-1-

8 4 8
                                    


...

Saat akşamın 2 civarıydı, dışarıda esen hafif serinti ile üstüme örttüğüm yorgana biraz daha sıkı sarılmaya başladım. O sırada, rüyamda garip birşey görüyordum.. Ama rüyamın nedenini pek anlayamamıştım, ve neden bu rüyayı o akşam görmüştüm? Ah, bunun bir nedeni olmalıydı! Rüyamda ki sese odaklanırken yan odadan gelen sert sesleri duymuyordum.

Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir odanın ortasında, ayakta duruyordum. Etrafıma baktığımda, hiçbir şey yoktu. O sırada üstümde ki kıyafetlerin değiştiğini anlamıştım. Koyu lacivert renginde forma ve bir etek giyiyordum.. Formanın üstünde yeşil-beyaz renginde olan bir haori vardı. Bu da neydi böyle? Bunları neden giyiyordum ki? Üstelik saçımın arkasında bir toka vardı, ama bu tokanın neye benzediğini, hangi renk olduğunu göremiyordum. Çünkü, toka bembeyazdı. Aynı içinde bulunduğum oda gibi, meraklanıp elimi tokanın olduğu yöne doğru uzatıp elime aldım. Tokayı inceliyordum, dışımdan hafif bir mırıltı ile
"Bu da ne.." dedim.
"Neden bu toka bembeyaz? Bu nasıl bir rüya!" dedim, kafamı kaldırıp etrafa bakınmaya başladım birisi vardır diye. Ama etrafta beyaz bir renkten başka birşey yoktu. Kafamı tokayı rahatça görebileceğim bir şekilde eğdim, bu rüyanın anlamı da neydi hiç anlamamıştım.

Evet biliyorum, "anlamı" diyince kafanız karıştı. Küçük yaşlarımda bir kabus görerek annemin yanına koşmuştum. Beni sakinleştirmek için elini saçlarımın üzerine doğru götürüp okşamaya başlamıştı. Bana hafif bir gülümseme ile bakıyordu,
"Bu rüyayı görmenin anlamı var. Ve bu anlamı da bulabilmek için hem kötü yanını, hem de iyi yanını bulmalısın canım kızım." diyerek bana bakmaya devam etmişti annem.
"H-Ha? Her rüyanın bir anlamı mı var anne?" diye sormuştum şaşkın gözlerle.
"Hm, hm.. Hadi uyu bakalım pembişim."

.

Bu anımın olduğu zamanlar annemle babamın arası çok iyiydi. Bunu düşünürken toka elimden düşmüş, gözlerim tabana bakarak donakalmıştı. Gözlerimin dolmaya başladığını net anlamıştım. Gözümden yaş düşmemesi için elimin avucu ile gözümde dolan yaşları silmeye başlarken arkamdan bir kadının sesi gelmişti,
"Ağlamamak için kendini tutmana gerek yok Yasu-chan."
Bu sesde neydi? Arkamda ki kadında kimdi! Kadının sesi hiç tanıdık gelmiyordu, kafamı yavaşca arkama doğru çevirirken hıçkırmamak için zor duruyordum. Bu kadın niye tanıdık gelmişti? Bunu düşünürken bedenimi tamamen ona çevirmiştim,
"S-Sende kimsin?"

"Sürpizleri bozmayı hiç sevmem.. O yüzden malesef söyleyemem Yasu-chan."
"O zaman, neden buradayım?"
"Senle tek konuşmamın yolu buydu." diyerek bana yakınlaştı, önüme gelince işaret parmağını gözlerimden akacak olam bir damlaya doğru yöneltip akmasını önlemişti. Ona anlamamış gözlerle bakar iken bana koyu kırmızı gözleri ile gülümsemeye başladı,
"Biliyorum, bu rüya sana baya bi' garip geliyor. Ama şimdi uyanıp ailenin iyi olup olmadığına bakman lazım Yasu-chan."

"-N-Ne? B-Bir dakika! Sen benim ismimi nerden biliyorsun?"
"Yakında öğrenirsin Yasu-chan, şimdi gitmem lazım. Dediğimi unutma." diyerek sol elini ağzına doğru götürüp hafif kıkırdadı. Bu kadın benimle dalga mı geçiyordu? Dur.. Dediği şey.. Ailem! Ah, hayır uyanmam lazımdı! Nasıl uyanacaktım ben? Diye düşünürken yan odadan kırılan bir eşyanın sesinden dolayı gözlerimi açmıştım. Odamın tavanını görüyordum.. Yatağımın üzerinde oturmaya başlarken rüyamda ki kadının dediklerini hatırladım. Hemen ayağa kaşkıp odamın kapısına doğru ilerledim, odamın kapısını açtığımda tek görebildiğim şey koridorun baştan sonuna kadar ilerlediği kanlardı.. B-Buda neydi böyle?

Korkudan yutkunduktan sonra koridora girdim, yan odanın olduğu yöne doğru bir süre bakakaldım. Korkuyordum, annemle babam kavga etmiştir diye düşünmeye başlamıştım.. Ama kavgalarından dolayı bu kadar kanın çıkması olanaksızdı. Kendime gelip odaya doğru adım atmaya başladım, adım atarken çoraplarıma kan bulaşıyordu. Ama bu bir gram umurumda değildi, odanın önüne geldiğinde çocuk odasının olduğunu anladım. Elimi kapının koluna doğru uzatırken titrediğini farkettim, ama yinede cesaretimi toplayıp kolu tutup hızlıca sağa doğru çektim. O sırada korkudan gözlerimi sımsıkı kapatmıştım, ama ses gelmeyince sol gözümü yavaşca açtım. Gördüğüm manzara ile birlikte donakalmıştım, korkudan napacağımı bilemiyor, nefes alışlarımın hızlandığını farketmiştim. Annem, babam, küçük kardeşim..

...

Hepsi odada kanla kaplı bir şekilde yatıyordu.

Kanatsız Melek /KnyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin