'Neredesin Aşkım?'

6 0 0
                                    

Yoongi

  Hepimiz birbirimizden ayrılıp göz yaşlarımızı sildik. "Hadi gidelim Hyung." "Tamam Jungkook." Üçümüz hep beraber arabaya yürüdük.

 Jungkook'un evine gelmiştik. Beraber salona geçtik. Jimin'le beraber uyuduğumuz koltuğa oturup Jimin'in başını koyduğu kısmı okşadım. Jungkook ve Taehyung'ın bana acıyarak bakan gözlerini üzerimde hissediyordum.

 "Jungkook," "Efendim hyung?" "Ben burada kalmasam olur mu?" "Olmaz." "Neden?" "Bu zor durumda seni yalnız bırakamam. Saat geç olmuş hadi uyu sen." "Gerçekten mi?" İkisi de bana 'Ne gerçekten mi?' der gibi bakıyordu. "Ne gerçekten mi Hyung?" "Jimin'in rahat uyku uyuyup uyumadığını bilmeden uyuyabilir miyim sence Jungkook?" "Hyung bak anlıyorum ama-" "Anlamıyorsunuz!" salonun ortasında sinir krizi geçiriyordum. "Hyung sakin ol." Taehyung ağlaya ağlaya beni sakinleştirmeye çalışıyordu,  Jungkook ise Taehyung'a sarılıyordu.

Jimin

 Taehyung ile arabada otururken şirketin güvenlikleri beni yakamdan çekip zorla bir arabaya bindirdi. Ne olduğumu şaşırmıştım, sadece "Yoongi!" diye bağırıyordum. Taehyung ise arabanın arkasından koşuyordu ama o da bir yerden sonra durmak zorunda kaldı. En son birinin ağzıma ilaçlı bir bez koyduğunu ve gözümün karardığını hatırlıyorum.

 Gözlerimi açtığımda havasız, iğrenç kokan, karanlık bodrumun yerinde yatıyordum. "Yoongi!" dediğim an annem içeriye girdi ve bana vurdu. "Utanç kaynağısın. Utanıyorum senden. Keşke kardeşin gibi olsaydın." dedi ve gitti. Ben de duvara yaslanıp ağladım. "Neredesin aşkım? Sözümü tutamadım affet. Umarım beni en kısa sürede unutur ve en kısa süre içinde sahnede piyano çalıp şarkı söylemeye başlarsın. Ben yapamadım, sen yap bari."

 Bir kaç saat sonra yanıma bir koruma geldi. "Yukarı çıkın lütfen, babanız sizi bekliyor." "Babam he?" deyip bodrumu yankılatan büyüklükte bir kahkaha attım ağlayarak. "İster saçımdan, ister yakamdan," bunu bastırarak söylemiştim. "Çek beni o adamın yüzüne bir daha bakmayacağım." "Gelmek zorundasınız." "Vay. Öyle mi?" "Evet öyle." resmen bana zarar versin diye uğraşıyordum. "Gel al." deyince üzerime yürüdü. Bana tam  vuracaktı ki, nereden çıktığını bilmesem de, Namjoon hyung geldi ve onu durdurup bir daha birini dövemeyecekçesine dövdü. En son yerde baygın yatıyordu.

 "Hyung!" "Acele et! Çabuk!" deyip beni kolumdan çekti ve bir arabaya götürdü.

 "Nasıl, nereden biliyordun ki?" "Bütün sektör çalkalanıyor sen kayıpsın diye." "Ama nasıl eve girdin ki sen?" "Paranın açamayacağı bir kapı yoktur." "Aşk." "Ne?" Bir süre sessizlik oldu. "Oha! Aşık olduğun bir kız mı var?" "Kız..." dalga geçer gibi: "Erkek mi?" dedi. Sanırım buna karşıydı. "Yok. Sadece o çok güzel diye kız demek az kalır gibi söyledim." "Of!" Yüzüme yalandan bir gülümseme yerleştirdim. "Nereye gidiyoruz Hyung?" "Stüdyoma." "Dans stüdyosu mu?" dedim hevesle. "Hayır müzik. Niye ki?" "Hiç." Bu konuşma beni öyle bir ana götürmüştü ki. 

"Nerede stüdyon?" "Daegu." "Ne? Ama sen de şirkette çalışmıyor musun?" "Daegu'da zaten şirket." "Anladım." "Çok uzun zaman oldu ya." "Aynen. Yaşlanmışsın." "Geri zekalı." dediğinde aklıma Taehyung'la olan tatlı kavgalarımız geldi. "Taehyung'a ne oldu Jimin?" "Bilmem." dedim gözüm dolarak. Ağlamamak için kendimi o kadar sıkıyordum ki titriyordum resmen.

 2 buçuk saat yolculuğun ardından Namjoon hyung'un stüdyosunun önünde durduk. Yukarıya çıktık ve bana oturmam için bir koltuk gösterdi. Sonra mikrofonun başına geçip şarkı söylemeye başladı. Gerçekten iyiydi. Buradaki Yoongi olacaktı aslında.

 Mikrofonun başından ayrılıp yanıma oturdu. "Nasıl gidiyor? O kız kim? Babanın tanıştırdıklarından mı?" "Sana da mı yapıyor aynısını?" "Evet." dedi iç çekerek. "Babamın tanıştırdıklarından değil. Restoranda garson." "Vay, aşk hikayesine bak be." dedi ve güldü. Ben de zoraki bir şekilde güldüm. "Senin yok mu?" "Y-yok." nedense bunu sesi titreyerek söylemişti. Şimdi de gözlerini benden kaçırmış yere bakıyordu. "Hyung bir sorun mu var?" "Yok. Ne alaka?" "Tamam."

MY DEAR SECRET STUDIO/YOONMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin