Gününüz bu foto gibi güzel geçsinn
Gerçekten haddini aşmıştı. Gözyaşlarımı sildim ve yerden kalktım. Gerçekten otelden gidiyordum. Hızlıca ayağa kalktım ve valizlerimi almak için otele doğru gittim chan arkamdan geliyordu.
"Gerçekten kendini o kadar fazla ezdiriyorsunki..."
"CHAN KES"
"Haksızmıyım lix?"
Dinlemiyordum. Sadece valizimi alıp buradan gitmek istiyordum.
"Hyunjinin düzeleceğini mi sanıyordun gerçekten?"
Odama çıktım ve valizimi hazırlamaya başladım.
"Sadece kendini ezdirdin. Herkesin önünde hemde. Biliyorsun değil mi?"
"CHAN SEN KESİCEKMİSİN?YOKSA BEN SENİN SESİNİ KESEYİM Mİ?"
"Felix benimle doğru konuş. Bu atmosferi sen yarattın kimseyide suçlayamazsın. Hyunjini bile"
"Chan? Sen kendini ne zannediyorsun? Benim annem falan mı? İstediğimi yaparım sanane? Seni ne ilgilendiriyor? Hayatında aldığın hangi karara karıştım? Ha? Hangisine? Söylermisin? Hayatıma daha fazla burnunu sokma istersen"
"Felix..pişman olucağın şeyler söyleme"
"Pişman olucağın şeyler yapma o zaman"
Kapıyı sertce vurup odadan çıkmıştı. Umursamadım ve valizimi elime alıp kapıyı açtım. Hyunjin kapının önünde duvara yaslanmıştı elleri cebindeydi beni süzdü
"Nereye?"
Cevap vermedim ve yürümeye basladım
"Sana nereye dedim"
Valizi bırakıp yanına geldim ve yüzüne bir yumruk attım.
"İçimde kalmasın"
Tekrar gittiğimde kolumdan tuttu ve duvarla arasına aldı.
"Özür dile"
"Pardon? Ne için?"
"Az önce haddini aşdığın için"
"Haddimi aştığımı düşünmüyorum. Sadece hakettiğin cevabı verdim"
"Beni sinirlendirme felix!"
"Sinirlensene"
Kafamı duvara sertce vurdu. Acımıştı ama umursamadım. Tekrar yüzüne bir yumruk atıp kulağına yaklaştım
"İlerde o kadar çok pisman olucaksınki hyunjin... yağmurun altında beni affet diye yalvarıcaksın"
Sırıtıp bana baktı
"Senin gibi bir ucube için değil yalvarmak ağzımı bile açmam"
Gözlerinin en derinine baktım. Garip hiçbirşey hissetmiyordum. Ne acı,ne hüzün.
"Altından kalkamayacağın sözler söyleme hyunjin"
Omuz attım ve valizimide alıp aşağı indim. Öğretmenden gitmek için izin aldım. İzin vermisti. Taksi çağırdım. Taksiyi beklerken kenarda duran jennieyi gördüm. Aslında tam zamanıydı. Yanına gittim
"Jen?"
Yüzüme bakamıyordu bile. Haklı tabi en azından utanıcak bir yüzü vardı.
"Neden yaptın?"
"Felix...."
O kadar acınası bir durumdaydı ki. Hayır bu sefer ben değil o.
"Herşey için özür dilerim ama.."
"Sadece jisooya üzülüyorum. Senin gibi sevgilisi olduğu için çok üzülürdü"
"Böyle konuşma felix. Böyle olmasını bende istemezdim"
"Eminim..kesin istemezdin ruby"
Ruby kelimesi sadece ben ve jisooya özeldi. Jennieye küçüklükten beri hep ruby derdik. Neden diye sormayın bilmiyorum. Ahh burası soğuk olmaya başladı. Üzerimde beyaz örtü olması üşümeyeceğim değildi ya. Neyse hikayeme döneyim. Ruby çok tatlı bir kelimeydi. Tatlı bir kıza tatlı bir kelime yakışır diye düşünmüştük. Fazla konusmadım ve taksimin geldiğini görüp taksiye doğru gittim. Bindikten sonra uzun süre jennieye baktım. Önüme döndüm ve telefonla ilgilendim. Değişecektim. Bundan sonra aynı felix olmayacaktım. Bundan sonra hyunjin diyerek zırlamayacaktım. Herşeyi baştan yaratacaktım. İlk öncede kendimi.
Fic bok yoluna sardı sanki ha?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CLİFF/HYUNLİX
RomanceSadece o çocuğu sevmek istemiştim.başıma bunların geleceğini bilmiyordum