Jeon Jungkook
"Ebedi gücüm meleğin kanında dolaşsın. Meleğim yaşasın."
Bedenimin denizle buluşmasına az kala her şey bir anda durdu. Denize düşerek boğulmayı beklerken, tek bir uzvum, saçım bile denizin ıslaklığına bürünmedi. Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Kalbimin durduğunu sandım. Yüreğim öyle büyük bir korkuya azap tutuldu ki, nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum. Bedenim gökyüzü ve denizin arasında sıkışmış gibi.
Ne denize batıyorum ne de düştüğüm dipsiz uçurumdan kurtuluyorum. Zaman durmuş gibi. Hiçbir şey hareket etmiyor. Denizin öldürücü hırçın dalgaları bile hareket etmeyi kesmişti. Yoksa ölmedim mi? Hayır, hayır ne öldüm ne de yaşıyorum. Ne oluyor?
Ruhumun sızısı dinerken kalp atışlarım normale dönmüştü. Göz yaşlarım ise aktığı gibi kuruyor, çok önceden denize düşen yaşlarım denizi buharlaştırıyordu. Kanımda garip bir gücün aktığını hissediyorum. Bedenimden dolaşan kanın gücü öylesine büyük ki. Üşüyen bedenim ısınıyor, göz yaşlarım kesiliyor, zihnimdeki o kötü ses gidiyor ve yerini güzel bir ninninin melodisi alıyor.
Bedenim yavaşça yükseliyor. Uçurumun yüksekliği alçalırken ve bedenim yükselirken o melodi kahkaha atmama neden olacak kadar mutlu ediyordu beni. Hırçın denizi ardımda bıraktım. Ayaklarım yere bastığında ise zaman akmaya devam etmiş gibi dalgalar eskisinden daha güçlü bir şekilde hareketlenmeye başladı. Dalgaların kayalara vurduğu güçlü darbe sesleri duyuluyordu.
Bakış açımı bir silüet kaplıyor. Simsiyah kıyafetleri bile aydınlıkla eş değer hale geliyor, parmakları usulca kulaklarıma tırmanıyordu. Parmaklarının değdiği tenim cayır cayır yanarken elleriyle kulaklarımı kapadı.
İnsan görünümlü canavarın görünüşü silinsede o sesi yeniden aklımda, "Öldür onu!"diye canlandığı an soğukluğuyla tüm ülkelere hakimiyet kuracak sesi bir ninni nidasında o sesi bastırmıştı.
"Yalnız başıma, büyüleyici hatıralarla.
Dans ediyorum ve yağmur yağıyor.
Bu sis dindiği zaman, ıslak ve çıplak ayaklarım ile sana koşacağım." Artık kötü anılarla dolu ıssız zihnimde onun güzel ninnisi vardı. Gülümseyerek söylediği şarkı tüm bedenimi sakinleştiriyordu. Ve gülüşü, kalbimin teklemesine neden oluyordu.
"O zaman sarıl bana. Ay yalnız görünüyor.
Sanki gözyaşlarını parlak gecenin üzerine döküyor. Sabahın geleceğini bilsem bile,
senin gökyüzünde bir yıldız gibi kalmak istiyorum."Evrenin içinde bulunduğumuz zaman dilimi korkunç bir gece üstüydü. Bizim evrenimizde ise zaman dilimi sabahtı. Karanlık gece bir anlığına şafağa ulaşmıştı. Yıldızlar yerine güneş gökyüzünü süslerken uçurumun topraklarındaki bitkiler yeniden, en güzel şekilde yeşermişti. "Bana bakan hafif gülümsemenin ardından,
güzel bir mor şekil çizeceğim.
Ayak izlerimiz uyuşmasa bile
bu yolda seninle yürümek istiyorum.
Still with you..."Ellerini ağır ağır kulağımdan ayırdı. Zehirler altındaki bedenime sakinleştirici yapmış gibi yine onun ellerinden huzuru buldum. Hiçbir tepki vermeden onu izliyordum. O da aynı şekilde gözlerime bakıyordu. Lordum, lütfen beni her zaman böyle koruyun. Çünkü ben gerçekten de aciz bir varlığım. Korkuyorum. Belli etmesemde bende kalan insani duygular beni mahvediyor.
Çokça yanıldık. İnsan olmak kolay değil.
Duyguya sahip bir canlı olmak hiç kolay değil...Hışımla kolumdan tutup beni geriye çekti ve uçuruma sırtını çevirdi. Uçurum onun geniş omuzlarının ardında kalırken bedenim güven altına alınmıştı. Salinleştiğimi görünce biz yine kendi, karanlık dünyamıza gördük. Sihri sayesinde hayal olarak gördüğüm o muhteşem doğa ölmüştü ve yerini yine korktuğum gerçeklik kaplamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavera's Angel // Taekook
FanfictionJungkook bir melekti, Taehyung ise şeytan soylu bir kraldı. Mavera ve Yakamoz krallığının savaşıyla dünyada bir kıyamet başladı. Meleğin ölümü kıyamet olacak iken, kıyametin ta kensi yeni bir vâroluş olacaktı. "Ölmemek için yaşa, yaşamamak için öl."