Temposunu düşürdü ve akıllı saatine baktı. Akıllı saati çoktan 30 dakikalık koşusunu tamamladığını bildirmişti. Durdu ve bir süre denize baktı. Gözüne hemen ilk çarpan ada Kınalı oldu. Kınalı'nın onun için hep bir anlamı vardı ve olacaktı da... Sonsuzluğa uzanan maviliğe son kez göz attıktan sonra Defne uçlarını(büyük oranda hepsini) ustaca boyattığı sarı saçlarını çözerek tekrardan sıkı bir at kuyruğu yaptı ve eve doğru gitmeye başladı. Saat 07.00'dı. Bu da okulun 1.5 saat sonra başlayacağı anlamına geliyordu. Kahve alıp almamak konusunda oldukça kararsız kalsa da alışkanlığının yol açtığı beynin motor işlevleri onu çoktan plaj yolundaki Starbucks'ın sokağına sokmuştu bile. Adımlarını hızlandırdı ve hemen cafeye girdi. Siparişini verdikten sonra ki artık söylemesine bile gerek yoktu ki barista Defne'yi gördüğü an cappucinosunu hazırlamaya başlıyordu o sırada Defne sosyal medya detoksu ile sabahları 1 saat uzak kaldığı telefonu ile arasındaki perhizi bitirdi ve okuldaki kızlarla olan gruba baktı ki bakmaz olaydı.
Serenay: Ne Melisa şaka mı yapıyorsun???
Melisa: Ne şakası cnm
Defne: ne oluyor kim şaka yapıyor
Aleyna: Offff kızım bir üst mesajı oku işte ya
Defne üst mesajlara göz attı ve hemen gözüne çarpan ve zaten çarpması gereken detayı buldu. Mesajı hayret içinde alıntıladı
Defne: Hamza Varakoğlu mu? Bu siyasal islamcılar buraya kadar girdi mi? Resmen her yerdeler artık.
Varakoğulları... Zamanında bırakın serveti babalarının deden kalma arsalarını satıp Ankara'da 3.kalite ve kadın istismarına dayanan sözde bir eğlence mekanında yiyecek paraları dahi olmayan Nevşehirli bir aileydi. Durumun değişmesi ise 2013 seçimleri ile oldu. 2013 seçimleri ile birlikte hükümetin muhafazakar bir partiye geçmesiyle beraber Varakoğulları ve aile fayans döşeme işletmesi hükümete yakınlığı ile aldıkları ihalelerle kısa sürede fayanstan müteahhitliğe başladılar. Özellikle Bağdat Caddesindeki ne kadar kentsel dönüşüme girecek bina varsa alıp yıkma işlemlerinde kendisi de oluyordu. Adeta salladığı her maşallah yazılı iş makinesinin darbesi ile seküler ve TİP'e her an kayma oksimoronluğu barındıran üst-gelir seviyesine sahip dünya yapılarına bir darbe indiriyordu.
Defne: Bu ucube ile konuşacak varsa şimdiden gruptan çıksın kızlar bunlara alan açmamak gerek
Aleyna: Ben babası ile aslında bir yemekte denk gelmiştim iyi insanlar gibiler
Melisa: Ne yemeği aşkımm pilavlı sohbet mi ahhahayufudghj
Aleyna: Off sus Melisa neyse
Defne kahvesini içerken eve doğru hızlı hızlı yürümeye başladı ve uzatmalı takılmalı flörtü olan Ogeday'a mesaj attı
Defne: Canımm ben 30 dakikaya hazırım.
Okula tabii ki kendi gidecek hali yoktu. 2 yıldır kavga gürültü devam ettikleri flörtü Ogeday arabasıyla götürecekti. Aslında okulları olan GökkuşağıKolejine yürüyerek evi 15 dakikaydı ama maksat insanların ağzına konuşacak şey vermekti. Her ne kadar plastik su şişesi veya plastik tek kullanımlık pipet kullanmamaya özen gösterse de her insanın belirli zevkleri ve vazgeçemediği şeyler elbet vardır. Taylor Swift'in özel jeti neyse Defne Yaldızoğulları'nın ise Ogeday'ın arabasıydı. Eve girdikten sonra hızlı bir duş aldı ve saçlarını yaptı. Hafif su dalgası katmıştı saçlarına. Sonra okulun ilk gününe özensiz gitmiş gibi bir izlenim bırakmak onun için çok önemliydi. Okul kimin umrunda ki abi ya imajını yansıtmalıydı. Altına Nike Pro tayt giydi ve üstüneyse bir crop geçirdi. Aynada kendine baktı fakat saçları ve kombini çok alakasız olmuştu. Hemen altına beyaz bir kumaş pantalon üstüneyse beyaz bir gömlek geçirdi ve artık hazırdı. Çok zarif ve neredeyse belirsiz bir nude makyaj yaptı ve tüm işlerini bitirdi. Ogeday'dan aşağıda beklediğine dair mesajı bekliyordu ki o mesaj da geldi. Bingo.
Defne gidip kendine bir bardak filtre kahve koydu ve içmeye başladı. Ogeday'a ise ikinci mesajında döndü
"Tamam ya geliyorum hazırlanıyorum işte." aslında hazırlanması bitmişti. Sadece insanları bekletmeyi seviyordu ki hele de beklettiği kişi Ogeday Sebenci ise. Sebenciler Türkiye'nin en zenginlerindendi. Cumhuriyet dönemi ile beraber yükselen ve suni yolla yaratılan burjuvazinin prototiplerindendi. Ogeday küçüklüğünden beri piyano ve keman derslerinden tutun yabancı dil olarak Latince derslerine bile gitmişti. Sarışın ve masmavi gözleriyse olabildiğince Avrupalı olduğunu duyuran cinstendi ki magazinlerde sık sık adını geçiriyor ve genç kızların özellikle de sınıf atlama hayali ile yanıp tutuşan ve 10 yıl öncesinin Justin Bieber'ına bakıp vajişini okşayan genç kız kuşağının sonraki versiyonunu kendine hayran etmişti bile.
Defne arabaya biner binmez Ogedayın dudaklarından öptü. Yavaşça kokusunu içine çekti... Tom Ford'un Oud Wood kokusu bir erkeğe ancak bu kadar yakışabilirdi... Üstü oldukça sade ve şıktı. O da sanki sözleşmişler gibi kumaş bir pantalon giymişti. Üstünde Polo beyaz tişört vardı ve omuzlarına siyah benim ona hediyem olan navy bir sweatshirt bağlıydı. Ogeday ara sokaklardan giderek okula varmaya çalışıyordu. En büyük korkusu ise ya çevirmeye yakalanırsamdı. Ne olursa olsun Ogeday'ın daha ehliyeti yoktu.
Okula vardıklarında ise Ogeday'ın artık klişeleşmiş ve kalıplaşmış yerine park eden arabayı görünce adeta Defne küplere bindi. Plakalarından hemen kim olduğunu anlamışlardı.
"34 YRK 0050"
VRK plakası çoktan alındığı için alfabedeki bir sonraki harf otomatik olarak atanmış alınanan plakalarıyla VARAKOĞULLARI olmalıydı. İşte şimdi gerçek bir kedi kavgası başlamak üzereydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağdat'ın Asma Bahçeleri
Teen Fiction"Bağdat'ın Asma Bahçeleri," İstanbul'un lüks Cadde şeridindeki mahallelerindeki gençlerin sırlarla dolu yaşamlarını meraklı gözlerle okumamıza fırsat sunuyor. Zenginlik, ihanet, aşk ve ihtişamın iç içe geçtiği bu şaşırtıcı dünyada kime sempati besle...