Jungkook'un ağzından
Lisa'nın evine doğru yürüyordum, bana gerçekten kırılmıştı bunu çok iyi anladım. Haklıydı da aslında ona böyle davranamamam gerekirdi.Evlerimiz yakın olduğu için kısa bir süre içinde vardım hemen, ardından zile bastığım gibi beklemeye başladım. Kapının arkasında ki adım seslerini duyabiliyordum.
Hemen ardından da kapı açıldı, Lisa beni görmeyi beklemiyordu ki beni görünce yüzü şaşkın bir ifade aldı. "Neden geldin? Hani gelmeyecektin?" dedi soğuk sesiyle, gerçekten çok kırılmıştı.
"Özür dilerim Lisa, sen haklıydın." dedim mahçup bir sesle, bunu duyunca yüzü mutlu bir hal aldı. Onu mutlu etmiştim, artık ben de mutluydum.
"Jungkook aslında seni buraya çağırma amacım farklı, sana bir şey göstermem lazım." dediğinde çok meraklanmıştım, ne gösterecekti acaba. "Ne göstereceksin? Çok merak ettim." "Gel içeri." kapıdan çekilmişti, geçmem için yer açmıştı."Salona geç." yüzünde biraz korku ifadesi vardı, birkaç dakika içerisinde o kadar değişik haller aldı ki yüzü bile çözmekte zorlandım. Fakat neden korkuyordu ki? Ne vardı içeride?
"Lisa korkutma beni, ne var içeride?" hiçbir şey demeden önden gitti ben de onu takip ediyordum ve aynı zaman da konuşuyordum. "Lisa bir şey söyler misin artık? Korkmaya başlıyorum." bana doğru dönüp konuştu. "Jungkook." "Efendim?" ardından önümden çekildi ve bakışlarımı Lisa'dan çekip doğrudan önüme döndürdüm.
Gördüğüm şeyle nefesim kesildi. Taehyung buradaydı, gelmişti.
Anında gözlerim dolmuştu, şaşkınlıkla açılan ağzımı elimle kapamıştım. Chaeyoung'u bile farketmemiştim şaşkınlığımdan. Birkaç saniye boyunca sadece birbirimize baktık ardından sessizliği bozan Taehyung olmuştu. "Jungkook." sesini duyduğum dizlerim titredi ve daha fazla dayanamayarak dizlerimin üstüne düştüm ve ağlamaya başladım.
Çok özlemiştim onu ve şuan karşımdaydı, Taehyung gelmişti. "Jungkook kalk ne olur." diye yalvarıyordu adeta, onun da sesi titriyordu o da ağlıyordu. Artık hıçkırarak ağlamaya başladım.
O da bunu farkettiği an yanıma gelip dizlerinin üstüne çöktü. Yüzümü ellerinin arasına alıp kendi yüzüne doğru çevirdi başımı. "Güzelim ağlama lütfen, dayanamıyorum ne olur ağlama."
Sesini her duyduğumda ağlamam daha da artıyordu. "Jungkook özür dilerim, çok özür dilerim ne olur konuş benimle, lütfen bir şeyler söyle." demişti titreyen sesiyle ben ise hiçbir şey söylemiyor sadece ağlıyordum.
Çok ağır geliyordu 9 ay boyunca onu görmeyip hiç ummadığım bir anda görmek, gerçekten çok ağırdı. "Aptal. Neredeydin? Ne yaptın 9 ay boyunca? Ne kadar üzüldüm, ne kadar canım yandı haberin var mı senin?!" diye bağırmıştım sadece.
Artık tek ağlayan biz değildik, Chaeyoung'da ağlamaya başlamıştı, Lisa'nın ise sadece gözleri dolmuştu. "Özür dilerim, çok özür dilerim yemin ederim bu kadar canını yakmak istememiştim ama elimden başka bir şey gel-" "Elinden gelen tek şey 9 ay boyunca hiçbir şekilde bana haber vermeyip ortadan kaybolmak mı? Sadece bu mu geldi elinden?"
Cümlemi bitirdiğim gibi kalktım yerden ve birkaç adım geri gittim. "Mesajlarda da dediğim gibi kızıcam sana Taehyung, hatta şuan da çok kızgınım fakat seni kırmak istemiyorum." cümlem bittiğinde o da ayağa kalkmıştı.
"İstediğini söyleyebilirsin Jungkook, haklısın. En azından haber vermem gerekirdi, görüldü atmam bile daha iyi olabilirdi ama yapamadım, anla beni." "Sus Taehyung daha fazla konuşma, sadece bir kez olsa bile sarıl bana. Sonra gidicem."
Bunu beklemiyordu sanırım ki birkaç dakika boyunca olduğu yerde kalmıştı. En son boşverip arkamı dönüp gideceğim sırada hemen bileklerime uzanıp kendine çekince sımsıkı sarıldı bana.
Kollarını belime dolamıştı, ben de hemen boynuna dolamıştım. Hiçbir şey konuşmuyor sadece sarılıyorduk, bu bile çok iyi hissettirmişti. 9 ayın sonunda kavuşmamız gerçekten çok iyi hissettirmişti.
Bir daha asla bırakmayacakmış gibi sarılıyordu. Aslında doğru ya, bir daha bırakmayacaktı, bırakamayacaktı. Çünkü izin vermezdim artık gitmesine.
Kim Taehyung ve ben bir daha birbirimizi bırakmayacaktık, tüm engelleri aşıp mutlu bir hayat yaşayacaktık.
...
AĞLADIM
YOU ARE READING
scar
Romance"Yanağımda ki yara izini sevmiyorum. O bir kusur mesela benim için." "O zaman izin ver yara izinden öpeyim seni"