Bölüm 1- Sanırım 30 yıl hapis yatmaktan iyidir

390 11 39
                                    

Pov: The Dark Lord

Kahretsin geç kaldım. Sky nerde be?

Sky: Dark!!!
Dark: Şükürler olsun burdansın.
Sky: Matematik dersinde beni yalnız bıraktın! Beynimi hissetmiyorum.
Dark: Bekle kaç ders geçti.
Sky: 2 ders.
Dark: Owh fazlasıyla geç kalmışım.
Sky: Her neyse onu bunu boşver. Bak sana ne göstericem. Bir sürü kişi gece geç saatlerde bu elması çalmaya çalıştı.
Dark: Bu elmasın olayı ne?
Sky: Söylenenlere göre fazlasıyla değerliymiş.
Dark: Hmm ilginç.
Sky: Her neyse dersin ne?
Dark: Fizik.
Sky: Yazık sana. Herneyse benim geometri.
Dark: Herneyse sonra görüşürüz.
Sky: Görüşürüz.

Sınıf nerde be! Numara 63 mü? Kaç tane sınıf var ya? Bu ne? 26. Sanırım sınıfı bulana kadar ders bitecek. Sonunda 63 numara! Niye kimse yok? Doğru fizikçi hasta olduğu için kimse gelmedi. 2 saat sınıfı boşuna aradım. Neyse kantine inem bari. Ne alsam? Oha tost 40 TL mi?! Kazık bu. Bir daha asla kantine adımımı atmam ben.

Okuldan sonra 18.45:

Okuldan sonra bu kafede yarı zamanlı olarak çalışıyorum. Gerçekten hiç benlik değil. Müşterilerle ilgilenmek fazlasıyla sıkıcı bu yüzden 3 farklı kafeden kovulmuştum. Sanırım burdan da en yakın zamanda kovulucam.

Martin: Hey Dark! Bu gece nöbet sırası bende erken çıkabilirsin.
Dark: Pekala.

Kafenin anahtarlarını Martin'e verdim. Dışarı çıktığımda havanın ne kadar ettiğini fark ettim. Üzerimde kalın bir şey yoktu. Daha fazla üşümemek için hızlıca hastaneye doğru yürüdüm. Oraya vardığımda üst kata çıktım ve 48 numaralı odanın kapısını açtım. Bir sandalye çektim ve annemin elini tuttum.

Dark: Seni burda görmek her geçen gün acı veriyor. Merak etme ameliyat  paranı toplayacağım her ne olursa olsun. Beni merak etme ben kendime bakabiliyorum ve seni de burdan kurtaracağım, sadece biraz sabret. (Gözleri dolar) Seni çok özlüyorum anne.

Sandalyeden kalktım ve odadan çıktım çünkü daha fazla durursam ağlayacaktım ve annemin beni bu halde görmesini istemezdim. Elimle gözümü ovuşturdum ve eve doğru yol aldım. Binanın önüne vardığımda kapıyı açtım ve merdivenlerden çıkmaya başladım adeta donuyordum. Anahtarlarımı çıkardım ve kapıyı yavaşça araladım. İlk olarak buzdolabına baktım, her zaman ki gibi boştu. Odama gittim ve siyah bir şeyler giydim ve koltuğa uzandım. Gecenin en koyu saatlerini beklemeye başladım.

Saat 02.30:

Hangi kabloyu sökmeliyim. O piti piti, yeşil!  Evet kapı açıldı ve elmas tam karşımdaydı. Alıp hızlıca kaçtım, polisler geliyordu. Çatıda kapana kırıldım.

Polis 1687: Çaldığın elması yavaşça yere koy ve ellerini kafanda birleştir.

Çatının ucundaydım tek çarem atlamaktı ama atlarsam ölecektim. Sonra çöp kutusu olduğunu fark ettim. Eh, sanırım 30 yıl hapis yatmaktan iyidir. Atladım! Çöplerin üzerine sert bir iniş yaptım sanırım bir daha asla temiz olamıyorum. Mezarlığa doğru yürüdüm. İşte bu benim The Dark Lord benim babam ben küçükken öldü, annem ise nadir bir hastalığa yakalandı. Onun için ameliyat parası toplamaya çalışıyorum. Bu yüzden yarı zamanlı bir işte çalışıyorum ama bu yeterli değil, işte bu yüzden hırsızlık yapıyorum. Babamın mezarının önüne geldim. Yan tarafını kazdım ve elması oraya sakladım. Mezarlıktan hızlıca çıktım çünkü Robert amcayla karşılaşmak istemiyorum. Ara sokaklardan yürüyordum ki, bir beni köşeye sıkıştırdı.

Chosen: Sen! Elması sen çaldın dimi! Nereye sakladın onu!
Dark: Manyak uzak dur! (İter)

Kaçmaya başladım arkamdan geliyordu. Bir süre sonra etrafım sarıldı. Sonra ağzımda bir el hissettim.

04.00:

Dark: Ah! Başım. Noluyo ln.

Hasiktir, kaçırıldım mı? Bura ne?

Chosen: Sonunda uyandın! Şimdi elmasın yerini söylersen her şey senin için daha kolay olur.
Dark: Dostum! Neden bu kadar sıkıcısın.
Chosen: Değilim! Ayrıca konuyu saptırma.
Dark: Evet, evet belli.
Chosen: Sadece elmasın yerini söyle!
Dark: Konuşman bitti mi? Her neyse yemek falan var mı? Oldukça açım.
Mafya üyesi: Efendim Jaxson en son ******* yerinde görülmüş.
Chosen: Gidebilirsin, birazdan geliyorum. Second!!!!
Second: Efendim.
Chosen: Şuna göz kulak ol.
Second: Olmaz Red'le dışarı çıkacaktık.
Chosen: Umrumda değil. Sen de kaçmaya çalışma.
Dark: Kendi çıkış yolumu bulacağım.

O odadan çıktığında şu çocukla baş başa kalmıştık.

Dark: Sana elmasın yerini söylemeyeceğim.
Second: Evet, evet o benim umurumda değil, ben abim gibi takıntılı değilim. Her neyse adın ne?
Dark: Cidden sana söyleyeceğimi mi sandın?
Second: (Silah doğrultur) Peki, şimdi.
Dark: Pekala, The Dark Lord.
Second: Güzel isim benimki de The Second Coming ve daha deminki kişi yani abim o da The Chosen One.

Bana doğru yaklaştı ve ellerimi çözdü, ipler bileğimi çok sıkmış. Sonra dolaptan iki farklı takım çıkardı.

Second: Bunları dene sene.
Dark: Hayır.
Second: (Silah doğrultur) Peki ya şimdi.

Kıyafetleri alıp kabının içine girdim.

Second: Her zaman işe yarar.

5 dakika sonra:

Second: Diğerini tekrar dene.
Dark: Sadece bana ateş et!
Second: Rahatla, bu da sana.

Bana verdiği takımı giydim, fena değildi. Geri geldiğimde telefona baktığını fark ettim.

Dark: Ne yapıyorsun.
Second: Arkadaşımla buluşma ayarlıyorum.
Dark: Güzel.

Onun dikkati dağıldığında hızlıca koştum. Bu kadar kolay olacağı kimin aklına gelirdi.

Chosen: Second! O nerde?!
Second: Oh Dark'ı diyorsun o tam da burd-
Second: Eeee.

THE END
767 kelime oldu, 3 hafta önce fen dersinde çaprazımda ki arkadaşın hocaya sorduğu o kutsal soru:
"Hocam eee- tüp bebek tedavisiyle erkekler doğurabilir mi?"
Her hatırladığımda anırıyorum
Olmayan psikolojim bozuldu amq

❤️‍🔥Kalbimi Çaldın❤️‍🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin