Ada ya ulaş-1

18 4 1
                                    

Hava git gide soğumuş, deniz in içinde küçük buz kütlelerine rastlamaya başlamıştık. Üzerime kalın siyah montumu giydim ve geminin pruva' sına doğru yavaş adımlarla ilerledim. Pruva' nın ucuna kadar gittim ve demir'lere yaslandım, hava yeni aydınlanıyor, soğuk hava arkamdan eserek saclarım la oynuyor du. Gemi dalgaların üzerinde bir yukarı bir aşaga gidiyor, dalga lar hırsla gemiye çarpıyor ve küçülerek yok oluyordu, gemi eski yelken' li büyük bir gemiydi, aslında bu benim için iyi bir haberdi. Oldum olası modern gemileri sevmezdim. Arkamda duyduğum ayak sesleri üzerine arkamı döndüm ve demir lere sırtımı yaslayıp kolları mı birleştirdim. Gelen jessica' ydı. O da benim gibi erken kalkmaya alışıktı.Yanıma gelip oda sırtını demirlere verdi.
"Erkencisin. Mark,herzaman ki gibi."
"E, doğal olarak."

Jessica' nın hafifce tebessüm ettiğini gördüm. Uykudan yeni kalkmış ve yüzün deki ıslaklıktan soğuk bir su ile kendine gelmeye çalıştığı belliydi. Üzerinde yeşil, şapkasında sarı pofuduk tüyleri olan , ona kesinlikle bol gelen bir mont giyiyordu. Aslında o montun içinde cok komik görünü yordu. Düşüncelerim den arınıp başka bir konu açmak için konuştum.
"Tahminim ce Daniel ile Aleyna, uyuyordur. Üstelik bu seferki keşif adamıza ulaşmayı en çok hevesle bekleyenler onlarken."
"Bilmezmiyîm.... Bu kış adası hakkında... İçimde bir huzursuzluk var.."
"Ah, jess. Daha 3 hafta önce inceledimiz ada içinde aynı şeyi söylemiştin."

Jessica umutsuz bir iç çekti, demir lere dönüp kolları ile demirlere yaslandı ve kendi içinde düşüncelere daldı. Ben de pozisyonumu bozmadan kendi düşünceleri mi dinledim. Biz dört kişilik bir keşif ekibiydik. Bizim gibi bir çok ekip var, yeni adalar, ormanlar, bölgeler,canlılar. Bunları araştıkmak biz ve bizim gibi bir çok ekibin işiydi. İlk başta hiç anlaşama mıştık ama zaman geçtikce birbiri mize ısındık. Şimdi ise daha önce kontrol edilmesine rağmen orda olmayan ve bir anda ortaya çıkan bir kutup adasına keşfe gidiyorduk. Amacımız hep aynı. Orada yeni bir yaşam türü bulmak ve yaşanılabilir bir ortam mı?değil mi? onu keşfeder dik. Genellikle yaşanılabilir adalar bazı milyoner insanlar tarafından hemen satın alınıyordu. Tabi sonunda orasida şehirleşiyor ve adanın o güzel liğinden eser kalmiyordu.

Ama ben macerayı severim , adrenalin özlemi duyan bir ruhum var. Hazır konusu açılmısken kendimden bahsedeyim. Ben MARK CRİS , 23 yaşında yım.Keşfet mek ve haritalamak tan sorumlu yum.
Yanımda duran yeşil mont'lu kız da, Jessica.20 yaş larında. Sarı saçlı, yeşil gözlü ve bizi dövebildiğini düşünürsek gayet nazik biridir.Keşif boyunca bizim yemek erzamızdan sorumludur.
Demin lafı geçen Daniel ile Aleyna ya gelirsek. Daniel, 22 yaşında, siyah saçlı ve siyah gözlü dür, bana göre biraz daha kısa ,korkak ama macera seven biridir. Kesif boyunca bize verilen bazı teknolojik aletlerden sorum' ludur. Aleyna ise 20 yaşında ve koyu kahverengi saçları, mavi gözleri ve Biyolojik -hayvan ve bitki- yaşamı ve türleri incelemek ten sorumludur.

Bir süre sonea düşüncelere dalmış ken yüzüme vuran sert bir rüzgar nedeniyle düşüncelerim den arındım. Arkamı dönüp bende kollarımı demirlere yasladım ve denizi izlemeye başladım. Gökyüzü bile yeni uyanmıştı, nemli bir havası ve parçalara ayrılmış bulutları yeni aydınlanan turuncu renkli gökyüzünü saklamaya çalışıyordu sanki, sesizce ufuk çizgisini izlerken bir şey fark ettim. Jessicada fark etmiş olucak ki direk bana bakmıştı. Ben ise ona bakmadan gördüğüm şeyden emin olmaya çalışıyordum ufukta gittikçe büyüyen bir karaltı vardı. Yaklaştıkça ağaçların süileti belirdi bir tarafı full uçurum diğer tarafı ise denize ulaşan beyaz sahili ile bunun ulaşmak için yola çıktığımız kutup adası oldunu anlamıştım. Hızlıca arkamı döndüm ve gövdeye doğru koştum. Kaptan adayı zaten görmüş olucak ki dümen başında gerekli kontrolleri yapiyordu. Bende geminin kıç tarafina doğru gittim ve oradaki merdivenler den indim. 4-5 oda geçtim. Koridorun en sonundaki iki odanın kapısını tıklatıp bağırdım.
"DANİEL! ALEYNA KALKIN!! ADA GÖRÜNDÜÜÜ..!!"
Tam sözümü bitirdim iki taraftan da birkaç eşyanın düşme sesleri geldi. Hızlı ayak adamları ve yere düşen eşyaların sesleri beni güldürmeye yetti, onlar odadan çıkmadan ben geldiğim koridordan geri döndüm ve koşarak merdiven' lerden çıktım. Hızla pruva'ya koştum ve Jessica' nın yanında yerimi aldım. Heyecandan yerimde duramiyordum. Her dakika adaya daha çok yaklaşıyorduk, çok geçmeden dağınık ve heyecan lı gözlerle Daniel ile Aleyna da pruva ya gelmişti. Dördümüz de sesizce adayı izliyor yaşıycamız maceraları ve yaşadımız tecrübeleri aklımızdan geçiriyorduk. İçimden bir his bu macera nın daha farklı olucağını söylüyordu.
________________________
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Ada'ya vardımız da hava aydınlan mış öğle saatlerine geliyordu. Gemi deki çıraklar erzak , iletişim aleti, kıyafet ve gerekli gereksiz birçok şey i hazırlamış tı. Kaptan "Karnınızı doyurup adaya öyle inin 6-7 gün biz olmiycaz. Özlersiniz sonra bu yemekleri." diyerek bizi zorla masaya oturtturdu. Aslında biz de şikayet ettik sayılmayız. Yemek ler bittik den sonra hızlı adımlarla gemi ile adayı bağlayan yatay tahtadan indik ve ada ya ilk adımlarımızı attık.

Gemi dekilerle vedalaştıktan sonra, denizin üzerinde bir yukarı bir aşağa giden gemiyi izledik. Gemi küçük bir nokta gibi görünmeye başlayınca biz de kendi işimize döndük. Adaya bize yardım edebilmesi için. Önceden gelenler adanın sağ tepesindeki açıklık araziye fener kulesi dikmiş ve daha biz varmadan geri dönmüşlerdi. Çok kez düşünüyorum, Madem bizden önce gelip yapı inşaa ediyor lar, hazır gelmişken keşif te yapsın lar? Bu sistemi hiç bir zaman anlayamadım, anlayamiycam da.

Bir süre yürüdük ben dağ dedim ama o kadar dik olmayan üstü ve etrafı hemen hemen düz olan bir tepecik gibiydi. Fenere yaklaştığımızı anladığımız da. -tepesin deki minik kırmızı bayrağı gördük- soluklanmak için durduk. Yol boyunca hiç birimiz tek kelime etmedik. Neden mi? Çünkü ada ya adımımızı attımız anda işimiz başlamıştı. Sesizce ilerdemiz tüm yol boyunca herkez aslında etrafı izliyor, sesleri dinliyor, hava durumunu inceliyordu. Ne zaman yeni bir keşfe çıksak yaptımız ilk şey bu olurdu. Eğer yeni bir ada keşfediyorsak,orada belirli bir süre boyunca tek kaliyoruz.Bu süre bazen 3 günken bazen 1 qy ı buluyordu. Gemideki ler sadece bizi getirip/götürme den sorumluydu bundan sonrası bize kalmıştı. İletişim aletleri ile direk merkez ile de iletişime geçebiliriz.

Bir süre soluklandık, fenerin bayrağı gözükse bile yinede aramızda bayağı yürüme mesafesi vardı biz de fenere gitmek yerine kamp yapmayı tercih ettik. kamp yapmanın ayrı bir heyecanı vardı. Hızlıca herkez kendi çadırını kurdu. Yanî.. Ben onlara yardım ettim. Abartıyormuyum yoksa kendimi grup lideri olarak görmem doğal mı? Ne zaman sıkışsak bana gelirlerdi, malûm çok zekiyimdir, soğuk espirilerime de bayılırlar. Herneyse, çadırları kurmayı bitirdiğimiz de saat öğleni çoktan geçmiş ti hava da hiç bulut görünmüyordu. Bir süre herkez kendi çadırının içinden çıkmadı bende aynısını yaptım. Benim gibi diğerleride tulumlarını falan hazırliyor olmalıydı. Onlardan önce işimi bitirip çadırdan çıktım, küçük bir açıklık alandı. Çadırların hemen arkasında bir çok çalı ve ağaç vardı. Gözlerimi orman da gezdirdim. Kırılıp düşen 2 kalın ama kısa olan ağaçları gördüm, hızla çadırdan baltamı aldım ve hâla kök ile birleşik olan parçaları kestim. Aynı zamanda ağacı da inceliyordum. Sıradan ağac lardan farkı yoktu. Dalları kırılmış, yaprakları dökülmüş, üstü hep kar ile doluydu. İki ağacıda köklerinden ayırdıktan sonra üzerlerindeki kar ları süpürdüm ve sırayla onları dört çadırın oluşturduğu yarım hilal'in önüne getirdim. Çadırların arasında biraz mesafe vardı yarım yuvarlak gibi hazırlamıştık. O yüzden bana yarım hilali anımsattılar. Ağaçları çekip üzerlerine birer eski örtü serdim. Yerdeki karları olabildiğince kenarlara çektim. Kar tabakası orta kalınlıklardaydı. Ya kar ayakkabılar ından dolayı ya da kar' ın sertlinden dolayı içine batmiyorduk. Kar ı iyice kenarlara çektikten sonra -yinede ince bir kar tabakası kalmıştı- etrafta birçok yere düşen kuru dalları topladım. Dalları iki ağacın ortasına getirip dikey bir şekilde birbirlerine dayadım, etraflarını küçük taşlar ile kapatıp yanımdan hiç ayırmadığım cebimdeki çakmağı çıkardım. Zor oldu ama ateş yakmayı başarmıştım. Örtü serdiğim ağaçlar dan birinin üzerine oturup sesizce ateşi izlemeye daldım.

İlk Hikayem olduğu için çok fazla hatam olabilir ama zamanla düzelticeme emin olabilirsiniz. Hikayeme bir şans verdiğiniz ve buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 12, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUTUBUN LANETİ -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin