Ja, birkaç imzanın ardından odadan çıkmıştı.
Onu odanın dışarısında bekleyen Lilith resmen deliye dönmüştü. Bu sürekli oluyordu."Gidelim." demişti Ja, ağzından çıkan tek kelime buydu, Lilith onun bu kadar umursamaz olmasını anlayamıyordu.
"Tanrı aşkına Ja! Yine polisler tarafından evinden alınıyorsun, ve hiçbir şey yokmuş gibi mi davranıyorsun gerçekten!"
"Lilith, sonra."
Ağzını bile açmak onu yorucu hissettiriyordu, Lilith'in ona diyeceklerini dinlemek istemiyordu.
"Seni sürekli burada bulmaktan yoruldum! Her defasında aynı şey oluyor, neden biraz düzelmek için çaba göstermiyorsun!"
Ja sırıtmıştı, ama bu alaylı bir sırıtmaydı.
"Belki de düzelmek istemediğim içindir, bulunduğum noktayı seviyor olabileceğimi hiç düşünmüş müydün Lilith?"
"Sevdiğin şey, silahlar, arabalar, içtiğin sikik ot ve eğlence mi sadece?"
"Evet, tam olarak o saydıkların. Beni rahatlatıyorlar, başka bir şey düşünmememi sağlıyorlar."
"Basketbolcu olduğunu da hatırlarsın umarım, aldığın cezalar yüzünden yakında hiçbir takımda kendine yer bulamayacaksın, en iğrenç on basketbolcu listesine ismin yazılmak üzere."
"Lilith, bırak da basketbol kariyerimi ben düşüneyim, neden kendi hayatınla ilgilenmiyorsun? O sikik bürona gelen tek bir müşterin bile yok, bence sende biraz eğlenmelisin."
"Ben işimi seviyorum Ja Morant, senin aksine!"
"Basketbolu sevmiyorum dediğimi hatırlamıyorum, Lilith. Sen hatırlıyor musun?"
Lilith kafasını iki yana salladıktan sonra yürümeye başlamıştı, Ja ise umursamaz bir tavırla peşinden geliyordu.
"Hadi ama, trip atmayacaksın değil mi!"
"Siktir git Morant, ben çocuk değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐋𝐀𝐂𝐊 𝐁𝐄𝐀𝐓𝐋𝐄𝐒, 𝗷𝗮 𝗺𝗼𝗿𝗮𝗻𝘁.
Fanfiction𝗶 𝘀𝗲𝗻𝘁 𝗳𝗹𝗼𝘄𝗲𝗿𝘀, 𝗯𝘂𝘁 𝘆𝗼𝘂 𝘀𝗮𝗶𝗱 𝘆𝗼𝘂 𝗱𝗶𝗱𝗻'𝘁 𝗿𝗲𝗰𝗲𝗶𝘃𝗲 '𝗲𝗺.