hani sen beni severdin ya

40 6 15
                                    

Müthiş bir baş ağrısı Saliha'yı uykusundan uyandırmıştı. Saat kaçtı acaba? Yataktan doğrulmaya bile hâli yok gibi hissediyordu. Doğrulmaya çalışırken hışır hışır eden ve onu rahatsız eden elbiseyi fark etti.

Elbiseyi Hande'nin doğum günü için giymişti ama neden onunla uyumuştu? Daha önemlisi ne zaman eve gelmişti? Hatırlamıyordu.

Başının ağrıması, parti ve elbiseyle uyuması gerçeklerini kafasında bağdaştırınca birkaç kadeh içmesinin bile ona yaramadığını her şeyi sıfırladığını daha iyi anladı.

Yavaş hareketlerle yataktan kalkıp ilk önce üzerine ilk bulduğu pijamaları giydi. Ardından mutfağa yöneldi ilaç aramak için. Masanın üzerinde ağrı kesiciyi gördü. Kızlar da herhalde benim gibi diye düşünerek ilacını içti. Ve odasına dönüp uykusuna kaldığı yerden devam etti.

Saliha gözüne gelen gün ışığıyla gözlerini açtı. Gözlerini ovuşturduktan sonra gerinerek yatağından kalktı. Dün geceye dair tek hatırladığı rüya görmüş olmasıydı. O da belkiydi, bundan bile emin değildi. Zihninde dolaşan düşünceler ile odasından çıktı.

Salona ulaştığında Zehra ve Hande'yi görmeyi beklemiyordu. Dün geceye dair bir şeyler anımsamıştı ama gerçek mi yoksa rüya mı olduğundan emin değildi. Duyduğu terlik sesiyle arkasına döndüğünde Elif'i görmüştü.

"Nasılsın Saliş'im?"

"İyiyim. Neden sordun?"

Elif şaşkın bir biçimde ablasına bakıyordu. Gayet normal gözüküyordu. Hatta bu kadar doğal davranmasına şaşırmıştı. Şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışıyordu. Kızlar da uyanmış aynı şekilde Saliha'yı anlamaya çalışıyorlardı.

"Siz bana niye öyle bakıyorsunuz? Neyse ay bi rüya görmüşüm. Ne rüyası hatta kabus kabus! Hande senin doğum gününde ne öğreniyorum inanamazsın. Aldatıldığımı! Sonra bi adamla falan konuştum tanımıyorum ismi şeydi ama... Neydi ya. Yiğit yok değil, Yaman da değildi.

"Yusuf."

"Aa evet sen nerden biliyorsun Hande?"

"Saliha güzelim sen bi otursana."

Saliha şaşkın bir ifadeyle konuşan Zehra'yı dinleyip koltuğa oturdu.

"Hiç mi yok sende dün akşam?"

"Ya ben gerçekle rüyayı ayırt edemiyorum şu an gerçek miydi rüya diye anlattıklarım?"

"Maalesef"

"Nasıl Ufuk gerçekten beni aldattı mı? Kabus falan değil miydi?

Kızlar herhangi bir cevap verememişlerdi Saliha'ya.

Kızların sessizliğini bozan kapı sesi oldu. Saliha sessizce halının desenlerini incelemeye devam ederken kapıyı Elif açmaya gitti.

Elif gelmeyince Zehra ayaklanıp Elif'in yanına giderken Hande, Saliha'nın yanına oturdu. Sağ omzundan kendine çekip onun kendisine sarılmasını sağladı.

Zehra Elif'in yanına ulaştığında kapıda Ufuk'u görmeyi beklemiyordu.

"Elif açıklamama izin verir misin?"

"Ne izini be! Ne anlatıyorsun sen? Ablamı daha da üzme."

"Saliha ile konuşmadan gitmem."

"Alo kızı duymadın mı? Senin yalanlarını dinlemeye vaktimiz yok." Zehra da dyanamayarak konuşmaya müdahil oldu.

Ufuk kızları umursamadan bu sefer bağırmaya başladı. Çok geçmeden de amacına ulaşmıştı. Saliha belirmişti kapının önünde.

"Ne istiyorsun Ufuk?"

"Saliha yanlış anladın beni. Konuşmamız lazım."

"Neyi yanlış anladım tam olarak? Bana gönderilen 12 fotoğrafın 12'sini de mi? Ne konuşacağız? Senin kızla olan samimiyetini mi yoksa öpüşmenizi mi? Daha fazla benim asabımı bozmadan git buradan!"

"Duydun ablamı defol git şimdi."

"Vay be hiç mi hatrım yok sende Elif."

"Kendi yaptığın rezillikle bütün hatırları yakan sensin. Ablamın karşına çıkma bir daha."

"Aptal aptal ben seninle ne konuşacağım? Şerefsiz senin benim evimin önünden geçmeye hakkın yok! Bir de kapıma gelmiş hadsiz."

Elif içeri girdiğinde Saliha volta atarak konuşuyordu kendi kendine.

"Aptal Saliha bi de rüya diyorsun. Ayakta uyumuşsun haberin yok."

"Saliha o şerefsiz yüzünden kendine bir daha hakaret edersen seni döverim."

Saliha'ya kızan Hande olmuştu. Ve tekrar konuştu.

"Hadi kahvaltı yapalım. Sen zaten dün geceden beri hiçbir şey yemedin Saliş."

"Ben odama gitsem olur mu? Kahvaltı işini size yıksam zaten canım da bi şey yemek istemiyor."

Zehra sol kolunu Saliha'nın boynuna dolayarak konuştu.

"Olmaaz yalnız kalmak yok. Yemek de yemen lazım."

Saliha oflayarak mutfağa giden kızları takip etti. Elif buzdolabının karşısına geçmiş sırayla herkese bir şeyler verip gönderiyordu. Saliha'nın payına da domates salatalık doğramak düşmüştü.

İlk önce tek tek elindekileri yıkadı. Sonra kesme tahtasını alıp hızlı hızlı salatalıkları doğramaya başladı. İkinci salatalığın sonuna yaklaştığında elini kesmesiyle refleks olarak 'ahh' nidası ağzından döküldü. Kendi aralarında konuşan kızlar Saliha'ya döndü.

"Sorun yok çok kesmedim. Yara bandı yapıştırıp geliyorum."

Odasına geldiğinde makyaj masasının çekmecelerini karıştırmaya başladı. Açtığı üçüncü çekmecede bulduğu ara bandını alarak yatağına oturdu. Dikkatlice dış paketini açtığı yara bandının üstündeki şeffaf tabakayı kaldırdı. Yara bandının flasterli kısmını kestiği yere getirip yara bandını iki ucundan da parmağına sardı. Keşke kalbime de yara bandı sarabilsem diye düşündü.

Karşıdaki aynadan yüzünün bir kısmını görebiliyordu. Makyaj yüzünde iyice erimişti ama bazı kalıntıları kalmıştı. Yastığına baktığında kılıfın üstü harita gibiydi.

Kalkıp ilk önce makyaj temizleme suyu ile yüzünü sildi. Daha sonra da yastığın kılıfını çıkartıp elinde kılıfla odadan çıktı. Önce kılıfı kirliye attı. Mutfağa gittiğindeyse kahvaltılıkların çoktan gittiğini sofrayı kurduklarını anladı.

Yemek yemek canı istemediği için sessiz adımlarla odasına gitti. İllaki yemeğe çağıracaklardı onun için yatağa yatıp ince battaniyeyi üzerine çekip uyuyor taklidi yapmaya başladı. Düşündüğü gibi de yaklaşık 1-2 dakika sonra da odanın kapısı açıldı ama uyuyor vaziyette göründüğü için gelen kişi hiç ses çıkartmadan kapıyı geri kapattı.

Nasıl devam edecegimi bilmiyorum 😔😔😔 zaman atlamasi mi yapsam bilemedim


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

külkedisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin