beomgyu
"yelil yelil yelil, eman eman eman, ezaçiyabovatennim"
"KAPAT ARTIK ŞU TELEFONU" diye bağırdı mutfaktaki taehyun
"bana bak zorba herif, şuan tuğrul nazlı okuyorum rahat bırak beni" dedim salonun ortasında uzanırken
"YA YATAK MI YOK AMIN EVLADI, KOLTUK MU YOK SEN SIKINTILI MISIN LAN?" diye bağırdı
"SEN EVDE ÇIPLAK GEZERKEN İYİ"
"SENİN YÜZÜNDEN TİŞÖRTÜM YANDI AMIN FERYADI" diye bağırdı
"olabilir" dedim sırıtarak
Kapısının önünde açım diye bağırdığım için bana yemek hazırlamaya kalktı ve ben su sebilini kırdığım için onu temizlemeye çalışırken yemek yandı, ben de anlık panikle tişörtünü yırtıp ateşe attım. Böyle şeyler her yeni evli çiftin başına gelir yani tamam mı?
"amınakoyayım bir evlenelim dedik başımıza gelene bak"
"aman kıçım evlenmeseydin olmazdı hiçbiri, ne evlenme meraklısısın sen ya" dedim dil çıkararak
"saygınlık denen şeyin sana yüklediği sorumlulukları bilmediğin için konuşman normal, ezik"
"helle yarram sanki bana padişah torunu, hem önemli olan başkalarının ne dediği ya da sana yüklediği sorumluluklar değil senin ne yapmak istediğin ya da ne hissettiğindir. Kuzenim seni bırakıp gittiği için üzülürken benimle evlenip milletle sohbet etmek zorunda kaldın, canın yanmadı mı?" diye sordum ona dönerek
"yandı, ailemle tanıştırmak istediğim kişi sen değildin oydu" dedi yutkunarak
"sen de aptal olduğun için buna üzülmek, kuzenimi bulmak yerine evlendin lan" dedim el hareketi çekerek
"o eli sana sokarım" dedi elindeki havluyu sinirle sallayarak
"sana sokayım kocacımmmm" dedim elimi sallayarak
"sus, bugün daha fazla konuşmak istemiyorum"
"hep bu kadar sessiz misin?"
"evet, hana sessiz ve iyi bir dinleyici olmamı çok sevdiğini söylerdi"
"yalan lan, hana dedikodu meraklısıydı. Beni döve döve korede neler olduğunu anlattırırdı hep, susunca da kafamı kapıya sıkıştırıyordu. Beni sevdiğini söylerdi ama bak yaptıklarına, sence seviyor mu?"
"hana şiddete karşıydı"
"lan sen evlenmek istediğin karıyı tanıdığına emin misin? Hana siyah kuşak"
"ne?" diye sordu omuzlarını düşürerek
"seni ketenpereye getirmişler" dedim kahkaha atarak
"o ne demek?" diye sordu gelip koltuğa oturarak
Yan şekilde yattım ve yarı çıplak somurtan adama baktım, daha sabah dövecekti beni bir de şuna bak. Aşk işte, ota da boka da, hanaya bok dediğimi duysa beni donumdan asardı tavana
"kandırmak gibi bir şey, dizi repliği nasıl bilmezsin?" dedim
"izlemem ben dizi"
"lan sen insan olduğuna emin misin?"
"vaktim yok, çalışmam gerek"
"yeterince zenginsin zaten, çalışma yat bir ömür yeter miras sana"
"para için çalışmıyorum, seviyorum çalışmayı. Hayatım çalışmadan bir hiç"
"hanayla hiç sinemaya gitmediniz mi, ya da dizi gecesi falan yapmadınız mı?" diye sordum
"hayır, genelde yemek yerdik ya da alışveriş"
"hana iyi kitlemiş sana alışverişi haa" dedim sırıtarak
"öyle biri değildi, bazen o öderdi"
"ne ödedi mesela"
"tiyatro biletlerimizi ödemişti bir kere, bir kere de bana simit aldı"
"gucci prada dior paralarıyla bir tiyatro parası aynı mı?"
"kes sesini, hana öyle şeylere bakan biri değildi"
"puhahahhahah bizim hana iyi dolandırmış seni, oğlum o kendi babasını bile dolandırırdı paraya tapar hana" dedim kahkaha atarak
Bir anda ayaklandığında anlık altıma sıçacak gibi olsam da korktuğumu belli etmemek için dik dik ona baktım, bana doğru geldi ve ayağıyla sertçe ittirdi beni
"bana bak sünepe, açlık kokan ağzınla hanaya laf etmeye kalkma. Bir dahakine bu kadar sakin karşılamam"
"kuzenim lan o benim, aynı tuvalete sıçtık biz. Sen yokken ben vardım, yüzüne de söylerim bunları hem"
Dediği şey beni sinirlendirse de ona karşı sert yapamadım, sonuçta onun evindeyim ve isterse beni öldürebilir. Annem ve kai beni merak ediğ cesedimi bulur belki, babam bu herifi vurur dayım da siklemez gibi
"yat artık, ses yapma. Uyurken ses yapılmasından hiç hoşlanmam, sabah erkenden çıkıcam başının çaresine bak. Bir şey alacaksan karttan al" dedi ve merdivenleri çıkarak odasına gitti
Ben de koşarak alt kattaki odama girdim, odamda tiktok izlesem ses olmaz sonuçta. Hem benim odam neden alt katta? Orospu hana hele bir gel ödetecem sana bunları. Telefonumun çalmasıyla hemen ayağa fırladım, hanayla ortak kuzenimiz olan siwoo arıyordu. Yani benim hoşlaştığım kuzenim, eheheheh
"efendim siwoo, efendim hayatımın anlamı"
"annemler anlattı, sahteymiş evlilik"
"e herhalde, hepsi hana'nın suçu" dedim ağlamaklı bir sesle
"sesin neden öyle, gelip alayım mı seni? Kimse küçük kardeşime böyle bir şey yapamaz. Hana geri döndüğünde onu da azarlayacağım sen merak etme"
"anan küçük kardeş" diye mırılandım
"ne dedin?" diye sordu
"bana kötü davranmıyor, merak etmeyin rahatım yerinde. Ama sonra beni görmeye gelsen olur mu? Seni özledim"
"ben de seni özledim, işlerim biraz yoğun düğüne de gelemedim biliyorsun. Haftaya senin için vakit ayırıp gelicem oraya, ve o piçe hesap sorucam"
"sakın, siwoo bu adam çok belalı bak vurur bizi" dedim sessizce
"kim kimi vuruyor? Beom sen benim kim olduğumu unuttun herhalde, aldırırım onu içeri"
"savcım biraz relax ol şakaydı, hem anlaşma yaptık. Karşılığında para alıcam hana gelene kadar"
"bu para aşkın beni delirtecek gyu, bir hana iki sen"
"gyu diyen ağzını yerim" dedim kendimi tutamayarak
"aynen minik yersin, hadi uyu orada saat geç"
"tamamdır siwooo" dedim şirince
"iyi geceler gyu" dedi ve telefonu kapattı
Ah beyaz atlı prensim, bu ayıdan önce sen bassaydın bana nikahı senin koynunda sıcacık yatardım, ulan hana ulan hana. O kızı elime bir geçirirsem saçlarından sürükleyecem, sinirle banyoya girdim ve çişimi yaptım. Sinirlenince çişim gelmesi benim suçum değil, yatağa girdim ve siwooyla uyuyormuşum gibi düşünerek uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzenimin düğünü
Fanfictionchoi beomgyu kuzenin düğünü için koreden amerikaya gelir, düğün salonunda fark edilir ki gelin arazi. Soylu bir ailenin küçük oğlu kang taehyun beom'u gelinin yerine geçirir ve evlenir fakat klasik bir zoraki evlilik gibi birbirlerine geri mi dönece...