Hey yo
Bolumu cok sevdim ins siz de seversiniz
Opucukler
X***
Çayımdan bir yudum alıp masaya yaslandım rahat bir tavırla. Ağzını öpmek için geldiğim yarim bana elleriyle çay yaptığı için mutfaktaki masaya oturmuş çay içiyorduk sessizce. Masa zaten küçücüktü, iki sandalyeyi zor sığdırıyordu bünyesine. O yüzden rahatça dirseğimi masaya yaslamış, hemen yanımda kendini bol bir hırkaya gömmüş usulca çayını içen yarimi izliyordum.
Çok huzurluydum. O böyle yanımda oturmuşken dünyanın en huzurlu insanıydım. Arslan'la mutfakta oturmazdık genelde. Hep salona yayılırdık çünkü mutfak Berkem'in bölgesiydi. Bütün işini gücünü bu küçücük masada görür, hiçbir şeyi salona taşımazdı. Hep uzak dururduk bu yüzden. Ona daha rahat olacağı bir alan bırakırdık.
Ama artık o rahat alana beni de alıyordu. En rahat ettiği yerde ben de vardım. Hatta belki en rahat ettiği yer artık benim yanımdı.
Daha ne isterdim ki? Şu an bu masanın başında ölsem gık demem, keşke bile demezdim.
"Çayını içsene ya, bakma öyle." Berkem kafasını kaldırmadan söylendi huysuz çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Yüzünde geldiğimden beri zaten hafif bir kızarlıklık vardı, daha da artmıştı.
"Nasıl bakıyorum ki ceylan gözlüm?" Dedim bardağımı parmaklarımın arasına alıp. Bir şeylerle uğraşmazsam masada ritim tutmaya başlayacaktım, hiç sevmezdi.
Nefesinin altından bir sabır çekip bardağından son yudumunu alıp masaya bıraktı. İkimiz de iki bardak çay içmiştik büyük bir sessizlikte. Neden yaptığımızı bilmiyordum. Ben geldiğimde iki bardak masaya bırakmış beni bekliyordu. Çıt çıkarmadan oturup bir yudum almıştım ben de hemen. Yarim elleriyle bana çay koymuştu lan, içmeyip ne yapacaktım?
"Abim ne zaman gelecek biliyor musun?" Dedi çekingen gözlerle bana bakarken. Ufaktan bir işkillensem de bozuntuya vermedim.
"Afşın bırakmaz onu kolay kolay, çok fazla gaza getirdik." Bardağın dibinde kalan çayı da yudumlayıp masaya bıraktım. "Ellerine sağlık güzel bebeğim."
"Afiyet olsun." Kısık sesiyle mırıldanıp bardakları alıp ayaklandı. Hemen ben e peşinden kalktım.
"Berkem-"
"Beraber uyusak abim sorun yapar mı?" Sözümü kestiğinin farkında bile olmadan hızlı hızlı konuşup bardakları tezgahın üstüne bıraktı sert bir şekilde. Çıkan ses yerinden sıçramasına sebep olurken kollarımı beline dolayıp kendime çektim bedenini.
"Neden kasıyorsun kendini bu kadar?" Şakağına dudaklarımı bastırıp belindeki kollarımı sıkılaştırdım. "Aklında var yine bir şey onu anladık da, bana sorsana ceylan gözlüm."
Kollarımın arasındaki bedeni aniden gevşedi. Sanki sabahtan beri dik duruyordu da şimdi ağırlaştı bütün yükü. "Hasan dedi ki-"
"Hasan'ın amına koyarım ama, neler sokuyor benim güzelimin aklına?" Şakağına tekrar bastırdım dudaklarımı. Çok hafif bir şekilde gülerek kollarımın arasında bana doğru döndü. Yüzündeki ifadeyi daha net görüyordum şimdi. Çok karışmıştı.
"Bir tane sevgilisi vardı, Arzu, görsen çok tatlı biri." Gözlerini göğsüme dikerek bıcır bıcır konuşmaya başladı yine. Her şeyi bu şekilde dökülmesine bayılıyordum. "Ama biraz şey bir kızdı, nasıl desem, muhafazakar deniyor galiba."
"Cinsel bir şeyler yaşamak istemedi yani Hasan lavuğuyla?" Diye araya girdim tek kaşımı kaldırarak. Onun anlatmasına kalsa sabaha kadar kelime arayacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdam da bitmedi kavgam da
Short Story"Uyumadan önce hep dua ettim, seni bana göstersin diye rabbime her gece dua ettim. Eğer görürsem de uyanmamayı diledim. Çünkü rüyalarımda çok güzel bakıyordun bana, seviyormuş gibi bakıyordun. Hiç uyanmamayı diledim ben de her gece. Yatağıma yatıp s...