1

7 2 0
                                    

17/10/2018
BERLİN

Saat:17:30

Ege'nin Pov:

Yorulmuştum artık.. Hava kararmıştı ve ben laboratuvardaydım,farelere yine deneylerle uğraşıyorduk ben ve diğer aynı departmanda çalışan İş arkadaşlarımla beraber..Kanserin şifasını bulmaya çalışıyorduk hala tabii ekmek parası kazanmak ya da bir işi başarmak tabiki kolay değildir.Hayatta hiç birşey kolay değil tabii ama artık yorgun düşmüştüm.
Postacı çantamı alıp içine telefonumu ve Bilgisayarımı koydum ve dışarı çıktım. Eve geldiğimde elimi çantama sokup anahtarıma baktım.. Tanrı Aşkına Anahtarımı almamışım Lanet olsun! Evde kedim var evet ama o kapıyı açmayı bilmiyor Kahretsin ya...
Ben apartmanımın kapısında dururken,yan komşum olan Deniz Şimşekle beraber aynı anda gelmiştik. Tabii Ben Palaçor bir insan olduğumdan Hem Cüzdanımı hemde Anahtarımı unutmuştum Kahretsin..
Ben kapımda Çağresizce Dururken Deniz bana seslendi ve dediki;
"Ne oldu bizim Ege? Yinemi Kapıda kaldın?" Demişti. Bende orada ona bakmıştım sadece.. Anahtarımı ilk unutuşum değildi tabii daha çoğu zaman unutuyordum evden hep acele bir şekilde çıkında..
Sonra Deniz yine konuşmaya başladı;
"Gel istersen bana sana çay kahve falan koyarım?" demişti, yani çay ya da kahveye hayır demem yani.. Deniz daha çok israr edince ve çenesini kapamadığından bende onun kapısına gittim ve Denizin evinin içine girmiştim.
İkimizde aynı apartmanda,aynı katta ve yan yanayız ama farklı bilim departmanındaydık ben biyoteknoloji departmanı O ise astronomi ve uzay bilimleri deparmanındaydı ama aynı üniversitede profesörduk Technische Universität Berlin (Berlin Teknoloji üniversitesi'nde) ikimizde orada çalışıyorduk.

Denizin evine girdiğimde beni sıcak bir atmosfer karşılamıştı daha çok Bej ve sarının tonlarını kullanmıştı evi çok topluydu. İçeri girdim ve direk beni koltuğa oturtup önüme çay koymuştu ve küp şeker dolu bir Küçük kavanoz koymuştu yanıma oturup benim çaya 4 küp şeker atmamı izledi heralde annem gibi "Be insanım o artık çay değil şerbet oldu yavrum ya" diyecekti kesin
Ve Deniz ağazını açtı ve dediki;
"Ya Ege yapacan çayı bildiğin şerbet iç artık onu yeter be şeker koyduğun"

"Nedenmiş o acaba Deniz?" diye cevap verdim o da bana baktı ve Kahvesinden içti ve bende çayı bitirip tam kalkarken beni koltuğa geri oturturdu omuzlarımdan Beni kolduğa geri ittirmişti ve karşıma bir tabak Kurabiye koydu, şaşırmıştım. Böyle bir Servis beklemiyordum ondan.. Çünkü Deniz hep daha çok soğuk bir insan böyle birşey beklemiyordum, bende onu kırmamak için kurabiyeden ısırık aldım yakmıştı kurabiyenin altını ve biraz sertti... ama ben onu kırmamak için kurabiyeyi bitirmiştim ve Deniz'de bana azcık gülümsedi ve boş kurabiye tabağını alıp bulaşık makinesine koydu. Sonra yanıma oturup konuşmaya başlamıştık hiç zamanın farkına varmadan bir saat boyunca konuşmuştuk ve artık ben koltuktan kalkmıştım ve kendi kapıma gittim Kartımla açmaya çalışıyordum çünkü Anahtarımı unutmuştum ve bir kaç deneyiş sonra başarmıştım açmayı ve içeri girdiğimde kedim Luna bacağıma tırmandı ve miyavlıyordu bende kapıyı kapatıp kedim Luna'ya sarıldım. Onu kendi Yavrumuş gibi bakıyordum.. Benim tatlı Luna'm seni ben çok özledim eve daha erken gelemedim özür dilerim güzel kedim benim..
Sonra beni mama kabının yanına getimişti içinde mama vardı ama heralde Yaş mama istiyordu her zamanki gibi.. Sonra çekmeceden tavuklu yaş mama alıp onun kabına koydum ve Luna'da onu afiyetle yemeğe başladı.

Saat:19:30

Gardropumu açıp pijamalarımı giydim ve salona geri döndüm ve L şeklindeki kanepemde oturdum ve netflix'te La casa de papel izlemeye devam ettim... uyuya kalmıyacaktım en heycanlı tarafında yine.. uyuya kalmayacaktım... uyuya kalmayacam... hayır..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın Formülü (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin