2

714 104 20
                                        

"Anne! Pembe etek!"

Jimin, bir çocuk mağazasının önünde durup manken üzerindeki eteği hevesle işaret eden kızını görünce gözleri kısılasaya kadar gülümsedi.

"Denemek ister misin meleğim?"

"Ama kıyafet hakkım bitti ki... Sonraki gelişimizde alırız." diye mırıldandı minik omega. Eteği beğenmişti ancak hakkını çoktan doldurmuştu. Doyumsuz bir çocuk olmak istemiyordu.

"Bu seferlik ufak bir kaçamak yapabiliriz, ama bana bir konuda söz vermeni istiyorum Eun."

Eun-Jeong, meraklı bakışlarını güzeller güzeli annesine dikip konuşmasını bekledi.

"Patronum bana çok önemli bir görev verdi, ve benim onu yapabilmem için bir tık daha fazla çalışmam gerekiyor. Ama yalnızca iki hafta."

Minik omeganın yüzündeki gülümseme gittikçe yok olurken bakışlarını kaçırdı.

"Eteği istemiyorum. Eve gidelim."

Jimin dizleri üzerine çöküp kızıyla boyunu eşitledikten sonra sesini iyice yumuşatıp konuştu.

"Bebeğim, bana bakar mısın?"

"Eve gitmek istiyorum anne."

Oldukça inatçı olan Eun-Jeong bakışlarını yerde gezdirmeye devam ederken, omega derin bir nefes aldı.

"Biz bir sorun olduğunda nasıl çözüyoruz?" diye merakla sordu. Amacı kızını konuşturmaktı.

"Konuşarak."

"Peki sen şu anda ne yapıyorsun?"

Baskı altında hisseden minik omeganın gözleri dolmaya başlarken, dudaklarını büzmemek için kendisini zor tuttu.

"Eun-Jeong, annene bak."

Omeganın yaşlar akmaya başlayan gözleri annesininkilerle buluşunca daha fazla dayanamadı ve sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

Kolları destek istercesine annesinin boynuna dolanırken burnunu vanilya kokan bezlere bastırdı.

Jimin poşetleri yere bıraktıktan sonra ağlayan kızını kucakladı. Ardından yerdeki poşetleri geri alıp yemek kısmına ilerledi.

Bir yere oturup sakince konuşmaları gerekiyordu.

Fazla kalabalık olmayan bir kısma oturduklarında Eun-Jeong biraz olsun sakinleşmişti.

Jimin, önüne bir sandalye çekip, kızını oturtturduktan sonra gözlerini yumdu birkaç saniye.

Henüz 24 yaşındaydı. Ve bazen sakin kalmakta cidden zorlanıyordu.

"Annecim, bu her zaman olan bir iş değil. Ve patron bana güvendiği için verdi. Sadece iki hafta..."

"Ama ben seni çok özlüyorum." dedikten sonra tekrar ağlamaya başladı Eun-Jeong.

Tek ebeveynle büyümüştü ve ilgi görebildiği tek kişi annesiydi. Bu yüzden onun işten geleceği saati heyecanla bekliyor, sonra da bir an olsun yanından ayrılmıyordu.

"Ben de seni çok özlüyorum, ama bunlar alışmamız gereken şeyler."

"Sen yoksun, babam da yok. Kimse benimle ilgilenmiyor."

Eun-Jeong ellerini yüzüne kapatıp daha sesli bir şekilde ağlamaya başlarken, Jimin dolu gözlerini tavana dikti. Kafasını toplayıp konuşması gerekiyordu. Ancak ağlayan kızı buna engel oluyordu.

Sandalyede oturan bedeni koltuk altlarından tutup kaldırdıktan sonra kucağına aldı ve sıkıca sarıldı.

"Eun...Sen ağlayınca ben çok kötü oluyorum. Lütfen yapma bunu annene. Benim de senden başka kimsem yok. Benim ne annem ne babam var. Sadece sen varsın hayatımda. Benim ailemsin."

For Eun-Jeong|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin