Sokak lambasının aydınlattığı sokakta yavaş adımlarla yürüyordum. Bir yandan kulaklıktan dinlediğim şarkıyı mırıldanıyor, bir yandan da eve gidip bir an önce dinlenmenin hayalini kuruyordum.
Eve vardığımda hiç istemediğim bir şeyle karşılaşacağımı düşünmemiştim tabi..
"Hyunjin sevgilim hoşgeldin!"
"Felix senin burada ne işin var?"
Yanıma gelip kollarını boynuma dolamıştı.
"Sana sürpriz yapmak istedim. Begenmedin mi yoksa?"
Kollarını boynumdan çektiğinde konuştum.
"Sana bir daha buraya gelmemeni söylemiştim. Unutma sadece ailem için seninle sevgili oldum. Ilişkimiz gerçek bir ilişki değil, hiçbir zaman da olmayacak. Şimdi saat geç oldu hadi evine git sen.."
"Biliyorum! Şunu sürekli hatırlatıp durma. Hem yine de sevgiliyiz sahte bile olsa.."
"Dediğin gibi sahte yani gerçek değil. Her neyse gerçekten çok yorgunum ve dinlenmem gerekiyor sen kendin gider misin yoksa taksi çağırayım mı?"
"Ama bu gece burada kalmayı planlıyordum. Oh, peki tamam madem sen istemiyorsun gideyim öyleyse."
"Memnun olurum."
Dediğimde kapıya doğru ilerleyip ayakkabılarını ve ceketini giyip son kez bana baktıktan sonra evden çıktı.
Gerçekten hiç akıllanmıyordu.
Yorgun olduğum için erkenden duş alıp uyumuştum. Sabah alarmın sesi ile uyanıp hazırlanıp okula yürümeye başladım. Bugün koca bir okul yılının başlangıcıydı.
Oh, okula gitmeyi hiç sevmiyorum.
Okul binasına vardığımda kapının önünde Jisung'u görüp yanına adımladım. Beni gördüğünde yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Bütün yaz boyunca sadece ara sıra telefondan konuşmuştuk onun haricinde gorüşememiştik.
"Hyunjin bey sonunda görüşebilidik. Nerelerdeydin bunca zaman?"
"Amerika'ya annemin yanına gittim. Biliyorsun sadece tatillerde gorüşebiliyoruz."
"Özlettin kendini ama."
Dedikten sonra bana sarılmıştı.
"Bende seni özledim minik sincap.."
"Minik sincap mı? Bu seferlik seni özlediğim için böyle seslenmene kızmayacağım. Hadi gel sınıfa gidelim."
"Olur gidelim. Yeni sınıfımızı merak ediyorum."
Dedikten sonra beraber okulun içine girdik ve üst kata çıkmaya başladık. Sınıfa ilerlerken müdürün odasının önündeki kişi dikkatimi çekmişti.. Daha önce görmediğim biriydi. Merakıma yenik düşüp Jisung'a sınıfa çıkmasını söyleyip onun yanına doğru ilerlemeye başladım.
"Merhaba genç adam burada ne yapıyorsun?"
Dediğimde yüzünü bana doğru çevirmişti. Çok garipti, bu yüz bana çok tanıdık geliyordu. Soruma tedirgin bir şekilde cevap verdi.
"B-ben, beni müdür çağırmıştı da.."
Sesi çok tanıdıktı...
"Hmm anladım. Sanırım bu okulda yenisin öyle değil mi?"
Kafasını saklamakla yetinmişti.
"Ben Hyunjin peki senin adın ne?"
Diyip elimi uzattım bana bakıp yavaşça elimi tuttu
"Bende Jeongin."
"Memnun oldum Jeongin, tatlı bir çocuğa benziyorsun."
Derken müdür Jeongin'i odasına çağırmıştı. Kapıda beni de görünce benimde içeri gelmemi söyledi. Jeongin ile beraber içeri girdik.
"Hyunjin bak bu okulumuzun yeni öğrencisi Yang Jeongin. Bu sene Seul'e yeni taşındı ve sizin sınıfınızda. Sizden ona iyi davranmanızızı istiyorum. Anlaşıldı mı?"
Ne yani bizim sınıfımızda mıydı? Bu bizimle yaşıt olduğu anlamına geliyordu fakat küçük gözüküyordu.
"Tabii efendim merak etmeyin Jeongin bana emanet ona gözüm gibi bakacağım."
Jeongin'e bakarak söylemiştim bunu
"Süper o zaman Jeongin Hyunjin seni yeni sınıfına götürsün."
Dediğinde beraber sınıfa yürümeye başladık.
Sınıfa girdiğimizde herkesin gözü bizim üzerimizeydi. Jeongin'in bundan tedirgin olduğu belliydi bu yüzden kolundan tutup boş bir sıraya oturttum ve sınıftakilere işlerine bakmalarını söyledim.
"Genç adam burası senin yeni sınıfın. Burayı seveceğine eminim. Birşey olursa çekinmeden bana gelebilirsin."
"Teşekkür ederim."
Birazdan sınıfa Jisung ta gelmişti.
"Nerde kaldın? Sınıfa benden daha geç geldin."
"Bay Kim çağırmıştı da onun yanına gittim."
Anladım diyip kendi sırama geçtim ve dersin başlamasını bekledim. Bir yandan da gözüm Jeongindeydi. Stresli bir şekilde elleri ile oynuyordu. Tam Jeongin'e bakmaya dalmışken yine hiç istemediğim o sesi duymuştum.
"Hyunjin ben geldim!"
Tabi ki gelen kişi Felix'ti. Çantasını sıraya koyup yanıma oturdu. Ondan kurtuluşum yoktu bu yüzden mecbur ona katlanmak zorundaydım.
"Hoşgeldin Felix."
"Hoşbuldum bebegim nasılsın bakalım bugün?"
"Iyi sayılır."
Benimde ona sormamı bekliyor gibiydi.
"Sen?"
"Bende iyiyim!"
Konuşurken üzerimizdeki bakışları hissetmem kısa sürmemişti. Jeongin iradesiz bir yüzle bize bakıyordu. Öğretmenin içeri girmesi ile bakışlarını bizden çekmişti. Ne kadar garipsesemde çok önemsemeyip öğretmene bakmaya başladım.
Çok genç bir öğretmendi. Kızıl saçları ve bebek gibi yüzüyle oldukça bakımlı birisiydi.
"Merhaba gençler ben yeni coğrafya öğretmeniniz Lee Minho.."
✩
Evett gece gece yeni bir fice başlama kararı aldım çok içime sinmedi bu bölüm ama napalim idare edeceğiz artık🤭Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apocalypse🖇️
Fanfiction"Sen benim yıldızımsın Jeongin, bakmaya doyamadığım yıldızım." "Her yıldız bir gun ışığını kaybeder Hyunjin." "Işığını kaybetmene asla izin vermeyecegim."