Ekim esintisi, rüzgarı. New York'ta yine ve yine yağmurlu bir gün, akşam saatleri yaklaşıyor.
Crescent Maria Wilson, evde unuttuğu diğer çantası için merdivenleri hızla çıktı ve anahtarı deliğe sokup hızla çevirdi, kapıyı açtı. Onu miyavlayarak karşılayan turuncu tüy yumağı kedisine gülümsedi.
Kapının kenarında onu bekleyen bez çantayı kaptı ve kapıyı kapatıp kilitledi.Hızla merdivenleri indi kaymamaya çalışarak. Hız ve gürültüden dolayı Bayan Shing arkasından söyleniyordu, genç kadın özür dileyerek apartmandan ayrıldı.
Kültür etkileşiminin bol olduğu mahallesinden ayrıldı ve ana caddeye çıktı. Bir sürü insan gri, ıslak sokağı dolduruyordu.
En sevdiği kahve dükkanına girmeden stüdyoya gitmeyeceğini biliyordu bu yüzden hızla köşeyi döndü ve önünde sıra oluşmuş olan kahveciye girdi. Şanslıydı, pekte arkada sayılmazdı. Çalışanların hızıyla sıra çabucak ona gelmişti.
Karşısında ki tanıdık gence gülümsedi ve her zamanki siparişlerini verip kenarda bekledi.
Karton poşet önüne koyulunca hemen teşekkür etti ve poşetle beraber dükkandan ayrıldı.
Kısa mesafede ki stüdyosuna giriş yaptı ve girişte ki Michelle'e gülümsedi ve selamladı. Poşetteki kahvelerde onun adının yazılı olduğu bardağı aldı ve masasına koydu.
"Minik öğrencin seni bekliyor."
Arkadaşının arkayı işaret etmesi ile Crescent oraya döndü ve koltukta tek başına oturup parmaklarıyla oynayan kıza baktı.
"Annesi kaydını yaptırdı, acil işi olduğunu söyleyip ayrıldı. Daha sonra seninle görüşmeye geleceğini ve kızı da babasının alacağını söyledi."
Kahvesinden bir yudum aldı ve Crescent onun yanına gidecekken kızın ismini söyledi.
"Lavinia Flora, annesi Flora adını kullandıklarını söyledi."
Crescent küçük kıza yaklaştı ve yanındaki boş yere oturdu. Küçük kızın bakışları anında onunkileri bulmuştu.
"Merhaba."
Küçük kız cevap vermeyince Crescent tekrar konuştu.
"Adım Crescent, peki ya senin adın ne?"
"Flora."
"Memnun oldum Flora."
Elini uzatması ile küçük kız gülümsedi ve elini uzatıp selamladı.
"Dans etmeye hazır mısın?"
Crescent'ın heyecan dolu sesine karşılık kız başını salladı.
"Pekala, hadi o zaman."
Crescent koltuktan kalktı ve elini uzattı, Flora gülümsedi ve elini tutup koltuktan kalktı. Beraber pratik odasına girdiler.
Flora duvarı kaplayan aynanın karşısına geçti başta ve sonra odayı incelemeye başladı.
Crescent üstünde ki yüklerden kurtuldu ve giydiği ince, boğazlı tişörtün üzerine getirdiği mor kazağı giyindi. Daha sonra bale çoraplarını giyinip üstüne tozluklarını geçirdi. Küçük kızın bakışlarını üzerinde hissedince başını kaldırıp karşısında ki kıza gülümsedi.
Üzerinde ki montu çıkardı sonra da botlarını.
"Çoraplarım çantamda."
Flora dediği ile çantasına yöneldi ve yeni çoraplarını paketinden çıkartıp giyindi.