⠀ ㅤ ⠀ ㅤ ⠀ ㅤ ⠀ ㅤ ⠀ ㅤ ⁽𐄸𖧵 ⋯Günlerden cumaydı. Akaashi gözlerini ovuşturdu, uykusu yavaş yavaş vücudunu terk ederken perdesini araladı. Aniden aydınlanan odası derin bir nefes vermesine neden oldu. Sabah olmasından gerçekten yanan bir tutku ile nefret ediyordu. Eğer seçebilecek olsa geriye kalan hayatını sadece gecelerle geçirmek isterdi. Kimsenin ona sorduğu yoktu tabii.
Yatağından kalkıp dolabını araladı, farklı bir şey giyeceğinden değildi ama belki birkaç dokunuş yapabilirdi? Özel bir gün olduğundan değildi. Bokuto'nun doğum günü olması ile de ilgisi yoktu. Kesinlikle.
Beyaz gömleğini üzerine geçirip hızlıca kravatını bağladı, mavi gözleri askısına asmış olduğu ceketi bulduğunda iç çekti. Bir günden bir şey olmazdı, değil mi? Ceketi yerine dolabında bulunan siyah süvetere uzandı ve kafasını salladı. Bir günden bir şey olmazdı. Hem Keiji arkadaş canlısı olmasa da dersleri iyiydi, hep sınıf birincisi olmak da zaman zaman işine yarıyordu. Bu kadarını görmezden gelebilirlerdi.
Gömleğinin birkaç düğmesini açtı ve kravatını çıkardı, şansına saçları bugün onu hayal kırıklığına uğratmamıştı. Masasının üzerinde duran kutuya yöneldi, kapağını araladı ve içine bakındı. Genelde piercinglerini saklamayı tercih ederdi. Kendinden beklenmeyecek bir şekilde kulaklarını deldirdiğinde bir hafta boyunca herkesin diline düşmüştü. Gerçi herkesin dilinde olmadığı bir zaman yoktu. Keiji aynaya bakıyordu ve gözleri de oldukça iyi görürdü. Güzel olduğunu başkalarından duymaya ihtiyacı yoktu, yine de söylüyorlardı ya gerçi.
İki kulağını süsleyen minik küpelerin yerini daha gösterişli birkaç tane aldığında hazır olduğunu hissediyordu. Çantasını sırtına takıp aşağıya indi ve kendine yiyecek bir şeyler hazırladı. Öğün atlamazdı, uykusuna dikkat ederdi ve evini temiz tutardı. Belki de birçok kişinin olmak isteyip asla olamadıkları biriydi ama bu onun normaliydi.
Evden çıktı ve derince nefes verdi, Bokuto ile okula birlikte yürürlerdi. Onu her zamanki noktalarında beklediğine emindi ve bu gerilmesine neden oluyordu. Kendini sakinleştirmeye çalıştı, o sadece Bokuto'ydu. Sadece Bokuto, en yakın arkadaşı. Sorun da buydu zaten. Keiji son günlerde kendisi ile ilgili yeni şeyler keşfetmeye başlamıştı ve bu konulardan biri de duygularıydı. En yakın arkadaşına karşı beslediği duygular.
Buluşacakları parka yaklaştığında etrafta gezinen gözleri, iri bedeni bulması ile şaşkınlıkla açıldı. Durakladı, yutkundu. Kendine gelmesi saatler alacaktı, ellerinden biri çantasının askısını bulup sıkarken diğeri pantolon cebine yerleşti. Görüş mesafesinde oradan oraya yürüyen bedene doğru ilerledi.
- Bokuto-san.
Bal köpüğü gözler kendisini bulduğunda, Keiji daha da parladıklarına yemin edebilirdi. Bokuto tek bir adımla aralarındaki mesafeyi kapatıp kollarını Keiji'ye sardığında, mavi gözlü çocuk yüzünün ısındığını hissetti. Kollarını uzun olanın beline sardı ve gencin üzerindeki ceketi pat patladı.
- İyi ki doğdun, Bokuto-san.
Bokuto heyecanla geriye çekildi ve tüm dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Keiji dudaklarının kıvrıldığını hissediyordu, kalbi patlayacak gibiydi. Bokuto beyaz gömleği, üzerine tam oturan ceketi ve bugüne özel bağlamış olduğu kravatı ile nefes kesici görünüyordu. Kulakları çeşitli küpeler ile doluyken renkli saç tutamları yüzünü çevreliyordu. Bu gerçekten nadir bir görüntüydü. Bokuto her zaman sıradışı olmayı seven biriydi. Bu yüzden saçlarını boyamış ve Kuroo ile girmiş olduğu aptalca bir iddiadan sonra göğüslerini deldirmişti. Evet, göğüslerini.
Akaashi bu haberi ilk Kenma'dan duyduğunda inanmamış, birkaç gün sonra Bokuto'dan aynı şeyleri duyduğunda ise içtiği su boğazında kaldığı için öksürük krizine girmişti. Büyük olan yeni piercinglerini ona göstermek istediğinde ise ölesiye kaçmış ve bir şekilde konuyu unutturmayı başarmıştı.
YOU ARE READING
soul killer.
FanfictionBokuto Kōtarō mavi gözlü oğlana olan aşkından ötürü dünyayı unutacak duruma gelmişti ancak Akaashi Keiji ona yapılan haksızlığı asla unutmayacaktı.