar bir şey söyleyin artık kıvılcım nerede! Arıyorum açmıyor telefonlarını."
"Anneanne sakin ol lütfen. Otur önce bi"
Çimen sönmezi koltuğa oturtur ve ömere bakar
Ömer konuşmaya başlar.
"Sönmez anne, kıvılcım yok, kayıp yani."
Sönmez kalbini tutar
"Ay ne demek kayıp! Çocuklar nasıl kayıp polise gittiniz mi, nereye gider  kıvılcım?"
"Gitmedik polise, yarın ilk iş gidicem Sönmez anne merak etme."
"Ay başımıza gelenler nereye gider ne olur koskocaman kadına!"
"Bilmiyoruz.. biz de çok merak ediyoruz ama şu an elimizden bir şey gelmiyor."
"Sönmez anneanne lütfen sakin ol, sana bir şey olursa ne yaparız biz."
...
Bütün gece yatakta sağa sola dönüp durmuştur hiç uyumadan sabahı sabah etmiştir. Güneş doğar doğmaz yataktan çıkıp üzerini değiştirip karakola gidip kayıp ihbarında bulunur.
Kıvılcımın arabasının plakasını verir be mobeselere bakılmaya başlar.
                    ....  
İri cüsseli adam kıvılcımın yanına tepsiyle gelir, ağzındaki bantı söker
Kıvılcım adam ağzını açalar açmaz bağırmaya başlar.
"İMDATT YARDIM EDİN YARDIM EDİNNN!"
Adam hemen  kıvılcımın ağzını tutar
"Bağırma, sus! Dağın başındayız kimse duymaz seni. Şimdi ağzını açıcam ve sesini çıkarmayacaksın.
Kıvılcım cevap vermez.
Adam kıvılcımın ağzını daha sert bastırır
"Duydun mu beni!"
Kıvılcım evet kafasını sallar.
Adam yemekten bir kaçık alıp kıvılcıma uzatır
Kıvılcım kafasını çevirir.
"Ye şunu! Uğraştırma beni, sonra patron benim başımı şişirecek."
Kıvılcım hızla kafasını adama çevirir
"Kimin köpeğisin sen, patronun kim!"
Adam kıvılcıma sert bir tokat atar.
"Konuştuklarına dikkat et!"
"Etmezsem ne yapacaksın! Beni aç bıraktın diye sana kızacak olan patronun bakalım bu tokatı öğrenince ne yapacak! Ayrıca siz daha kime bulaştığını bilmiyorsun!"
Adam alaycı bir şekilde güler.
"Ömer Ünal mı kurtaracak seni elimizden." Der ve ağzını tekrar bantlar.
                  ...
"Bir şey yok mu hala?"
"Maalesef Ömer bey hala bir şey bulamadık, siz burada beklemeyin biz bir şey bulunca size haber vereceğiz."
Ömer sıkıntıyla oflar ve kafasını eğer
"Peki tamam, ben de gidebileceği yerlere tekrar bakacağım ama lütfen bir şey bulur bulmaz bana haber verin olur mu?"
"Tamam Ömer bey."
                    ...
Ömer akşama kadar bütün İstanbul'da kıvılcımı aramıştır, gidebileceği her yere bakmıştır ama bir iz dahi bulamamıştır.
Arabasının yönünü eve doğru çevirdiğinde telefonu çalar
"Efendim?"
"Ömer bey sizi Nişantaşı karakolundan arıyorum."
"Lütfen bulduk diyin lütfen!"
"Düne ait olan bütün mobese kayıtlarını taradık en son sizin belirttiğiniz saate okulun yakınlarındaki  anayoldan otobana bağlanmış, sonrasında hiçbir mobese kaydında kıvılcım hanımın arabası gözükmüyor."
"Deliricem nereye gider, elinizden başka bir şey gelmiyor mu?"
"Maalesef şu anlık başka bir şey yapamıyoruz."
"Anladım teşekkür ederim, başka bir bilgiye ulaşırsanız telefonum 7/24 açık  her zaman arayabilirsiniz."
"Tamamdır Ömer bey, iyi akşamlar."
"İyi akşamlar."
Ömer kafasını direksiyona yaslar
"Neredesin kıvılcım neredesin!"
...
Ömer eve girer
"Ömer oğlum var mı bi haber?"
Ömer kabanını çıkartıp askıya asar
"Yok Sönmez anne yok."
"Ay deliricem nereye gider annem ya!"
"Baba kıvılcım böyle ortadan kaybolmaz, başına bir şey gelmiş olmasın?"
"Bilmiyorum oğlum, bilmiyorum."
"Baba siz hani okulda tartışmıştınız sen geldiğinde odadan bir adam çıkmıştı, Giray."
"Evet sen nereden tanıyorsun onu?"
"Uzun hikaye o, adam kıvılcımı uzaktan izliyordu hatta okula çiçek falan gönderiyordu."
"Metehan ne diyorsun sen neden söylemedin böyle bir şeyi!"
"Ya Çimen bir aydır bir hareket görmemiştim, bıraktı peşini diye düşünmüştüm. Bu adam kaçırmış olmasın kıvılcımı."
"Metehan neler diyorsun oğlum!"
"Baba sonra anlatırım ben sana lütfen bu adamı araştır, polise bildir bir şey yap!"
Ömer bir şey demeden kabanını alıp çıkar evden
Ekremi arar
"Ekrem hemen Giray koroğlunu araştır üzerindeki bütün gayrimenkulleri ve adresleri ilet bana, yarından itibaren de fiziksel olarak takip etmeye başla." Der ve kapatır telefonu
.
.
.

KıvMer senden sonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin