Ice yine ailesinin zoruyla bir başka bir Black toplantısına katılmıştı.Black'lerden nefret etmesine rağmen bir Lupin olarak katılması zorunluydu.Aslında annesi Hope veya babası Lyall'dan birisi muggle olsaydı ne güzel Kutsal 28'den sayılmayacaklar,Black'lerle akraba sayılmayacaklar ve şu lanet toplantılara da katılmak zorunda kalmayacaklardı.
Ailesini kısaca tanımlamak gerekirse;Babası tam bir işkolikti (bir muggle deyimi) yani işinden başka hiçbirşeyi umursamazdı. Ama annesi,o oldukça iyiydi...Yani zaten bir Hufflepuff'tı,bunu birisine söylediğinde hep çok şanslı olduğu söylenirdi neymiş efendim,milletin annesi Slytherin binasındanmış,çok aşırı sinsiymiş,ya da Rowenclaw'mış her yediği haltı anlıyormuş,ya da Gryffindor'muş,her gün başka bir binanın tepesinden indiriyorlarmış...
Ay bunlardan Ice'a ne!Bir kere annesi sadece kendi çocuklarına ve kocasına iyi davranmıyordu ki,yani Merlin'in kirli donu aşkına kim Walburga'nın kalbini kırmaktan kaçınırdı ki?Yani şöyle;Mesela çok kritik bir toplantının ortasında Ice bütün yemeklere kaşıntı tozu döktü diye Walburga onu bir yerlerini kaşıya kaşıya dışarı atarken Hope sadece Ice'a çok ayıp diyen bakışlar atmıştı. Sonra 1 ay sonra güya çok önemli bir toplantının çok önemli bir bölümünde kitabına daldı diye onu azarlarken hiç sesi bile çıkmamıştı.Üstelik çocuklarına Regulus Arcturus Black ile iyi anlaşmaları gerektiğini söyleyip duruyordu.
Aslında Reg ve Ice çok iyi anlaşıyorlardı ama Ti ile Reg...Hay Merlin!Ice ne yaparsa yapsın anlaşamamışlardı. Mesela ikisini Black Malikanesinin en tenha köşesindeki minik bir dolaba kilitleyip eğer barışmazlarsa oradan çıkamayacaklarını açık ve net bir şekilde bağırmıştı, yarım saatin sonunda içeriden öyle dehşet verici şeyler duymuştu ki dayanamayıp kapıyı açmıştı,sonuç ikisinin de bir anda onu iterek dışarı fırlaması ve onu iki saat boyunca o lanet dolaba kilitlemeleri ile sonuçlanmıştı.Ice'da çok sinirlenip bu sefer kapının arkasından Merlin'e yemin olsun ki sizi bu saatten sonra barıştırmak için hiçbirşey yapmayacağım diye bağırmıştı.
Buna rağmen Ice ve Reg çok iyi anlaşmaya devam etmişlerdi... İkisi de birbirlerinin her zaman orada,bir diğerine yardıma hazır olduğunu bilirdi...(İnsanın böyle bir yakınının olması bazen çok rahatlatmıyor mu?)
Remus'a gelince...O ailesinde en çok sevdiği kişiydi şüphesiz. En halden anlar,en kibar,en düşünceli...Aralarında 2 ay vardı Rem ile ama Ice'ın bunca iyiliğe rağmen daha yaramaz bir abisi olmasını istediği anlar çok nadir de olsa olu-tamam,her an gıcık olması için ona yapmadığı şey kalmiyordu.Ama hadi ama! Remus'un odasına o tam da giyinirken kapıyı patlatıp bir yavru unicorn ile muziplik diye bağırarak dalması çok masumcaydı yani iki gün boyunca Zonko'nun Şaka Dükkânına gitmesini yasaklamak...BU ÇOK CANİCEYDİ! Ama neyse ki Tina'yı bu plana dahil etmediği için (o da trip niyetine Ice ile 5 dakika boyunca konuşmadan yaşayabilmişti) bir liste göndermiş ve almasını istemişti...
Ne vardı yani Remus da Sirius gibi olsaydı?Sirius'a bunu hiç söylemese de o Ice'ın rol modeliydi.Yani nasıl birisi Black'lerin merkezinde yaşayıp onlara savaş açıp bir de muggleları ve muggle doğumluları sevebilirdi ki?
Ayrıca Ice'ın hiç şüphesi yoktu ki Sirius Hogwarts'ta Gryffindor'a seçilecekti,aynı Ice gibi,ve Remus gibi,ve James Potter gibi,ve Tina Potter gibi... Şu aralar 11 yaşlarının sonuna yaklaşmıştı hepsi (Regulus dışında hepsi tabii) ve bu o kadar güzel bir haberdi ki.
Ice bu derin düşüncelere dalmışken toplantının başlamasına son 2 saat kaldığı duyurulmuştu(Annesi Walburga'ya yardım etmek konusunda ısrar ettiği için bu kadar erken gelmişlerdi Ice ise en sonunda annesine bağırıp "Tanrı aşkına anne,o bir cadı!Asasının tek hareketiyle herşeyi hazırlayabilir "diye bağırsa da annesi onu takmayıp direkt şömineye sürüklemişti.) ve Remus yanında huzursuz huzursuz kıpırdanıyordu,en sonunda onu tamamen bilmezden gelen Ice'a bir dirsek atıp onu kendine getirdi.
...
Seeeeeelllllllaaaaaaaaammmmmmm!!!
Nasılsınız gençlik?
Ben çok iyiyim...Aslında çok heyecanlıyım,yani ne de olsa bu benim ilk kitabımın ilk bölümü😀
Umarım beğenilir yaaaa.
Ama ben karar verdim,hani bazı yazarlar diyorlar ya:İşte efendime söyleyeyim beğenilmese yazmam falan,işte ben yazacağım ama tabii beğenilirse mutlu mutlu yazarım... Yani böyle
Aslında bana göre çok aşırı sıkıcı bir bölüm ama ne demişler ilk bölüm hep sıkıcı olur(o sırada kimse öyle birşey dememiştir.)merak etmeyin gelecek bölümler çok keyifli geçecek burada sadece kişileri tanıdık birlikte...Neyse lafı fazla uzatmayayım,çünkü eğer becerebilirsem bugün bir bölüm daha atacağım ama atamazsam önceki bölüm dediğim gibi haftaya kalır artık...
Bol sihir çekirdeğiniz olsun🌰(bu arada şu yandaki emoji sihir çekirdeği çünkü daha çok benzeyen bir emoji bulamadım😐)