" Yalan söylüyorsun." dedim. Yalan söylemediğini biliyordum fakat inkar etmesi Loki'nin bana yalan söylediği düşüncesinden çok daha kolaydı.
" Bizi dinlemelisin." dedi Steve Rogers. Sertçe ona baktım. Hayır onları dinleyemezdim. " Beni rahat bırakın." dedim.
Ruhları onların üzerine göndermedim çünkü onların karşısında hiç şansları olmazdı. Ölmelerini istemiyordum. En azından şimdilik.
" Bana yalan söylemeyi kesin. "
" Yalan olmadığını biliyorsun." dedi Wanda. Bana olan öfkeli bakışlarından Pietro'nun halini gördüğünü anladım. Bana çok sinirliydi ama yine de yardım etmek istiyordu.
" Git ve Loki'ye sor. "
Üzerimize doğru gelen bir canavar sürüsü konuşmayı bitirdi. Ben kendimi ruhlarla koruma altına alırken Tony Stark zırhından ateş etmeye başladı. " Manipüle edilmiş zihninle sohbete doyum olmaz Hades ama yok olmadan önce kurtarmanız gereken bir dünya var."
Uçarak giderken Steve Rogers bana döndü. " Senin için doğru olan bu mu gerçekten Lucy." dedi. Tanrı aşkına aklımla oynuyorlardı.
Loki'ye gidip durumu sormam ona inanmadığımı gösterirdi. Peki inanmam ne kadar mantıklıydı ki?
Canavarların motorlarından birinin arkasında olan Loki beni görünce gülümsedi. Tam önümde durdu. " Atlayın Kraliçem."
Yanına oturdum. Belli ki ruhların hiçbir insana zarar vermediğini sadece ortalığı yakıp yıktığını fark etmemişti. Ona baktım. Mutluydu. Ruhuna bakmamak için gözlerimi kaçırdım. Aileler birbirine güvenirdi. Ben ona güvenmezsen bunu ondan nasıl beklerdim? Kim ne derse desin Loki benim ailemdi.
Gülümsemeye çalıştım. Bizim hanedanlığımız geliyordu. İyi ya da kötü. Bir işe girmiştim ve Loki'yi yalnız bırakmayacaktım.
Clint Barton'ın ok attığını Loki tek eliyle kolayca tuttuğunda fark ettim. İstemsizce güldüm. Bir tanrıyı basit bir okla durdurma düşüncesi epey komikti. Daha nasıl karşı tarafa geçtiğini soramadan ok patladı. İkimizde savrulurken Clint'in gülümsediğini hissettim. Küçük şerefsiz.
Acı içinde yere düşerken nefesim kesildi. Hanedanlığımız kısa sürmüştü. Bu düşünceme neredeyse gülecektim. Tabii muhtemelen iki kaburgamı kırmamış olsaydım.
Kalkmaya çalışırken Hulk'ın bize doğru geldiğini görünce acılarımı umursamadan ayağa fırladım. Hulk doğrudan Loki'nin üzerine atlayacakken Loki'nin önüne geçtim. Hulk kocaman bir canavar olsada ruhu bir insanınkinden farklı değildi. Elimi kaldırıp onu durdurdum. Şaşkınlıkla gözleri kocaman açıldı. Bunu beklemiyordu. Yandan uçarak gelip beni alan Thor'u ise ben beklemiyordum.
Kolunu sıkıca bana dolamıştı. İstesem onu oracıkta öldürebilirdim. Gerçekten isteseydin bunu çoktan yapmıştın dedi içimden bir ses. Kes sesini içimdeki haklı ses.
Gücümü kullanmadan ondan kurtulmaya çalıştım fakat kurtulmama imkan yoktu. Beni yere indirince hızla ondan uzaklaştım.
Bana zarar vermeyeceğini göstermek istermiş gibi ellerini kaldırdı. Peki neden annem ve babama bu merhameti göstermemişti?
" Bak Lucy seninle konuşmalıyım."
Başımı iki yana salladım. " Hayır. Hayır. İstemiyorum."
Bana doğru bir adım atınca çığlığı bastım. İki adım gerilerken ruhu gergindi. Neler yapabileceğimi görmüştü.
" Beni dinlemelisin."
" Hayır." dedim tekrar.
" Madem Loki'ye bu kadar güveniyorsun neden beni dinlemekten korkuyorsun Lucy?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölmeyedoğan // Pietro Maximoff
أدب الهواةLoki'nin yanına aldığı ölüm cadısı bir kız. Yalanları görebilsede doğruları bulmak için savaşması gereken çok savaş var. Düşmanı olan Avengers'ın bir parçası olup eksik yanlarını tamamlayacak. Hızlı bir çocuğun yardımı ile.