"Wooyoung."
Wooyoung boş gözlerle televizyonu izlemeye devam ederken arkasından ona seslenen Yunho'ya aldırış etmedi. Kimseyle konuşmak istemiyor, arkadaşlarının ve ailesinin yüzünü bile görmek istemiyordu. Sadece "kayıp" olan sevgilisinin sağ salim olarak bulunmasını istiyordu.
Olayların nasıl bu hale geldiğini anlamıyordu, sadece sevgilisiyle buluşmak istiyordu. Buluşacakları gün, Wooyoung sevgili oldukları gün kadar heyecanlıydı. İki yıllık ilişkileri boyunca uzak mesafeden dolayı hiç buluşamamışlardı. İkiside Kore'nin bir ucunda oturuyordu. Arkadaşları her ne kadar sanal ilişkiye çok güvenme, seni kandıran birisi olabilir tarzı yorumlar yapsa da Wooyoung, San'ın onu kandıran birisi olmadığını biliyordu. Defalarca kez görüntülü konuşmuşlardı zaten, ki görüntülü konuşmasalar bile Wooyoung onun gerçekten de San olduğunu içten hissediyordu.
San, Wooyoung'un hayatına öyle bir dönemde girmişti ki, Wooyoung onu hayatının tam ortasına koymuştu. Gözü ondan başkasını görmez, kulaklarını San hariç herkese kapatırdı. Wooyoung hayatının en kötü zamanlarını yaşarken, San elinden geleni yapardı onu mutlu etmek için. Wooyoung'u intihar etmekten kurtardığı zamandan beri bu ikiliyi kimse ayıramamıştı. Ta ki şu ana kadar...
Buluşmanın olacağı gün Wooyoung otogarda sevgilisini heyecanla beklerken, San'ın binmesi gereken otobüste San yoktu. Otobüs geldiğinde Wooyoung, San'ı beklerken otobüsün tamamen boşaldığını fark etti. Otobüsten inan muavinin yanına doğru ilerleyip San'ın bu otobüsten inmesi gerektiğini, neden burada olmadığını sorarken Wooyoung, hiç beklemediği bir cevapla karşılaşmıştı.
"Choi San, bu otobüse hiç binmedi efendim, ismi listede var ama binmedi. Kaçırmış olabilir."
Wooyoung hemen telefonunu çıkarıp San'ı aramıştı, fakat telefona cevap veren yoktu. O gün Wooyoung sabah 6'ya kadar otogarda beklemiş, arkadaşı Yunho gelene kadar yerinden bile kalkmamıştı. Yunho onu azarlayarak yerinden kaldırırken Wooyoung gözlerinden süzülen yaşlarla ona bakıyordu.
"Yunho, neden gelmedi? Beni kandırdı mı yoksa?"
Wooyoung ağlayarak konuşurken Yunho kafasını göğsüne bastırmış ve saçlarını okşamıştı. Wooyoung'u böyle görmeye hiç dayanamıyordu. Yunho Wooyoung'u sakinleştirmeye çalışırken Wooyoung sürekli San'ın ismini sayıklıyordu. Yunho o gün sadece Wooyoung'la bebeğiymiş gibi ilgilenmiş, onu mutlu etmek için elinden geleni yapmıştı fakat asla San'ın yerine tutamazdı.
...
Wooyoung bunları düşünürken Yunho iyice sinirlenmiş ve kendisini tutamayıp Wooyoung'a bağırmıştı.
"Wooyoung!"
Wooyoung duyduğu yüksek sesle yerinden zıplayıp arkasını dönmüş ve ona bağıran Yunho'ya bakmıştı. Yunho sinirle ona bakarken Wooyoung televizyonun sesini kısmak için kumandayı elini almıştı. Yunho aniden Wooyoung'a yaklaşıp kumandayı elinden sertçe çekmiş ve sesini olabildiği kadar arttırmıştı.
"Yunho ne yapıyorsun? Çok sesli kıs şunu."
Yunho sırıtarak kafasını olumsuz anlamda salladı, Wooyoung onun bir garip olduğunu fark edip birkaç adım geriye gitmişti.
"Bunu dinlemeni istiyorum Wooyoung, haberleri dinle. Bir arkadaşım sağ olsun, birazdan haberlere çıkacağım."
Wooyoung kafasını televizyona çevirmiş, bu aralar sürekli haberlerde olan sevgilisinin haberini görmüştü. Üzüntüyle koltuğa çökmüştü, Yunho'nun bu garip hareketlerine kafa yoramayacak kadar yorgun ve bitkindi Wooyoung.
"1 aydır kayıp olan Choi San'ın ölü olarak bulunduğunu üzülerek belirtmeliyim."
Wooyoung duyduklarıyla oturduğu yerden kalkmış, ardından Yunho'ya bakıp kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
something you should know,, woosan
Fanfictionwooyoung, sanaldan tanışıp iki yıldır sevgili olduğu san ile buluşacakken san buluşmaya gelmez. ve bir daha asla wooyoung'un mesajlarına bakmaz, aramalarına da cevap vermez.