"Sikik bir demet gülle kalbimi geri kazanacağını zannediyor olmalı, gülünç!" diye bağırdı Lilith kendi kendine söylenirken.
Ja, kavgalarının ardından onu birkaç kez arayıp konuşmak istemişti. Fakat Lilith, onu reddetmişti.
Son olarak evine bir demet gül yollayarak şansını denemişti, ama bu da Lilith'i kandıramamıştı. Ama artık sıkılmıştı, aralarındaki bu saçma duruma son vermek istiyordu.
Telefonunu alarak hızla Ja'yı aramıştı. Bir kez çaldıktan sonra açılmıştı.
"Lilith?"
"Çiçekleri aldım."
"Beğendin mi?"
"Hayır, beğenmedim. Bir daha yollamazsan sevinirim, hoşlanmıyorum."
"Lilith, en azından teşekkür edebilirsin."
"Neden edeceğim, ağzına geleni saydıktan sonra bir demet çiçekle mi kalbimi kazanacaksın, özür bile dilemeden?"
"Akşam sana geleyim, halledelim olur mu? Şimdi antrenmana gidiyorum, yeni birisi mi ne gelmiş. Ardından onunla tanışmak için yemek yiyeceğiz."
"Peki tamam, gelirsin o zaman sen. Bugün büroya gitmeyeceğim, istediğinde gel."
"Tamam Lilith, hoşçakal."
"Görüşürüz Ja."
Sevgililer gibi değil de, iki yabancı gibi olmuştuk, Ja hiçbir zaman süslü laflar eden birisi de olmamıştı. Bu durum beni o zaman rahatsız etmezdi, ama şimdi.. Her şey zor geliyordu.
Uyum sağlayamıyordum, Ja'nın yeni, hareketli ve hoşuma gitmeyen hayatına ve hareketlerine alışamıyordum.
Kendisine çeki düzen vermezse, sonumuzun geleceğini de biliyordum. Ve bu canımı yakıyordu, Ja ile olan ilişkimin bitme ihtimali bile canımı yakıyordu.
Yıllardır beraberdik, ama o çok değişmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐋𝐀𝐂𝐊 𝐁𝐄𝐀𝐓𝐋𝐄𝐒, 𝗷𝗮 𝗺𝗼𝗿𝗮𝗻𝘁.
Fanfiction𝗶 𝘀𝗲𝗻𝘁 𝗳𝗹𝗼𝘄𝗲𝗿𝘀, 𝗯𝘂𝘁 𝘆𝗼𝘂 𝘀𝗮𝗶𝗱 𝘆𝗼𝘂 𝗱𝗶𝗱𝗻'𝘁 𝗿𝗲𝗰𝗲𝗶𝘃𝗲 '𝗲𝗺.