8

1.8K 207 248
                                    

271023/

bölümü yazarken o kadar zorlandım ki.. lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin, gerçekten yazma motivasyonumu oldukça arttırıyor <3

Mr. Doctor Man, palaye royale

+

Dürüst olmak gerekirse, hayatım biraz karmaşıktı.

Kendimi bildim bileli hep tuhaf ve birinin başımı kurtarmasını beklemek zorunda kaldığım durumların içerisinde bulundum. Tehlikeli şeyler yapmak, içimde ister istemez bir tatmin duygusu yaratır ve kalbimdeki boşluğun bir nebze de olsa takdir edildiğini hissettirirdi. Sağlıklı olmayan bu düşünce şeklimin farkında olsam da değiştirmek için herhangi bir çaba göstermedim, çünkü bilirsiniz, alışkanlıklar zaten kendi karakterimi belirleyen yegane şeydi.

Ve ben onu da kaybedersem elimde hiçbir şey kalmazdı

Üniversiteye gitmeden önce babamla sonuçların açıkladığı gün, müstakil evimizin antresindeki balıkçı koltuklarında oturuyorduk. Babam lisede farkında olsa bile söz etmediği sigaramı ilk kez onun yanında içmeme izin vermiş, elindeki koyu yeşil şişeden birkaç yudum alarak önündeki gün batımına doğru bakmıştı. Sahil kenarında oturmanın avantajı olarak denizin tuzlu kokusu burnuma kadar geliyor, dalgaların birbirine karışma sesi rüzgarın içerisinde ufak bir melodi duyururcasına insanı rahatlatıyordu. Yer yer sararmış, yer yer ise boyası kalkmış koyu sarı duvar kağıdın üzerine, güneşin yansıması önce babamın gri renkli saçlarına ardından ise yılların hiç rengini değiştirmediği koyu mavi gözlerine geliyordu.

Babam rusdu, annem ise tipik bir güney koreli. Yine de o zamanlar Kore'de yaşadığımız için şuana kadar melez olduğumu saklama gereksimi duymuştum, çünkü çocuklar farklılıkları sevmezlerdi. Kendilerinden aykırı olanı dışlar, aralarına girmeye çalışırsan ise tiksinircesine yüzlerini buruşturup başlarını çevirirlerdi. Bu sebepten, en azından liseye geçene kadar herkesten sakladım.

Babam o gün biraz durgundu, bazı şeyleri kafasında artık tescillendirmiş gibi omuzları düşük, gözleri ise mavi denizin üzerindeydi. Birasından aldığı birkaç yudumun ardından söze girdi.

"Bundan emin misin taehyung?"

Düşük volümlü çıkan sesi yüzünden yavaşça iç çekip bedenimi ona doğru döndürdüm. Bu konuşma en az on beş kere tekrarlanmışken en azından ben üniversiteye gidene kadar bitmeyecek gibi görünüyordu.

"Baba, sana söyledim.. eminim konservatuar okuyacağım. Üzgünüm sizin istediğiniz gibi tıp veya mühendislik kazanamadım, ama benim istediğim şey bu."

Babam sözlerim üzerine hoşnutsuzca mırıldandıp elindeki şişeyi kahverengi sehpaya bıraktı. "Sadece senden daha büyük beklentilerim vardı, annenin de öyle." Kurduğu cümle yüzünden sigaramdan çektiğim duman boğazımda kalırken yutkunmaya çalıştım. O ise bunu fark etmeden devam etti. "Daha büyük şeyler başaracaktın gözümüzde ama yapacak bir şey yok, olan oldu." Yaşlılıktan dolayı ufak kırışıklıklar edinmiş yüzünü bana doğru çevirdi.

"Seni kafamızda fazla büyütmüşüz."

Muhtemelen, o zaman bana karşı kullandığı cümlenin ağırlığının farkında değildi. Elimi yavaşça küllüğe indirip sigaramı söndürdüm. Koyu mavi desenleri olan küllük, izmaritin gri külleriyle süslenirken iç çektim. "Yeterli olamadığım için üzgünüm." diye mırıldandım. Babamın önündeki denizle aynı renk olan mavi gözlerini üzerimde hissederken kafamı kaldırıp ona bakma cesaretini gösteremedim. O ise omzunu silkip sandalyesinde geriye yaslandı.

drain you ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin