Ne kadar vaktim kaldığını kontrol edip hızla yolumda ilerlemeye devam ettim.Uçağa yetişmem için yarım saatim kalmıştı ve nasıl yetişeceğim hakkında hiçbir fikrim olmasa da hızlanmaya devam ettim.Artık Almanya'da kimsem kalmamıştı ve buradaki yaşanmışlıklar her seferinde acılarımı tazeliyordu..2 ay önce ailemle bir tatil yapmaya karar verip dağ evimize gitmek için yola çıkmıştık.Fakat yol buzlanmıştı.Evet, babam çok iyi ve dikkatli bir sürücüydü ama o dar yolda arabayı kontolde tutmak kolay bir şey değildi.Eve az bir yol kalmışken ne olduğunu anlamadan lastiğimiz patladı ve babam direksiyon hakimiyetini kaybettiğinde herşey saniyesinde gerçekleşmişti.O kazada tüm ailemi kaybettim ve her zaman lanet ettiğim sonuç sadece benim o arabadan sağ çıkabilmem olmuştu.Bundan nefret ediyordum çünkü yanımda kimsem olmadıkça hiçbirşeyin bir önemi yoktu bana göre.O evdeki anılarımız artık dayanılmaz derecede beni rahatsız ettiğinde taşınmam gerektiğini anlamıştım.Ve şuan da Türkiye'de ki evimize gitmek için uçağa yetişmeye çalışıyordum. Sonunda vardığımda koşarak havaalanıma girdim ve pasaport kontrolunden en hızlı şekilde geçtiğimde anonslar çoktan başlamıştı.Yine ve yine koşarak uçağa yetişip tek bavulumu görevliye uzattım.Yanıma çok fazla eşya almamıştım çünkü anılar herşeye sinmişti. Onları unutmayı tabiiki de istemiyordum fakat acı verdiği de oluyordu. Uçağa girdiğimde koltuğuma ilerledim ve benim yanımda oturan çocuğa soğuk bir bakış attım.Soğuk bakmak istememiştim ama bu elimde değildi.İnsan mutsuzken nasıl içten gülebilirdi ki..Oturduğumda direk kulaklıklarımı çıkartıp yayıldım.Tam gözlerimi kapatmış keyfime bakıyordum ki birden kulaklığım çekildi.Gözlerimi hışımla açıp çevreme bakındığımda yanımdaki çocuğun elinde kulaklığımı gördüm.
'Sen ne halt ediyorsun?' Bakışımı atarken çocuk işaret parmağıyla bir yeri gösterdi. Dönüp baktığımda hostesin dibimde dikildiğini farkettim.
"Efendim birşeyler alır mısınız?"diye sordu.
Kafamı olumsuz anlamda salladığımda gözlerini devirip önüne döndü ve ilerledi.Bu hareketine sinir olmuştum.Hey, o gözlerini arkana monte etmek istiyorum at hırsızı tipli hostes!
"Dilsiz misin merak ettim doğrusu."
"Ne?"
Yanımdaki çocuk konuşmaya devam etti
"Hah değilmişsin"diyip sırıttı.Ne kadarda komik değil mi..
"Evet değilim.Şimdi sesini kesersen müzik dinleyeceğim."diyip kulaklığımı elinden kaptım ve kulağıma taktım.Birşeyler mırıldanmıştı ama dinlemiyordum.
Sonunda uçak indiğinde bavulumu alıp ilerlemeye başladım.Aslında evi nasıl bulacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kazadan bir kaç hafta önce babam Türkiye'den bir ev aldığını söylemişti fakat tabiiki gitmeye fırsatımız olmadı.Bir taksi tutup arabaya bindiğimde adama adresi verdim.Adamın şaşırdığı gözlerinden belliydi fakat neden şaşırdığını anlamamıştım.Yine kulaklığımı takıp Thousand Foot krutch'tan Courtesy Call şarkısını dinlemeye başladım. Gözlerimi açtığımda taksici adam Kolumu dürtüyordu.Kulaklıklatımı çıkardım.
"Geldik abla."dedi.Ücreti ödeyip arabadan indim.Kafamı kaldırıp eve baktığımda iki katlı bir ev olduğunu görmüştüm.Evet, burası biraz büyüktü fakat işleri yoluna koyana kadar idare etmek zorundaydım.Anahtarı çantamın en dibinde bulduğumda lanet ederek kapıyı açmayı başarmıştım. Eve girdiğimde gezmeye başladım. Mutfağı biraz küçüktü fakat bu sorun olmazdı.Sonunda yatak odasını bulduğumda evin herşeyinin döşeli olduğuna şükrettim ve yatağa atladım.Gerçekten yorucu bir güne başlamıştım.
Uyamdığımda saat 7'ye geliyordu.Eşyalarımı yerleştirip mutfağa girdim fakat tabiiki idare edecek birşeyler yoktu. Yanıma para alıp evden çıktım. Evim şehire yürüyerek yaklaşık 10 dakika uzaklıktaydı ve araba almaya şimdilik param yetmeyeceği için biraz sabretmek zorundaydım.Bir market bulduğumda içeri dalıp sepeti doldurmaya başladım.Evde hiçbirşey yoktu bu yüzden neredeyse market arabasının tümünü doldurmuştum.Kasaya vardığımda kasiyer kıza eşyaları uzattım.
"97.75 efendim."
Ne kadar çok şey almıştım öyle
"Buyrun"diyerek paraları uzattım ve poşetleri alarak marketten çıktım.Asıl sorunumsa bu kadar ağır poşetlerle eve kadar nasıl yürüyeceğimdi.Tasarruf etmem gerektiğinin farkında olduğumdan taksi çağırmak istemedim ve ha gayret diyerek yürümeye başladım.
Artık iyice kollarım yorulmaya başlamıştı hatta zar zor yürüyordum.Arkamda birinin varlığını hissettim ve döndüğümde bir adamın arkamdan geldiğini farkettim.Adam doğrudan bana bakıyordu ve açıkcası beni ürkütmeyi başarmıştı.Adımlarımı hızlandırarak yürümeye devam ettim fakat ben hızlandıkça adamda hızlanıyordu.Artık iyice korkmaya başladığımda poşetleri bırakıp arkamı döndüm.Adamla yüzyüze kalmıştım.
Soru sorarcasına bakıyordum buna rağmen adam öylece durmuş gözlerimin tam içine bakıyordu.
"Senin sorunun ne?"dediğimde sessizliğini korudu.Bir anda harekete geçti ve ilerlemeye başladı.Ne yaptığını anlamaya çalışırken eğildi ve poşetlerimi eline aldı.
"Yürü."
Emir verdiğinde gözlerimi iyice açıp
"Sen de kimsin ve bana ne hakla emir veriyorsun ya!"
"Yürü."
İyice sinirim bozulduğunda ayaklarımı yere vurarak ilerlemeye başladım. Bu adamın benimle ne derdi vardı!
"Napıyorsun?!"
"Sadece sussan? Poşetlerin ağır olduğunu farkettim ve yardım ediyorum.Daha ne istiyorsun?"
Gözlerimi devirip yanından ilerlemeye başladım.
"Senden yardım falan istemedim. Gayet iyi hallediyordum."bunu dediğime ben bile inanmamıştım.İyi halletmeyi bırakın, taşıyamıyordum bile!
"Hımm, evet."tekrar gözlerimi devirdim ve ilerlemeye devam ettim.Evin önüne geldiğimizde poşetleri elinden almaya çalıştım fakat vermiyordu.
"Versene."
"Hayır.Ben bırakırım.Şu lanet kapıyı açsan?"
"Kapıma lanet deme "evet dediğim saçmaydı fakat kimin umrunda?
Kapıya ulaşıp anahtarımla uzun bir uğraş verdikten sonra sonunda kapıyı açabilmiştim
"Evime giremezsin."diyip kollarımı göğsümde bağladım.
Tabiki hiç tınlamadı ve beni iktirip eve girdi.
Gözlerimi devirip peşinden ilerlediğimde poşetleri birden elinden bırakıp bana döndü ve yine o kötü bakıştan atmaya başladı.
"Ne oluyor? "
Cevap alamadım fakat bana yaklaşmaya başlamıştı.
"Hey ne yapıyorsun?! Evimden hemen defol!"bağırıyordum fakat dinlemeyip üzerime gelmeye devam etti.Bana atıldığında tek gördüğüm parlayan gözleri ve sivri dişleriydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsane
WerewolfAilesini kazada kaybedip Türkiye'ye taşınmya karar veren Lena'nın hayatında çok şey değişecek..