Annemin günlüğünü okurken uyuya kalmış olsam gerek. Sabah "Geç kalacaksın uyan!" sesiyle uyandım. Evet lisemin ilk günü bugündü. Annemin günlüğünü okumak istiyordum ama okursam geç kalacaktım.
Üstümü değiştirmek için annemin odamdan çıkmasını istedim. Çıkınca üstümü değiştirdim ve annemin günlüğünü gizlice çantama atıp odadan çıktım.
Saat 6.30 civarıydı. Sanırım ucu ucuna yetişecektim. Okulun ilk günü olduğundan daha servisler başlamamıştı ve annemin arabasıyla gidecektim. Hızlıca arabaya bindik. Annem şöför koltuğunda, ben ise arka orta koltuktaydım. Okula yaklaşık 15 dakika mesefadeydik. Sessiz bir şekilde 10 dakikaya yakın ilerledik. Sonrasında ilk ağzını açan ben oldum.
- "Anne lise hayatın nasıldı?"
- "Güzeldi. Neden sordun?"
- "Sizin zamanınızda hiç zorbalık tarzı şeyler yokmuydu?"
- "Vardı ama- neyse boşver. Böyle bir durum yaşarsan hemen bana söylüyorsun tamammı Yeon?"
- "Tamam anne."
- "Seni seviyorum unutma."
- "Bende seni anne."Birkaç dakika öylece etrafı izledikten sonra yine ağzımı açtım.
- "Anne ilk aşkın kimdi?"
- "Babandı."
- "Hadi ama anne böyle olmadığını ikimizde bi-"
- "Hayır böyleydi!"Neden sinirlenmiştiki şimdi? Bir anda sustum ve okula gelene kadar başka bir şey söylemedim. 1 dakika sonra filan olsa gerek "Geldik. Görüşürüz." dedi annem. "Görüşürüz seni seviyorum." diyerek arabadan inip kapıyı kapattım.
Okulun içine doğru yürümeye başladım.
Zaman öyle böyle geçti. Arkadaşlar edinmiştim daha ilk günden. Neyse işte, öğle arası vakti gelmişti. Yemek için yemekhaneye çıktım. Aklıma birden annemin günlüğü geldi. Yemeğimi yarıda bırakıp arkadaşlarıma "İşim var sonra görüşürüz." diyerek hızlıca sınıfıma gittim. Yerime oturup çantamdan günlüğü çıkardım ve kaldığım yerden okumaya devam ettim.
----------------------------------------
29 Eylül 1993
Bu sabah her zamanki gibi hazırlanıp okula gittim. Kahretsin! O ses aklımdan çıkmıyordu. Onu bulmak istiyordum ve bir hafta sonra buna cesaret toplamıştım. Onu bulacaktım.
Sabah sessizce oturup sırama geçtim. Belki okulun ilk gününden sonra bana bulaşan olmadı ama arkadaş olmak isteyende. Yanlız başıma geçinip gidiyordum işte.
Onu aramak için öğle tenefüsünü bekliyordum. Çünkü öğle tenefüsünde herkes aynı yemekhanede oluyordu. Onu gri, kalın ve yıldız desenli yüzüğünden bulabilecekmiydim ki?
Öyle böyle öğle arası geldi. Hızlıca yemekhaneye çıktım ve yemeğimi alıp küçük bir masaya oturdum. Sadece 2 sandalye vardı diğer masaların aksine. Karşıma kimsenin oturmayacağına emindim. Her neyse. Masa odada en köşedeydi bu sayede tüm yemekhaneyi tek bir yerden görebiliyordum. Zaten kalabalık bir okulda da okumuyordum. Topu topu 230 kişi. Bulmam bana kalırsa fazla zaman almayacaktı.
Gelen geçeni izliyordum. Ki karşımdaki sandalyeye bir anda biri oturdu. "Kang Eun Hee" Adı buydu. "Selam arkadaş olalımmı?" Şaşkınlıkla ona baktım. "Olur" anlamında kafamı salladım. Biraz sohbet ettik. "Eee hoşlandığın biri filan varmı?" Gözlerim açıldı birden. Doğruyu söylemelimiydim? İyi birine benziyordu ve ona doğruyu söylemek istedim. Zaten kötü biri bile olsa elini gördüğüm birine aşık olduğum bilgisini ne yapabilirdi ki, değilmi?
Geçen pazartesi olanları anlattım ve onu bugün bulmaya çalışacağımı söyledim. "O zaman elini hızlı tut. Zilin çalmasına tam yarım saat var. Onu bulursan bana haber verirsin. Birazdan işim var üzgünüm gitmem gerek." dedikleri yüzümde bir gülümsemeye sebep oldu. Tatlı bir kızdı.