"Güzel kızım,neden ağlıyorsun hâlâ."
Uzun süredir ağlayan kızını hem doyurmuş hem altını temizlemiş hem de gazının olmadığına emin olmuştu.Ama kızları Dalia hâlâ ağlamaya devam ediyordu susmadan.
"Baba."
Doğru ya.Baba diye ağlarken kendisinden bahsetmiyordu kızları.Dusan'dan bahsediyordu.Diğer babasını istiyordu.İçine büyük bir ağırlık çökmüştü Edin'in kızının kendisine sarılıp baba diye ağlamasıyla.İçindeki üzüntü gitgide kendini öfkeye bırakıyordu.Dalia babasının öpücükleri ile sakinleşmiş ve omzunda uyuyakalmıştı.Küçük kızın sonunda uyumasiyla derin bir nefes aldı Edin.
Onu dikkatlice beşiğine yerleştirdikten sonra gözü saate kaydı.Gece yarısını geçmişti.Yarın sabah antrenmanları vardı ama eşi hâlâ evde yoktu.Tekrardan telefonunu açıp arama tuşuna basacaktı ki kapı kilidinin sesini duymuştu.Kapıyı hafifçe aralayıp yatak odalarına ilerledi Edin.Kollarını göğsünde bağlamış kocasının üstündeki ceketi çıkarmasını izliyordu.
Üstündeki gömleği de çıkarırken gözleri Dusan'ın çıplak sırtında dolandı Edin'in.Sahi ne kadar uzun süredir sevişmiyorlardı.
"Saatin kaç olduğunun farkında mısın Dusan?"dedi gözlerini genç adamın çıplak vücudundan kaçırırken.Çünkü hâlâ deli gibi etkileniyordu hâlâ ondan,ilk günkü gibiydi.Ama ikili arasında işler pek de öyle gitmiyordu.
Gözlerini deviren Dusan,"Yine başlama Edin."demişti.
Bu tavırları gerçekten de bardağı taşıran son damlaydı Edin için.Sert adımlarla genç adamın karşısına geçmiş ve "Gecenin on ikisinde eve geliyorsun.Ben niye yapmıyorum aynısını?Çünkü sorumluluklarımın farkındayım Dusan."
Sinirleneceğini düşünse de onu çok şaşırtacak şekilde umursamadan kıyafetini dolaba yerleştirdi Dusan.Ona sorumsuz demesine sinirlenmeyecek kadar mı bıkmıştı ondan.Kendisini yok saymaya devam eden Dusan ile uyuyan kızlarına rağmen sesini yükseltmişti Edin.
"Benimle konuşurken yüzüme bak Dusan."
Öfkeli bir ses bekliyordu Dusan belki alaycı ama asla eşinin titreyen sesini duymayı beklemiyordu.Arkasını şaşkınlıkla dönerken tam ağzını açmıştı ki yeterince dolmuş olan Edin onu konuşturtmadı.
"Dalia ağlıyor kaç saattir.Seni istiyor çünkü sorumsuz herif!Kaç aydır her gece o saçma sapan arkadaşlarınlasın.Biliyor musun eğer bu kadar çok ozlediysen bekar hayatını defolup gidebilirsin!"
Edin bir karşılık beklese de Dusan öfkesini kusmasını ve sakinleşmesini bekliyordu eşinin."İçmişsin yine barda mıydın?Tamam seni rahat bırakıyorum.O kadının yanına tekrar gidebilirsin!"
Söylediği son sözler ile kaşları çatılmış yerinde dogrulmustu Dusan."Sana onunla aramızda hiçbir şey olmadığını söylemiştim.Biliyorsun da bunu hâlâ neden bunu ima ediyorsun?"
Edin'in gözlerinde beliren hayal kırıklığı dolu bakışlarla karşılaşmıştı Dusan."Evet biliyorum.Ama bilmeme rağmen bende böyle bir güvensizliği nasıl oluşturduğunu sorgula biraz da Dusan."
Lavaboya ilerleyerek yüzünü soğuk suyla yıkadı Dusan.Yanlış konuşmak istemiyordu dolayısıyla öfkelenmekten korkuyordu çünkü o Edin gibi değildi.Onun gibi sakin kalamazdı.Sinirlendiğinde otokontrolu yoktu.
"Ben boğuluyorum.Bilmiyorum sadece eskisi gibi değilim.Kendimi iyi hissetmiyorum."
Birkaç cümle.Sadece birkaç cümleydi.Ama o kadar çok şey anlatıyordu ki.Çaresiz bir sesle konuştu Edin,"Ama evlilik için de bebek için de ısrar eden sendin."
Gerçekten de öyle olmuştu.Edin evlendiklerinde de bebeklerini evlat edindiklerinde de henüz erken olduğunu söylemişti.Ama Dusan oldukça ısrarcı olmuştu.Ve işte şimdi de anlaşılan hevesini aldığı kısmı geçmişlerdi.
"Biliyorum ama ben özür dilerim, yapamıyorum Edin.Galiba senin kadar sorumluluk sahibi bir adam değilim."