Selamlar🤚"Jungkook kes şunu."
"Bir kere n'olur ba-"
"Hayır dedim."
Yüzüne üzgün bir ifade koymuş, omuzlarını düşürmüştü. Sevgilisinin dayanamayacağını biliyordu. Elindeki kıyafeti koltuğun üstüne bırakmış odalarına yönelmişti. Umuyordu ki sevgilisi kıyafeti giyerek odalarına gelirdi.
...
Yarım saat geçmesine rağmen hâlâ gelmeyen sevgilisine karşı gerçekten triplenmeye hazırdı. İlk defa çift kıyafeti giymek istemişti ve elbette onun bu tür şeyleri sevmediğini biliyordu ama yine de şansını denemişti.
Suratı asılmıştı. Ne olurdu giyseydi? Sürekli takındığı sert, asi imajı bir kereliğine bozulsaydı ne olurdu? Bu sefer gerçekten kırıldığını hissediyordu. Oflayarak yataktan kalktı ve acıkmış karnı için mutfağa gitmeye karar verdi.
Koridordan geçerken yarım saat öncesinde açık olan televizyondan ses gelmediğini fark etti. Nereye gitmiş olabilirdi ki?
Merakını gizleyerek, göz ucuyla içeriyi kontrol etmiş sevgilisinden ve koltuğa koyduğu sweatten bir iz bulamamıştı.
Aldığı sweatin çöpe gitmiş olma ihtimaliyle hızla mutfağa koştu. Geçen yıl hediye gelen kedili anahtarlığı beğenmediği için çöpe atan sevgilisinden bu tür şeyleri beklerdi.
Mutfak kapısını açmasıyla ocağın başında aldığı çift sweatini giymiş yemek yapan bir Jimin görmek minik kalbini çarptırmış, gözlerini doldurmuştu. Kapı sesiyle kendisine dönen sevgilisi onun durumunu fark etmiş, sadece sevgilisine gösterdiği göz gülümsemesini sergilemiş kollarını sarılması için açmıştı.
Jimin, sevgilisinin fazla kırılgan ve küçük şeylere takan bir yapısı olduğunu biliyordu. Sweati alırken bile kendisine dakikalarca dil dökmüş ardından pes etmesiyle almıştı. Böyle şeyleri saçma bulduğunu bilen sevgilisi ise o kadar hevesli görünüyordu ki bunu umursamamıştı.
Açtığı kolları arasına girip kollarını beline sarmış başını boynuna gömmüştü. Gerçekten bazen küçük bir bebek oluyordu ve ona tekrar tekrar aşık olduğunu hissediyordu.
"Seni beklettiğim için üzgünüm ama yemek hazırladım. Ayrıca bu sweati yalnızca evde giyeceğimin farkındasındır umarım."
Kafasını aşağı yukarı sallayan sevgilisi sarılmayı bitirmiş ve ağlamasa bile akan burnunu çekmişti. Oluşan şirin görüntüyle sevgilisinin dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurmuş onu masaya oturtmuştu.
Jungkook'un düzelen moduyla yemek sırasında heyecanlı ve durmak bilmeyen konuşmasını huzurlu bir gülümsemeyle dinleyen Jimin, sevgilisinin suratında üzgün ifadeye yer olmadığını hep gülümsemesi gerektiğini yine ve yeniden anlamıştı.
...
Balkonda puf koltukta oturan Jimin bilgisayarda gelen mailleri kontrol ediyordu. Saate gözü takıldığında geç olduğuna kanaat getirmiş, içeri geçmişti.
Bir süredir sesi çıkmayan sevgilisini merak ederek odalarına ilerlemişti. Onsuz uyumayacağını biliyordu. Uzun zamandır edindikleri bir alışkanlıktı aralarında ne olmuş olursa olsun günün sonunda yine aynı yatakta beraber uyuyacaklarına söz vermişlerdi.
Kapıyı açıp içeriye girdiğinde yatağın içinde karanlıkta telefonla uğraşan sevgilisini görmüştü. İçeri girmesiyle kendisine dönen gözleriyle sevgilisinin yüzünde huzurlu bir tebessüm ortaya çıkmıştı kendiside istemsizce gülümsemiş, sevgilisinin yanına gitmeden önce üstünü değiştirmişti. Sigara kokusuna hassaslığını bildiği sevgilisi için üzerini değiştirmişti.
Tanıştıkları dönemde sigarayı bağımlılık haline getirmişti ve sevgilisi için bu bağımlılıktan uzak durmaya çalışıyordu. Hâlâ ara sıra sınırı aşsa da eskisi kadar kötü değildi.
Yatağın kendi tarafına geçerek sevgilisinin yanına uzanmıştı. Anında boynuna sokulan sevgilisiyle burnuna dolan rahatlatıcı kokuyu solumuş kollarını sevgilisine dolamıştı.
Jimin'in uykuyla uyanıklık arasında gidip geldiğini fark eden Jungkook fırsatı değerlendirerek aklındaki soruyu sordu.
"Jimin?" Bir süre yanıtın gelmesini beklemişti.
"Jimin?" "Hm?" Gelen yanıtla hınzırca gülümsemişti.
"Saçlarımızı boyayalım mı?"
"Hmm olabilir. Hangi renge?"
"Düşünmedim ama pembe olabilir benc-"
"Jungkook." Sevgilisinin uyarır bir ses tonuyla ismini söylemesine yaramazca kıkırdamış burnunu kokusunu soluduğu boyna sürtmüştü.
Kısa mı oldu bu ne 😦
Kendinize cici bakın👋🏿