1'

41 6 9
                                    


"Bugün fazla hırslısın Chang."

Changbin bir şey demedi. Kendini yere attı, nefes nefese kalmıştı. Chan ona su uzattı. Changbin'in yanına oturup o da sokuklandı. 

"Lacivert kuşağı hâlâ geçemedim!" diye sinirle söylenmeye başladı Changbin.

"Tek sorun bu mu?" dedi Chan.

"Ha?" Changbin anlamaz gözlerle ona baktı. Ne demek istediğini anlamamıştı. Yorgundu, kafası almıyordu.

"Hiç." Ayaklanıp etrafı toparlamaya başladı. "Hazırlan, terin soğumadan eve git."

Changbin bir şey demeden çantasını toparladı. Tam çıkarken Chan onu durdurdu. Ceketini uzattı. "Bunu giy hasta olma." Chan ceketi ona verip işine döndü.

Verdiği ceketi giyindi ve çıktı oradan. Evi yürüme mesafesindeydi. Eve gidip uyumak istiyordu sadece. Çok yorulmuştu bugün. Boş olduğu zamanlar Chan ile tekvando için çalışıyorlardı.

Chan kendisinden iki yaş büyüktü. O şu an üniversiteye geçmişti bile. Kendisi ise lise sonuncu sınıftı. Okuldan nefret ediyordu. Çok devamsızlığı vardı o yüzden iyi bir üniversiteye girebileceğini düşünmüyordu.

Ailesi zaten kendini düşünemiyorken oğullarını mı düşünecekti? Evde sürekli kargaşa vardı. Changbin'e bir şey demseler bile etkileniyordu. Evde durmamak için tekvandoya başlamıştı.

Chan ile iki yıl önce tanışmışlardı. Aynı okuldalardı. Fazla samimiyetleri yoktu pek. Tekvando dışında belki hiç konuşmazlardı.

Arkadaş desen... Kendi kafasına uygun birini bulamamıştı. Okulda bazı konuştuğu kişiler olsada takılmıyordu. Kendi hâlinde takılıyordu.

Şu an tek hedefi lacivert kuşağı geçmekti.

Eve gelmişti. Eşyalarını kenara fırlatıp duşa girdi hemen. Rahatlamıştı. Soğuk suyla yıkandı. Hafiflemişti sanki. Duştan çıkıp giyindi sonra odasına gidip kendini yatağa attı. Yattığı gibi uyumuştu.

-
-

Sabah, hatta öğlene doğru uyanmıştı. Gözlerini açabilene kadar yatakta bekledi. Kendine geldiğinde telefonunu eline aldığında Chan'ın aradığını gördü. Nedense şaşırmıştı. Genelde mesajlaşırlardı.

Onu tekrar aradı. Açtığında neşeli, enerjik dolu bir ses duymuştu.

"Günaydın Chang!"

"Günaydın Chan."

"Aradağımda uyuyordun sanırım. Beraber kahvaltı yapar çalışmaya başlarız diye düşünmüştüm."

"Ah çok özür dilerim Chan... Yorulmuştum. Açamadım gözlerimi ama şimdi iyiyim." Changbin şaşırmıştı biraz ama sesine belli etmemeye çalıştı.

"Sevindim iyi olmana hâlâ yapmadıysan evime gelebilirsin ben de yapmadım."

"Rahatsızlı.."

Chan onun sözünü kesmişti.

"Asla! Bekliyorum hadi gel."

"Peki geliyorum."

"Görüşürüz!"

Chan telofonu kapattı.

Changbin de hızlıca yatağından kalkıp elini yüzünü yıkadı. Dolabına bakınmaya başladı. Bir sweat ve şort giyindi. Hava pek soğuk değildi. Umrunda olmadı pek.

Saçını tarayıp şekillendirdi. Doğal bırakmıştı. Dalgaları çok güzel gözüküyordu.

Tekvando kıyafetini çantasına koydu. Ve gerekli olan bazı şeyleri. Evin anahtarını aldığından emin olup evden çıktı.

Chan'dan konum istedi. Hemen cevap gelmişti. Evi biraz uzaktaydı otobüsle gidecekti bu yüzden. Kulaklığını çıkardı çantasından ve telefonuna bağladı, herhangi bir şarkıya tıkladı. Durağa doğru yürüdü.

Otobüs geldiğinde cam kenarına bindi. Cama kafasını yaslayıp düşünmeye başladı. Neden yalnız olduğunu...

-
-
-

ani bir kararla uazmaya karar verdim.. begenirsiniz umarim

 begenirsiniz umarim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

paradise, chanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin