Kim ki o!?

67 9 2
                                    



:)

~~~~~

Anlatım: ??

Kapıyı açtım. ABD idi. Üstü klasik Amerika tarzıydı. Kravatını düzeltti ve boğazını temizledi

"İçeri giriyim? Ha Yunanistan?"

"A- pardon."

(??=Yunanistan)

Kenara çekildim. İçeri girdi. Kapıyı kapattım. İstemsizce yüzünü ekşittim.

"Çocuk bu mu?"

Parmağı, çocuğu gösteriyordu. Çocuk, ağlamaya başladı. Homurdanlandı ve çocuğun kenarına oturdu. 

"Adı?"

"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi."

"Peki."

"Evet?"

"Ne eveti?"

"Ne düşünüyorsun."

"Tebrikler! Çocuğun oldu."

"ABD"

"Ne!?"

"Adı Güney. Kuzey'ide varsa?"

"Ya Kuzey Mokendanya gibi ise?"

"Onun Güney'i benim bir kere!"

"..."

Bana oturduğu yerden bana baktı. Ben ayakta duruyordum. Arkamdaki koltuğa oturdum.

"Kuzey'i Babamdadır."

"Umarım"

Ama ummayacaktı...

~~~~

3 yıl sonra

Anlatım: Türkiye

Toplantı için hazırlanmaya başladım. Kuzey uyuyordu. İç çektim. 

"Hiç düşünemezdim."

Odamdan çıktım ve dış kapıya yöneldim. Arabama bindim ve gözlüğümü taktım.BM binasına gittim. Gözlüğümü çıkarıp arabadan indim. 2. Kata çıktım ve 3 numaralı odaya girdim. Sadece BM vardı.

"Dakiksin."

"Tabii ki de."

"Şunu bir okusana."

Duraksadım. Okuyamazdım ki. Göz ucuyla BM'ye baktım.

"Bir sıkıntı mı var?"

"Yok."

"Tamam. Al."

Dosyayı aldım. Elimle tam dosyayı açacakken ABD geldi. Nefes verdim.

"Sonra okursun. Merhabalar."

"Merhaba BM. Sanada merhaba Türkiye."

"Merhaba."

Bir anda sertleşmiştim. Bu toplantıda Kuzey'in kardeşini bulmalı, öğrenmeliydim. ABD ise bu koşa cevabına bir şey dememiş ve yerine oturmuştu. 5  dakika sonra herkes gelmişti. BM klasik bir toplantı konuşması yaptı sonra  sorunları çözmemiz için bize söz hakkı verdi. El kaldırdım

"Kimin en yakın zamanda yani yeni bir çocuğu var?"

Sorum, kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Heyecandan kendimi yiyecektim. Herkes bu soruma afallanmış şekilde bakıyorlardı.

"Benim, Güney Kıbrıs Rum yönetimi oğlum olur."

Bu Yunanistan'dı. Heyacanımın yerini şaşkınlık ve sinir almıştı.

"Benimde kızım var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti."

"Ne!?"

Bu sefer o şaşırdığı için gülümsedim.

"Yakında savaşıyoruz."

Dosyayı çantama koydum.

"İyi günler. Benim işim bitmiştir."

3 numaralı odadan çıktım. 2. Kattanda inip arabama bindim. Yakında Yunanistan'la savaşacaktım

"Vay be!"

Evime doğru sürmeye başladım. Işıkta beklerken bir anda gözüm karardı. Hiç bir şey görmüyordum. Sadece siyah bir şey görüyordum. Arkadan korna sesi yerine sadece nefes alıp verişimi duyuyordum. Korna sesleri çok arkadan geliyordu. Acıda hissetmiyordum. Camın tıklanmasıyla irkildim. Sol elim cam açma düğmesinin üstünde olduğu için hemen camı açtım

"Evet?"

Hâlâ göremiyorum.

"B-bay Türkiye!?"

"Evet. Şuan olanlar için özürdilerim. Bir sıkıntı oldu ama şuan çözdüm. Şimdi gideceğim."

"Oh. Tamam."

Camı kapattım ve çaresizce gaza bastım. Nereye doğru gideceğimi bilmezken bir anda görmeye başladım ve direksiyonu çevirmezsen direğe toslayacaktım. Direksiyonu sağa kırıp gideceğim yola girdim. Hızlıca eve gittim. Eve gittiğimde evin önünde bir araba vardı ve kapının önünde 3 kişi. Arabadan indim.

"Sonunda! Ağaç olup meyve verildik Ya!"

Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan imiş. Gözlerimi devirdim. Anahtarla açmakta zorlandığım için Azerbaycan'a verdim.

"Ben açmaya çalışsam 2 saat sonra açarım. Sen aç."

"Hehe."

Azerbaycan kapıyı açtı ve biz içeri girdik. Kuzey koşarak geldi ve sarıldı.

"Kardeşini buldum."

"Kim baba!?"

"Yunanistan'ın oğlu"

"Kim ki o!?"

Kazakistan şakacıktan öksürmeye başladı.

"Bu bir şaka abi değil mi? Ben B.K sanıyordun."

"Şaka değil. Bende sanıyordum ama öyle değilmiş"

"Kim ki o baba!?"

"Düşmanım."

"Ya."

Çantamı açıp dosyayı Kazakistan'a verdim.

"Okur musun?"

"Tabii."

~~~~~

Hehe

Hehe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



𝐖𝐡𝐨 𝐢𝐬 𝐬𝐡𝐞...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin